7. Bölüm

215 45 32
                                    

Sabah uyanmam ile telefon baktım ama hayır hala mesaj yoktu acaba beni yanlış mı anladı diye düşünürken iç sesimden yanıt gecikmedi

"Yok canım neden yanlış anlasın alt tarafı çocuk sana telefon numarasını verdi ve sende ona geçenin bir vakti aşk nedir bana anlat dedin bunun neresinde yanlış anlaşılacak birşey olsun."

Gözlerimi devirdim ama gerçekten bazen iç sesimi boğmak istiyorum o kadar çok canımı sıkıyor ki resmen benimle alay ediyor. Ama haklılık payı vardı işte galiba ona olan gıcıklığım da oradan geliyordu.

Telefonu masaya bırakıp günlük okul rutin programıma devam ettim. Okula gelince Yiğit 'in okulda olamadığı hatırladım ama okul bana hiç bu kadar boş gelmemişti içindeki yüzlerce insana rağmen hemde.
Can sıkıntısı ile bir gün daha geçti eve gelince ilk işim telefona bakmak oldu  nihayet mesaj yollamıştı o kadar çok sevindim ki heyecan içinde olmama rağmen mesajları açmadm çünkü beni bu kadar beklettiyse o da biraz bekleyecekti akşam olmasını beklerdim yemek yedikten ve yatsı namazını kıldıktan sonra mesajlar bölümüne girip kalbimdeki ritimsiz hıza engel olamayarak heyecanla mesajları açtım:

Yiğit:Yok ben seni yanlış anlamam merak etme sıkıntı yok😊 ve soruna gelecek olursak da bana göre

Yiğit:Çözümsüz ,anlaşılmaz, karmakarışık bir yolmuş aşk, ne başı belli ne sonu , uçurum dolu her yanı...

Yani ya yaşamayı seçmek ya da ölümü.
Ölümümüz de Rabbimizin elide olduğu için hayatı yaşamak  zorunda olan kişi de aslında yaşayan bir ölü

Nefesmiş aşk aldığın her nefesin kendisiymiş çünkü onsuz nefes bile almadığına göre kim bilir belki nefesten de daha da ötesiymiş

Bitmeyen bir yol, tükenmeyen bir umut , gözlerinin içinin gülmesine sebebiyet veren, mutluluğuna mutluluk katan hayaller ile dolu bir hayatmış aşk

Kısaca aşk zorlu bir engeldir o engeli aşmak için güçlü bir kalbe ihtiyacın var yoksa ya sen o kalbi yener aşktan vazgeçersin ya da kalbin aşka galip seni daha kendinin bile tanımadığı bir sen ile karşılaştırır. 😊

Mesajını gördükten sonra içimi bir korku kapladı yoksa birisini mi seviyordu:

Siz: Yiğit neden aşıkmışsın gibi sözler kullanıyorsun ki

Yiğit: Zaten aşığım ben 😊

İçimi saran korku bir bıçak misali deşti sanki yüreğimi , ellerim tek bir soru yöneltebildi ona:

Siz: Kime?

Yiğit: Ben daha kendimi anlatmadan beni anlayan, benden bile daha iyi tanıyana ve beni yoktan var ettiği gibi bana sayısız nimetler veren Rabbime aşığım

Yüzümde oluşan gülümsemeye engel olamadım

Yiğit:Bu arada soruna geri dönecek olursak  aslında aşk göreceli bir kavramdır sen eğer o aşktan zevk alırsan sevdiğin hep yanındaysa dünyanın en güzel mutluluğu ama  eğer canını yakarsa, üzülme sebebiyet veririse hep özlem doluysan sevdiğine karşı o zaman  hayatı mahveden bir duygudur. Yani aslında ne yaşadığın önemli

Allah'ım sana aşık olduğu gibi aşık duygusunu ilk tanıdığında nasıl bir aşk olmuş olabilir ama bir şeyden eminim ki o da kesin aşık olduğu hem de çok sevmiş zamanında birisini acaba kim bu aşkı hak eden kişi şu an ona öyle çok imrendim ki
Benim hemen kendimi toparlamak gerekiyordu ne yazabilirdim ama aklımda da bin bir soru:

Siz:Galiba sen daha önce aşık olmuşsun dimi yanılmıyorum,
diyince cevap çok gecikmedi:

Yiğit:Kim bilir belki de

Verdiği cevap canımı sıkmıştı demek ki anlatmak istemiyordu ama ben merak ediyordum o zaman bidaha sormanın sakıncası yoktu:

Siz:Rabbim bilir tabiki ☺️ ama anlatmak istersen dinlemeyi çok isterim

Yiğit:Bazen bazı şeyler Rabbin' in ve senin aranda kalması daha iyidir bana göre 😊

Yani beni nazikçe reddediyordu ama buna baya bozulmuştum.

Siz:Peki
demek ile yetindim.  Sonra birden bir fotoğraf yolladı

Yiğit:Manzaraları çok severim

Yiğit:Manzaraları çok severim

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Siz:Çok güzel ,

demek ile yetindim canımı sıkmıştı bana sevdiği kızı anlatmaması ama daha fazla soramazdım hem kim bilir yanında kimler vardı . Offf ne diyorum ben yaa bana ne

Bana Rabbimi anlatması için ona ne sorabilirdim diye düşünürken :

Siz:Konferans nasıl geçti anlatsana,
 
diye sordum o da anlatmaya başladı o kadar güzel bahsediyordu ki  Rabbimden bir an hiç bitsin istemedim o sohbet ama bir yandan da zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştım saat 2 ye geliyordu ve müslüman bir kızın bu saatte onun helali olmayan bir erkek ile konuşması doğru değildi hatta hiç konuşmaması gerekiyordu bende nefsime yenilen bir kuldum .
O da saattin geç olduğunu fark edince bana :

Yiğit:Yarın devam ederiz inşallah şimdilik Allah'a emanetsin,
dedi ben de aynı karşılığı verdikten sonra uyumaya gittim ama bir türlü uyuyamadım. Aklıma saatin geç olduğundan ve Yiğit'in de bu kadar geç saate kadar uyanık olmasından sebep sabah namazını kaçırma olasılığı takılmıştı acaba uyumadan önce alarmı kurmuşmuydu ya da ben sabah namazıda onu arasa mıydım iç sesim ile kendime geldim.

"Yok devenin nalı artık Hafsa saçmalama istersen hem sabahın 4' ünde araman biraz fazla sapıkça olmuyor mu çocuk numarasını verdiğine pişman olacak "

İç sesim gıcık ama gene haklıydı fazla abartmış olacaktım sonra birden onun numarasını alma amacımı hatırladım, tabii ya ben ona sorumu sormamıştım yarın ilk işim sormak olacaktı ama onda önceki işim sabah namazını kaçırıp kaçırmadığıydı

Tevafuk Where stories live. Discover now