1.Bölüm

577 70 58
                                    


Ben Hafsa tesettürlü bir kızım üniversite 2. sınıf öğrencisiyim üniversiteyi Konya da Selçuk üniversitesinde okuyorum neden konya diyeceksiniz o kadar yer dururken ama Konya nın maneviyatı çok fazla bir sürü Allah aşığı var oradan ben de o aşkılara özenen ve onların ayağının değdiği toza basma umuduyla ve o manevi iklimi hissetmek için orada olmak isteyen birisiyim.

Kitap okumayı çok seviyorum ve anladığınız kadarıyla çok utangaç birisiyimdir hatta hatırlıyorum da bizim ortaokulda bir Türkçe öğretmenimiz vardı beni karşısına alır gözlerimin içine bak derdi utangaçlığım geçsin diyeydi ama pek de bir farkı olmadı
" hadi ama abartma" diyeceksiniz ama tamam bakabiliyordum sadece Türkçe öğretmenimizin gözleri mavi olmasından sebep mi bilmiyorum onunkine hiç bakamıyordum sonra az biraz alıştım .

O zamanlar bunun din açısından erkeklerin gözlerine bakmamın göz zinası olduğunu bilmiyordum sadece ben rahat edemiyor sanki yanlış bir şey yapıyormuşum gibi hissediyordum.Ailem bende dahil olmak üzere 4 kişiden oluşuyor ben,annem  ,babam ve ablam.

Ailem dindardır özellikle annem ile ablam bende dindar bir  ailede büyüyen dindar olma çabasında olan genç bir kızım.

Hani demiştim ya kitap okumayı çok seviyorum diye ben de araştırmaya başladım göz temasının haram olup olmadığını çünkü bazı konularda rahatsız olduğuma göre en iyisi bunun kaynağına bakmaktı yani bu gibi durumlarda rahatsız oluyorsam bunların benim yaratılışımda kalbime kazınmış olması gerekiyordu tıpkı her insanın inanma fıtratında doğması gibi .

Bende araştırdım ve öğrendiğim bilgileri hoşuma gitti gerçekten de bakmamak gerektiğini öğrenince içim rahatlamıştı tamam bunları öğreniyor kendimi din konusunda bilgilendiriyordum ama bide bunu hayatında yaşamam gerekliydi bende öyle yapmaya başladim. Lise 9. sınıfa geldiğimde sınıfın en utangaç kızı bendim diğerlerinden farklı bir yapım olduğundan da aynı zamanda olgun duruyordum benim bu hallerim ve insanların yüzlerine bakamamam bazı erkeklerin hoşuna gidiyordu bunu görebiliyordum yani öyle olunca bana daha fazla bulaşıyorlardı ben ise kendimi geri planda tutmayı tercih ediyordum. Bir gün sınıfta oturuken sınıfa o girdi.
Yiğit...
Ben sadece ismen duymuştum onu
kendisini bile tam tanımıyordum hatta onu daha önce görüp görmediğimi bile hatırlamıyorum.

Onun baya geniş bir çevresi vardı tabiki ben bunu sonralardadaha çok öğrenecektim.

Sınıfta en arka sıralardan birisinde oturuyordum , sınıfa girdi ilk önce tanıdıkları ile konuştu sonra da sınıfın en arka sıalarında oturan ben dikkatini çekmiş olucam ki bana seslendi ve ismimi sordu şaşırmıştım tabiki "kimdi bu şimdi ve ne hakla bana ismimi soruyordu" o bana ismimi sorduğunda başım eğik bakışlarım ise yere dönüktü . Bana seslendiğini anladığımda başımı kaldırdım bana baktığını gördüm sesimi çıkarmadım yüzüne ters ters baktım sonra da sınıftaki bazı arkadaşlar sağolsun benim yerime sorumu cevaplamışlardı . Gene başımı eğdim o da benim rahatsız olduğumu düşündüğünden gerek kendini açıklama gereksiniminde bulundu bana dönerek:

" Şimdi neden bu çocuk bana ismimi soruyor durup dururken dimi diye soruyorsun"
sesimi çıkarmadım sonra da bir anısını anlatmaya başladı artık konu ile ne kadar alakalıysa neyse sonra da sınıftaki diğer kişiler ile konuştu sınıftan çıkana kadar bidaha benim ile hiç konuşmadı.

Ben sonradan öğrendim ne kadar çok dindar olduğunu, namazlarını kılıyor ve en önemlisi de insanların imanı için elinden geleni yapıyordu ve çok da bilgiliydi . İlk bakışta yakışıklı dememiştim ama sempatikti etrafındaki herkesi imanı ile kendisine hayran bırakırdı öyle güzel bir sohbeti vardı ki hele bide Allah'tan bahserderken gözlerinin içi gülerdi. Dindardı dindar olmasına ama o benim gibi herkesten kendisini soyutlamaz tam tersine herşeye katılırdı. Kalabalık ortam gördüğümde aslında herkesin onun etrafında olduğunu bilirdim , kızlar ile konuşmaktan çekinmezdi , göz temasını kendisi de kurardı kız erkek farketmeksizin , canı istediğinde karşsındakini güldürmeyi çok iyi becerirdi ve hiç birşeyden ve kimseden çekinmezdi.

