21.Bölüm

136 36 31
                                    

Saat akşamın 8’i ve ben ile Sevda bu saatte dışarıdayız.
Neden diyeceksiniz biliyorum ama bizim bu unutkan Sevda yarın projenin son günü olduğunu unutmuş ve kırtasiyeden çıkarması gereken notları bu akşam çıkarması gerekiyor ki projeyi tamamlayıp verebilsin.

Sevda da tek başına gidemeyeceği için annemden bin bir türlü şekle girerek iznimi almış annemin de ikimizin birlikte olması sonucunda izin vermiş ve bizde şu an bizden iki mahalle ötede bulunan kırtasiyeye gidiyorduk. Resmen nöbetçi kırtasiye arıyorduk.
Bundan önce iki kırtasiyeye daha gitmiştik ve kapalı oldukları için geri dönmüştük en son bu son kırtasiyeyi de  akşam olduğunda kimse evlerine girmeyen ve uyumak akıllarına gelmeyen bir mahallede oldukları için orada açık kırtasiye olduğunu düşünerek oraya gidiyorduk.

Sevda’nın bana seslenmesi irkildim:

— Ya nerede bu kırtasiye deliricem şimdi

— Ah be Sevda ne diye bu kadar ertelersin ödevini?

— Ben ne bileyim zamanın bu kadar çabuk geçeceğini.

Haklıydı zaman gerçekten benim düşündüğümden de hızlı geçmiş ve ikinci dönemin ikinci sınavlarına da haftaya başlayacaktık.
Yiğit’i birdaha göremeyeceğimin acısı düştü yüreğime.
Evet her ne kadar ona bakmasam da onun sesini duymak,yanımda varlığını hissetmek bile yetiyordu.

Sevda’nın bana seslenmesiyle düşüncelerimden sıyrıldım:

— Hafsa buradaki marketlerden bir tanesine sorsak acaba açık bir yer var mı diye?

— Bence de soralım ,böyle olmayacak çünkü.

Sevda tamam anlamında başını sallayınca hemen yanımızda duran marketlerden birisine girdik ve ben ilk gördüğüm abiye sordum:

— Selamünaleyküm abi. Şey ,burada
açık bir kırtasiye var mı?

— Aleykümselam, evet var şu gördüğün sokaktan dönüp biraz yürüdükten sonra bir okul çıkacaktır. Kırtasiye de okulun hemen yanında zaten.

Gösterdiği yere bakıp:

— Allah razı olsun inşaallah teşekkür ederiz abi

— Rica ederim ama dikkati olun orası buralara göre tenha olur.

“Peki” diyip  adamın söylediği yere gitmeye başladık. Sokağı döndüğümüz gibi az önce bulunduğumuz sokaktan ne kadar farklı olduğu gözümüze çarptı.

Sadece birkaç kişi vardı onlar da duvar diplerine sinmişlerdi . Şahsen korkmaya başlamıştım ama bunu Sevda ya belli edemezdim.Sevda nın elimi tutması ile onun da korktuğu anlamıştım . Bana:

— Hafsa burası çok tenha geri mi dönsek acaba?

— Saçmalama lütfen Sevda! Bu kadar yolu yürüdükten sonra geri dönemem ben.Korkma bak hemen şurada zaten

diye elimle biraz ilerimizde olan kırtasiyeyi işaret etmemle birisini kolumdan tutup beni kendine çekmesiyle dengemi kaybedip beni çeken kişiye doğru savrulmuştum.

O kadar korkuyordum ki sesim dahi çıkmıyordu .Sevda:

— Ne yaptığını sanıyorsun sen!Bırak arkadaşımı hemen

Adamın konuşmaya başlamasıyla o iğrenç koku gelmişti burnuma.
Her ne kadar içkiyi içmemiş ve koklamamış olsam da adamın sarhoş olduğu her halinden belliydi. Ağzını gevşek gevşek yayarak :

— Dur güzelim bununla eğleneyim sıra sana da gelecek merak etme.

Kolumu kurtarmaya çalışıyordum ama nafile adam çok güçlüydü . Bana:

Tevafuk Where stories live. Discover now