3.6

5.9K 276 20
                                    

Selamlaarrrr!!

Bölüme geçmeden önce oy verirseniz sevinirim.

Satır aralarına da yorumlarınızı yapabilirsinizz.

Keyifli okumalar<3

Mirza Atasoy

Metehan komutanımı havaalanına götürürken Mila'nın moralinin daha da düştüğünü görebiliyordum, zaten bugün sabahtan beri bir hali vardı. Metehan komutanım gitmeden önce "Fark ettiysen biraz huysuz davranıyor ve canı sıkkın, hasta olacak gibi gözüküyor. Ben gelene kadar kardeşime iyi bak, ilaçlarını zamanında içtiğinden emin ol. Anlaştık mı?" demişti ve sevgilimi bana emanet edip gitmişti. Mila'nın hastayken ne kadar huysuz ve inat olduğunu biliyordum, Metehan komutanım bazen anlatırdı. 

Onları havaalanına bıraktın sonra Metehan komutanımın evine geçmiştik, 2 gün boyunca Mila'yla burada kalacaktım. Aslında hep böyle bir yerlere gidip Mila'yı da bana emanet edebilirlerdi, sevgilim ve ben buna çok sevinirdik. Yoldayken zaten uyumaya başlamıştı, eve geldiğimizde uyanmıştı, içeriye girdiğimizde de ben kapıyı kapatana kadar kendini koltuklarına birine atmıştı bile. Çantalarımızı salona koydum ve Mila'yı da kucaklayarak odasına doğru götürdüm, yatağına yatırdığımda üzerini fazla örtmedim, ateşi hastalık yüzünden çıksın istemezdim.

Onu odasında uyurken bırakıp mutfağa geçtim ve ben hastayken, bana yaptığı çorbanın aynısını ona yapmaya çalıştım, tabii ki lezzeti aynı olmazdı ama sonuçta bir anısı vardı. Bir yandan da morali düzelsin diye çay demledim. Çorba pişerken masaya 2 kase ve su bardağı koydum, çorbanın altını da kısarak Mila'nın odasına doğru ilerledim, uyanmışsa hemen sıcak sıcak içmesi güzel olurdu. Odasına girip Mila'ya baktığımda kafasını yine yorganın içine soktuğunu görmüştüm, bir defa daha geldiğimde de böyle yapmıştı ve benimle yorganın altından mesajlaşıyordu, o zamanlar daha beni sevdiğini bilmediğim için istediğim gibi davranamamıştım, kendisinin de o halinin ne kadar tatlı olduğundan haberi yoktu. Yorganın ucunu tutup aşağıya çekerken kendisi de kafasını daha çok içeriye sokuyordu, anladığım kadarıyla yorganda kendini saklamayı seviyordu. Gülerek yorganı tamamen çektiğimde huysuz bakışlarıyla beni süzüyordu, o bakışlardan bir korkmadım da değil yani.

"Ne diye yorganı çekip duruyorsun?"

"Uyandın mı diye bakacaktım güzelim."

"Uyansam yorganın içinde mi olurum Mirza?"

"Başladı senin huysuzluklar, katil civciv 2 günde bana terör estirecek herhalde."

"Biraz daha yorganımı vermemeye devam edersen katil civcivi daha net göreceksin."

"Uyandın artık tekrar yatma. Hem ben sana çorba hazırladım, onu tatmayacak mısın?" Yatakta doğrulur gibi oldu ve şaşkınlıkla beraber konuşmaya başladı.

"Sen bana çorba mı hazırladın?"

"Canımın, canı ağrıyormuş gibi hissettim."

"Canın, canını yer sus ormantik adam." Keyifle gülerken kollarımı ona doğru uzattım ve boynuma sarılmasını sağladım, ayaklarını da belime dolamıştı, mutfağa gidiyorduk.

"Biz çok mu yapışık olduk böyle de?"

"Emin ol daha yapışık olmayı tercih ederdim birtanem."

"Abim bizi böyle görse seni de, beni de yer biliyorsun değil mi?"

"Katma şimdi abini işin içine, 2 gün rahatımıza bakalım."

"Sonra ki günler peki?"

"O zaman nikah tarihine bakarız."

ZİNCİR | TEXTİNGWhere stories live. Discover now