Okuldaki o günden sonra artık beni nerede görse bana seslenir benim ile konuşmaya çalışır halimi hatrımı sorardı ve bir ihtiyacımın olup olmadığını sormayı da unutmazdı son sözü hep "Allah'a emanetsin "di beni Rabbime emanet etmeden bırakmaz çünkü Rabbimin emanete en güzel şekilde sahip çıkan olduğunu bilirdi. Ben ise onun aksine hep yere bakarak cevap verirdim sohbeti kısa kesmeye çalışırdım, gülmek yerine tebessüm ederdim .

Birgün gene sınıfa geldi yaşı bizimkinden büyük olduğu için gelip sohbet ederdi bizimle din konusunda bizi bilgilendirirdi.
Yiğit sınıfta bir öğretmen edasında ders anlatır gibi anlatmaya başladı gerek din hakkında gerek başka konu ta ki en son sınıfa dönerek yüzündn düşürmediği gülümsmesi ile:

" Eskiden köyde yaşardık ama köydekiler bir husumetten sebep ikiye ayrılmıştı. Konuşmadıkları gibi bir de evleri de uzakta yapmaya başlamışlardı yani anlayacağınız bir köy ikiye bölünmüştü. Bizim yaşadığımız tarafta Sadettin amca diye birisi vardı ama yaşlılıktan sebep vefat etti. Bizde taziyeye falan gittik ailesine başsağlığı diledik. Tabi ben o zamanlarda daha çocuktum köyde yaşadığmız için de okula servis ile gidiyorduk ama tek fark ders saat 8 de başlıyosa servis bizi saat 6 da almaya geliyor sonra da başka köylere gidip onları da alıyor böylece hepimizi derse yetiştiriyordu. Bir gün sabah erkenden kalkıp servisi bekliyorduk .Tek toplanma yerimiz ise mezarlığın yanındaydı. Gökyüzü da karanlık bizde çocuğuz haliyle korkuyorduk sonra mezarlığın yanında bir silüet gördük.
Bize doğru yaklaşıyordu, kim olduğunu seçmiştik ki Sadettin amca yı görünce hepimiz donup kalmıştık bazıları da kaçmıştı"
O bunu anlatırken birden gözlerimi iri iri açmıştım aynı şekilde de ödüm de kopmuştu. Sınıftaki birisi

"Eee adam dirilmiş mi yani"
deyince Yiğit gülüp

“ Sadettin Amca’nın ikizi varmış köyler ikiye ayrılınca ikizi diğer köyde kalmış sonra da yurt dışına çıkmış ama bizim bunların hiçbirinden haberimizi yoktu tabi"
Sonra da bana döndü

" Mezarlığın yanında Sadettin amcayı gördük deyince Hafsa ' nın nasıl da gözü iri iri açıldı"
deyip gülmeye başladı söylediği sözle herkes gülerken bende o halimi hayal edip utandım .
Gülmek yerine tebessüm edince birden bana döndü ve herkesin içinde:

" Çok güzel tebessüm ediyorsun" dedi.
O kadar utanmıştım ki başımı yere eğdim. O konu bidaha açılmadı ama arkadaşlarım onun bana bakışlarında ve bana olan sözlerinde bir farklılık olduğunu ve dahasını çocuğun beni sevdiğini söylemeye başlamıştı . Onlara o kadar çok kızmıştım ki bidaha bana böyle bir şey söylememelerini yoksa kötü olacağını söyledim çünkü öyle olmadığını biliyordum eğer öyle olsa da bana söylemelerini istemiyordum çünkü kızlar şıpsevdiydi birisinden kolayca etkilenebilme özelliğini taşıyorlardı korkuyordum benim ondan etkilenmemem gerekiyordu ve en önemlisi de ona aşık olmamam gerekiyordu ki bu benim için kolay görüşündeydim çünkü aşkın ne olduğunu bilmiyordum yani benim için çok kolay olacaktı sadece bir defa aşık olmuştum o da çocukluk aşkıydı zaten gelip geçmişti. Ama Rabbim'in karşıma ne çıkartacağından habersizdim o zamanlar...

(Selamünaleyküm canlarım, nasılsınız

Bu bölümü beğendiğinizi umuyorum

Rabbime emanetsiniz İnşallah şimdilik🥰🥰🤗🤗🥰🥰🤗🤗)

Tevafuk Where stories live. Discover now