1.8

15.8K 671 49
                                    

Selamlarrr!!

Bölüme geçmeden önce oy verirseniz sevinirim.

Keyifli okumalar<3

Mirza kan verip gelmişti hemşire tekrar yanımıza gelmemişti. Birkaç saattir buradaydık, abimin iyi haberini alana kadar da buradan gitmeyecektim. Hiçbir şey söylemiyorlardı, gelip içimizi rahatlatacak cevaplar vermiyorlardı. Mirza da bizimle beraber bekliyordu o da hiç yanımızdan ayrılmamıştı, babam arada sırada gidip yemem için kantinden poğaça falan getiriyordu ama yiyemiyordum. Abimin içeride ne halde olduğunu bilmezken burada bir şey yiyemezdim.

Babam bana nasıl yaralandığını anlatmıştı, o anlatırken olayı yaşıyor gibiydim. Şerefsizler karnından vurmuşlardı. Evet abimi kimin vurduğunu da öğrenmiştik, bir soysuz şerefsiz yüzünden abim içeride yatıyordu. Öğlen saatlerinde hastaneye gelmiştik, şimdi ise saat geceye yaklaşıyordu. Doktorlar yanımızdan gidip gelirken hiçbiri de yanımıza gelip durumu hakkında bir haber vermiyorlardı. Abimin içeriden çıkmadığı her dakika kendimi daha da kötü hissediyordum, artık sapasağlam o odadan çıkması ve eskisi gibi bizim kavga etmemiz gerekiyordu. O beni özlememiş olabilirdi ama ben onu 2 günde bile özlemeye başlamıştım.

Etrafta gezen hemşirelere bakarken asansörden çıkan birisine gözlerim takıldı, birkaç saattir yemek yemediğim için halüsinasyon görmeyi dilerdim ama herhalde gerçekti. Asansörden inip bize doğru gelen bu kişi Selin'den başkası değildi. Üzerinde her zaman ki gibi özenle seçtiği kıyafetleri yüzünde hiç eksik olmayan makyajı ve elinde tıkır tıkır mesaj yazdığı telefonuyla yanımıza geliyordu, ona baktığımı fark ettiğinde bana gözlerini devirdi. Hemen yargılamak istemiyordum ama hiç de üzülmüş bir hali yoktu, dışarıya eğlenmeye çıkmış gibi bir hali vardı.

"Merhaba Taner amca."

"Merhaba kızım." Selin'e nasıl kızım diyebilirsin baba!

"Metehan'ın durumu nasıl oldu?" Ona abimin vurulduğu haberini kim vermişti? Abim veremezdi, babam hiç vermezdi, Mirza'yla tanışmıyorlar diye biliyordum.

"Bize de bir şey söylemiyorlar." Babam yerine ben cevaplamıştım. Babama iyi birisi gibi görünmeye çalışıyordu ama onun buraya geliş amacının gösteriden ibaret olduğunu sadece ben biliyordum.

Mirza'ya dönüp baktığımda yüz halinde ne gördüğünü bilmiyorum ama Selin'i işaret edip ağzını kapattı. Bu herhalde ben bir şey demedim ifadesiydi. Yüz ifadem yumuşamadı ama içten içe keyiflendim. Selin yanımdaki koltuğa oturduğunda yüzümü buruşturarak biraz kenara doğru çekildim, parfümü üstüne kırıp gelmişti herhalde.

Daha önce Mirza'yla kan vermeye giden hemşire tekrar bize yaklaştığında istemsizce ayaklandığımda babam da ayaklandı.

"Metehan Öztürk'ün yakınlarıydı değil mi?"

"Evet."

"Hastamızı normal odaya aldık fakat henüz tam anlamıyla iyileşmiş sayılmaz. Birkaç gün hastanemizde kalması gerekiyor. Çok kan kaybettiği için kendisini bir süre yormaması gerekiyor, sizde dikkat ederseniz iyi olur. Kendisine fazla yüklenmesin."

İyileşmişti işte, biliyordum asker adamdı o bizi yarı yolda bırakıp da gitmezdi. İyileşmişti beni yalnız bırakmamıştı. "Daha detaylı bilgiyi doktorumuz verecektir. Hastanın oda numarası 346. Geçmiş olsun."

"Sağ olun."

"Sen abinin yanına geç, ben doktorla konuşup geliyorum. Tamam mı?" Kafamı sallayıp etrafımdaki oda numaralarına bakarken Mirza yanıma gelip "Odası yukarı kattaymış." dediğinde asansörle yukarı kata çıktık, yanımızda varlığını hiç istemediğim Selin de vardı maalesef. Yüzünde gülümsemeyle telefonunu karıştırıyordu yine.

ZİNCİR | TEXTİNGWhere stories live. Discover now