𝐵𝑖𝑟

683 45 240
                                    

Satır arası yorumlarınızı bekliyorum :D iyi okumalar.

Gündüz geceye karışmıştı Paris şehrinde. Güneş batmış ve batışı ile ay doğmuştu. Şehir sakin, soluksuzdu. Her şey normaldi. Evet, 'normal' bizler için sıradan bir kelimeyken bu şehir için aynı şey geçerli olamazdı. Yaklaşık iki sene önce Akuma saldırıları, kahramanlar ve Mucizelerin ortaya çıkmasıyla âşk şehrinin olmasının yanı sıra sıradanlıktan da çıkmıştı. Halkın genç kahramanları; şehrin güvenliğini canları pahasına korumaya ant içmişlerdi.

Yine bir devriyeyi sonlandırıp North Parnnes Kulesi'nde oturup sohbet ediyorlardı. "Gökyüzü çok güzel gözükmüyor mu Kedicik?" diye sordu Uğur Böceği, bacaklarını karnına çekmiş mavi gözleri mutlulukla hilale bakıyordu.

"Yani sizin gibi mi Leydim?" Yandan bir sırıtışla genç kızın yüzüne yaklaştı. Kara Kedi sevdiği kızın burnuna işaret parmağıyla hafifçe vurup "Biliyor musun; bazen inanılmaz geliyor." dedi Genç kız şaşkınlıkla yeşil gözlere bakarken Kedi geri çekilmiş ve ayaklarını oturdukları çatıdan aşağı sallandırıyordu. "Ne inanılmaz geliyor?"

"Tüm bunlar. Hayalini kuramayacağım şeyler. Süper kahramanlıklar, süper kötüler, düşmanlar ve kim olduğunu bilmesem de nefes kesici, cesur, akıllı, sevecen, güzel, yetenekli bir kız partner."

Uğur Böceği gülümsedi. Kıkırdarken "Çok teşekkürler Kedicik ama," dedi ve ona baktı. "Ömrünü beni ve kendini överek geçiremezsin." Ayağa kalktığında Uğur Böceği, Kara Kedi onun gitme zamanının geldiğini anlamıştı. Ona eşlik ederek "Ben sözümün arkasındayım: Senden daha iyi hiç kimse Uğur Böceği olamaz."

Yeşil gözleri derin aşkın sularında boğulmuştu. Kendisini bu kıza kaptıran şeyin ne olduğunu tam olarak bilmiyordu. Âşk çok karmakarışık bir şeydi. Bir şekli veya onu tanımlayan bir sözcük yoktu. Kelimeler yetmezdi, yetemezdi. Bazen çok kırıcıyken yıpratıcıyken bazen de iyileştiriyordu. Adrien da âşkın kendisini iyileştirmesine izin veriyordu. Bununla besleniyordu. Bu yüzden sevdiğinin üzülmesine, zarar görmesine izin vermiyordu. 

Vermezdi zaten.

Hayattaki tek enerji kaynağı oydu. Gülümsemesi için bir bakışı yeterliydi. Kalbini kırıyordu bazen bu aşk. Acıtıyordu canını ama vazgeçemiyordu. Beyni bunu yapmasını söylerken kalbi tam tersini dile getiriyordu. Küçüklüğünde annesinden dinlediği masallar hep mutlu sonla bitiyordu. Henüz çok küçüktü ama anlayabiliyordu: duyguları, annesini, babasını. Zor şeyler atlatmıştı.

*Flashback*

Henüz beş yaşındaydı Adrien. Altın sarısı saçları biraz gözlerine geliyor ve geniş mâlikaneyi kahkaha sesleri dolduruyordu. Annesi onu yatırmak için pijamalarını giymesine yardın ederken kapıdan fırlamıştı bir anda. Genç kadın, oğlunun nasıl bu kadar enerjik olduğunu düşünüyordu.

Adrien kapıdan çıkar çıkmaz Emilie de ardından gitmişti. Küçük Adrien babasının çalışma odasına  iç çamaşırlarıyla beklenmedik bir şekilde dalınca Gabriel'ın şaşkınlık, kızgın bakışları arasında kaşları çatılmıştı. Sonra küçük çocuğun kıkırtıları tebessüm etmesine sebep olmuştu. Çıplak ayaklarıyla zıpladığı için pat pat sesler çıkıyordu. Adrien hayat doluydu. Gabriel oğlunun yanına gidip onu kucağına aldı. "Senin bu hâlin ne bakalım küçük adam?" diyip burnuna vurdu parmağıyla. "Baba ben uyumak istemiyorum." Kollarını bağladı. "O yüzden kaçtım." Küçük dudakları büzülürken kaşları çatılmıştı ama küçük bir çocuk kaşlarını çattığında şirinlik abidesi dışında ne olabilirdi ki?

