Telefonum çalmaya başladığında Rojin hızlıca bilgisayarı durdurdu.

"Sesini kıs!" dedi kızgınlıkla.

Gözlerimi silip ekrana baktım.

Baran arıyordu. Saate bakınca yemek vaktinin geldiğini ve eve gelmiş olduklarını fark ettim. Açmadım. Şu an kritik bir noktadaydık.

Meşgule atıp telefonu yastığın altına soktum.

Gözlerimiz ve yanaklarımız ıslakken animasyonun bütün olan bitenini kaçırmadan izlemeye devam ettik.

Finale çok az kalmıştı ki odamın kapısı birkaç kez tıklatıldıktan sonra açıldı.

"Karaca?" dedi Baran. İçim titredi. Ne zaman bana seslense saçmasapan bir şekilde mutlu oluyordum.

"Efendim?" dedim bilgisayardan başımı kaldırmadan. Sesim ağladığım için kısık titrek çıkmıştı.

İçeriye girdiğini hissettim. Endişelenmiş olmalıydı.

"Baran Abi sus." dedi Rojin.

Baran birkaç adımda yanımıza gelip ne izlediğimizi görebilmek için yanıma oturdu. Ayaklarımız yatağın başına doğru uzanırken dirseklerimiz de yatağa yaslıydı. O oturunca yatağa baskı oluşmuştu.

Film bitene kadar o da bizimle izledi. Hiçbir şey anlamadığına emindim. Zaten animasyon filmlerini de sevmezdi. Filmin bitiş müziğiyle sonlandığında gülümsedim.

"Of bu çok güzeldi!" dedi Rojin mutlulukla.

"Değil mi?! Ben de çok seviyorum bunu!"

"Sonra bunu bir daha izleyelim. Ama zaman geçsin öyle."

"Tamam."

Baran gülümseyerek Rojin'e baktığında Rojin Baran'a bakıp hızlıca yataktan atladı.

"Ayy annemle babam geldi." dedi ve kıkırdayarak zıplaya zıplaya odamdan çıktı.

Arkasından gülüp dağıttığımız paketleri toplamaya koyuldum.

"Yemeğe bekliyoruz." dedi Baran.

Gülümsedim.
"Tamam ben odayı biraz toplayayım gelirim."

Yatağın sonundaki yaslanma yerine sırtını yaslayıp yarı uzanır şekilde yatağıma yerleşti.

"Neredeydi Rojin'in annesiyle babası?"

Bir yandan odayı toparlarken cevapladım.
"Abisinin görüş gününe gittiler."

Başını salladı.
"Ben babasıyla konuştum Rojin için. Farkındayım dedi, güvenilir bir çocuk psikoloğu bulunca gönderecek. Birkaç arkadaşıma sordum birini yönlendirdim ben de. Annesiyle babası konuşup çocuğu bilgilendirecek. Ön konuşma şart tabii."

"Yaaa!" dedim mutlulukla. "Çok iyi yapmışsın!"

Gülümseyip eyvallah der gibi başını eğdi.

Bilgisayarımı masanın üzerine koyup ona döndüm.
"Hadi gidelim."

Ayağa kalkıp elini cebine soktu. Cebinden birkaç çikolata çıkarıp yatağımın üstüne koydu.

Bir şey söylemeden odadan çıktı.

Heyecan ve mutlulukla yüzüm aydınlanırken en sevdiğim çikolatalara bakıp alt dudağımı ısırdım. Böyle beklemediğim anlarda minik jestler yapması beni deli gibi sevindiriyor, bir yandan da aptalca bir umutla kavrulmamı sağlıyordu. Öz abim benim hangi çikolatayı sevdiğimi bile bilmezken o hiç sormadan öğrenmişti. Çocukluğumdan beri dışarı çıktığında veya aklına estiğinde getirirdi. İşte bazen böyle minik şeyler her aşığın yaşayabileceği gibi imkansızlıklar içinde bile ufak bir umut ışığı olabiliyordu.

Nazende (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin