2.9

8.6K 381 50
                                    

Selamlaarrrr!!

Bölüme geçmeden önce oy verirseniz sevinirim. Satır aralarına da yorumlarınızı yapabilirsinizz.

Keyifli okumalar<3

Metehan Öztürk

Görev uzun sürmemişti bunun sebebi 1 günde bitirebilmek için hızlı hareket etmemizdi. Görev tahmin ettiğimizden de kısa sürünce Ankara'ya gitmek için helikopter gelip bizi almıştı. Helikopter de Mirza gevezesi hiç susmadan şarkılar söylemişti. Normalde hiç böyle davranışları olmazdı, şarkılarında sarı kelimesini özellikle seçiyor gibi bir hali vardı. Her cümlesini bitirdikten sonra da tepkimi ölçmek için çaktırmadan bana bakıyordu, daha doğrusu çaktırmadan bakmaya çalışıyordu.

Görevin bittiğini ve eve döneceğimizi Mila'ya söylememiştim çünkü biz eve gelirken kendisini mutfağa atıp sürekli yemek yapıyordu, bir günde yorulmasın istemiştim. O beni aradıktan sonra söylemiştim, keşke söylemeseydim çünkü Mirza'yı da yemeğe getirmemi istemişti.

Bu adamın evde abisi vardı, kendi evi vardı en önemlisi kendi yemek yapabiliyordu! Görevden dönmemiş olmasak ve ayı gibi aç olmasaydık onu yanımda götürmezdim, bunu Mila da biliyordu.

Eve geldiğimizde Mila yine masayı doldurmuştu hatta en sevdiğim yemeği bile yapmıştı. Servislere geveze Mirza'da yardım etmişti, Mila'nın gözüne girmeye çalışıyorsa bunu zaten çok önceden başarmıştı. Tüm yemek boyunca ters bakışlarım hedefi Mirza olmuştu. En sonun da evinde bir abisi olduğunu hatırlamış olacaktı ki gideyim diye ayaklanmıştı. Karargâhın arabasıyla geldiğimiz için gidecek bir arabası yoktu ve askerimi de bu saatte taksiyle yollayamazdım bu yüzden ben götürmeyi teklif etmiştim.

Arabaya bindiğimizde yolu bilerek uzatmıştım çünkü Mirza'nın iyi bir sorguya ihtiyacı vardı.

"Hayırdır?

"Hayırdır inşallah komutanım."

"Sırıtma lan."

"Emredersiniz komutanım."

"Sen söyledin mi lan benim kardeşime?"

"Neyi söyledim mi komutanım."

"Amca oğlu olduğumuzu." Sinyal verip sola dönerken sabır çektim.

"Şeyi işte, anlasana lan gerizekalı! Sevdiğini!"

"Ha o mu? Söyledim komutanım ya." Kafasını cama çevirip sırıtmaya başlayınca daha çok sinirlendim ve arabanın hızını yavaşlatıp ensesine bir tane yapıştırdım.

"Ne sırıtıyorsun lan!" Hiç bozuntuya vermeden gülmeye devam etti.

"Komutanım biraz sinirli gibisiniz, çay ister misiniz?"

"Başlatma lan çayına!"

"Nimet komutanım çarpılmayalım şimdi."

"Sen çok geveze olmaya başladın."

"Aşk çeneme vurmuş demek ki."

"Hasbinallah." Her şeye de bir cevabı vardı zaten.

"Sakin olun komutanım. Bu kadar gerilmeye ne gerek var?"

ZİNCİR | TEXTİNGWhere stories live. Discover now