29. Bölüm

140 32 37
                                    

Sabah erkenden uyandığım gibi ellerimi ve yüzümü yıkayıp hemen hazılandım.
Çantamı da sırtıma alıp odadan dışarı çıktım.

Mutfağa girdiğimde annemin kahvaltı masasını donattığını gördüm ama canım bişey yemeyecek kadar çok sıkkındı sırf annem bişey dememesi için masaya geçip oturdum ama tek bir lokma bile almadım ağzıma .

Annem , babamla konuşurken ablam ise babamın ona aldığın bilgisayar ile işlerine dalmıştı.

Evet, Babam ablama bilgisayar almış ablam da muradına ermişti sonunda.

Sofradan kalkıp sesli bir şekilde “ elhamdulillah “ dedim ki kimsenin yemek yemediğimi anlamaması için.

Hemen çantamı alıp , dışarı çıktım.

İçimde nedensiz bir sıkıntı vardı.

Rabbim hayırlara vesile etsin.

Kapının önümde ayakkabılarımı giydikten sonra Sevda ‘ların evlerini es geçtim.

Dün zaten gelemeyeceğini ,birkaç gün sonra anca geleceğini söylemişti.

Servis sorunu hala çözülmediği için de düz yola devam ettim.

Evden 20 metre uzaklaşmamışken Yiğit’in önümde Enes ile birlikte yürüdüğünü fark ettim.

Artık bu olay çözülsün istiyordum.

Sesimi sabit tutarak Yiğit’e seslendim:

—Yiğit bekler misin lütfen?

Yiğit beni duyup arkasın döndüğünde hızla onlara yaklaşmaya başlamıştım ki ablamın sesi ile bende sesin geldiği tarafa döndüm. Ablam bana yaklaşıp telefonu bana uzattı:

—Hafsa canım telefonunu evde unutmuşsun annem ‘yanından ayırmasın’ dedi.

Başımı tamam anlamında sallayınca Ablam az ileride duran ve bizi izleyen Enes ve Yiğit ‘e bakıp bana döndü:

—Bir sorun yok dimi seni rahatsız etmiyorlar?

Başımı kaldırıp onlara baktım aramızdaki fark fazla olmadığı için ablamın sesini işitmişlerdi .

Yiğit’in çatılan kaşlarıyla birlikte kasılan yüzünü fark ettiğim an Enes’in sesi ile başımı ondan tarafa çevirdim:

—Bizim de burada olduğumuzu ve sapık olmadığımızı fark etmeni bekliyoruz. Hafsa’yı rahatsız etmek bir yana dursun onun sıkıntı yaşamasından rahatsız oluruz .

Ablam ın sözleri ile ben utanmıştım. Nasıl öyle bir şey söyleyebilirdi ki ona kaç defa Yiğit’te bahsetmiştim , güzel yüreğinden, Rabbine duyduğu sevgiden , yaptığı yardımlardan... Ama ablam hep aynı korumacı tavrını sergiliyordu.

Ablama dönüp o konuşmadan sadece onun duyabileceği bir sesle söze girdim:

—Abla ne Yiğit ne de Enes kötü bir insan değil lütfen böyle davranma .

Ablam sert bakışlarını onlardan çekip bana çevirdi.
Yüzünü çevirdiği an yumuşadı, başını ‘olur ‘ anlamında sallayıp Enes ve Yiğit e son kez bakıp bana “ Rabbime emanetsin “ diyip gitti.

Ben ablamın arkasından bakmayı bırakıp önümde döndüğüme Yiğitlerin hala yerlerinde sabit bir şekilde beni beklediğini fark etmemle onlara yaklaştım.

Yanlarına gelip sesli bir şekilde “Selamünaleyküm” dememle ikisi de  selamımı aldı.

Bakışlarımı iki saniye yukarı çevirip tekrar aşağı indirdim:

Tevafuk Where stories live. Discover now