Emilie çalışma odasına girdiğinde "Tanrı aşkına Adrien." dedi. "Bir saniye rahat duramıyorsun oğlum." Gülümseyerek oğlunu eşinin kucağından aldı. Onu odasına götürürken Adrien başını annesinin omzuna koyup kokusunu içine çekiyordu. Emilie Adrien'ı yatağına yatırıp üstünü giydirdi. "Şimdi küçük adam ne masalı ister bugün?"

Adrien ağzına soktuğu parmağını çıkartıp "Prens ve prensesli olan vardı ya... ondan." dedi.

Emilie oğlunun yanına uzandı. Saçlarını okşarken anlatmaya başladı.

...

"...ve prens ve prenses ebediyen mutlu yaşadılar." Emilie uyuyan oğlunun yanından kalkıp üzerini örttü. "Anne." diyen ses ufaklığa dönmesini sağladı. "Sen uyumadın mı?" Şakacıktan kızgın çıkan sesine karşılık olarak Adrien "Anne prens ve prensesin sonsuza dek mutlu yaşadığını nereden biliyorsun? Başlarına ya kötü şeyler gelirse ya da benim başıma bir şey gelirse ne yapacağım?" dedi.

Emilie'nin boğazı düğümlendi. Adrien annesinin hastalandığını biliyordu. Onları duymuştu kalbi acımıştı. O zamanlar acının ne olduğunu tam olarak bilmese de ilk kez tattığı bu duygu, kalbini sızlatırken üstü kapalı bir şekilde annesine sormak istemişti. "Kötü bir şey olmayacak oğlum." diyip Adrien'ın yanına oturdu ve başını göğsüne yasladı. Gözleri kızarmıştı genç kadının. "Anne ben senin hasta olduğunu ve öleceğini biliyorum. Canım acıdı." Kalbini işaret etti. "Sen en sevdiğim, değer verdiğim kişisin." Sesi çatlamaya başlamıştı. Yeşil gözlerinden damlalar yanaklarına düşerken "Sen gidersen kim elimden tutacak?"

Emilie oğlunun başını kaldırıp kendisine bakmasını sağladı. "Annecim, üzülmek yok. Ben gidecek olsam bile baban var."

"O senin yerini tutamaz; onu da seviyorum ama başka kimi sevebileceğim? Başka kim beni sevecek?" Başını önüne eğdi. "Hiç arkadaşım yok benim."

Emilie oğluna sarıldı. "Tabii ki de arkadaşın olacak oğlum. Okula gideceksin, arkadaşların olacak. Hem ilerde birini seveceksin. Bir kızı."

Küçük Adrien şaşkınlıkla "Kız mı?" diye sordu.

"Evet, bebeğim. Şimdi bana söz vereceksin: Ne olursa olsun; sevdiğini kaybetmemek için koru. Elinden geldiğince... Ona kendisi için değerli olduğunu göster.

"Söz veriyorum!"

*Flashback End*

Kara Kedi Uğur Böceği'nin yo-yosunu atacağı sırada arkasından çıkardığı gülü ona uzattı. Genç kız bu sürprizlere alışmıştı. Kibar bir şekilde uzatılan geri ittirdi. "Kara Kedi bana çiçek vermeyi bırakmalısın." Derin iç çekerken "Daha fazla canının acımaması için beni unutmalısın."

Yeşil gözleri tüm ışıltısını yitirdi o anda. Kırmızı gül yere düşerken sopasını uzattı ve hiçbir şey demeden gitti. Uğur Böceği iç çekerek yere eğildi ve gülü avuçlarına aldı. Taze kalması için yo-yosunun içine koydu ve gece karanlığında kayboldu.

۞

İlk bölümü nasıl buldunuz? Benim içime sindi gibi. Neyse, gevezelik yok var.

Oylarınızı, düşüncelerinizi bekliyorum.

BİR SONRAKİ BÖLÜMDE GÖRÜŞÜRÜZ!

-Luna

02.06.22 (eski yayın tarihi)
21.04.23 (yeni yayın tarihi)

☆𝑩𝒂𝒏𝒂 𝑮𝒆𝒓𝒊 𝑫𝒐̈𝒏 𝑳𝒆𝒚𝒅𝒊𝒎 ➪ 𝐿𝑎𝑑𝑦𝑁𝑜𝑖𝑟Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin