56

46 8 2
                                    

"Ya Beren, ne olur gidelim."

"Çok istiyorsan sen tek git, kararım kesin. Israrcı olunması sevmediğimi de gayet iyi biliyorsun. Hayır dediysem hayırdır."

Deren, dün geceden beri beni ikna etmek için uğraşıyordu. Kararım netti, bela istemiyorum.

"Tek gidersem başıma bir iş gelirse peki? Vicdan azabı çekmez misin?"

"Hayır, çünkü ben dedim. Tehlikeli yerlerdir oralar."

Saçını savurup kollarını göğsünde bağladı. Bir nefes çekip geriye doğru yaslandım. Aynı onun gibi kollarımı bağladım. Gözlerini benden çekmezken ben de ondan çekmiyordum. Gözlerimi kısıp umursamaz bakışlarımı attığımda ellerini kaldırıp "Tamam, gitmiyoruz." dedi. Gülümseyip "Aferin." dedim.

"Sana da küsüm."

"Küs yavrum, yeter ki güvende ol da küs."

"Ya yemin ediyorum, senin yaptıklarını bir erkek yapsa şimdiye kadar nikahı basmıştım. Yönelim mi-" dediğinde direkt sözünü kestim.

"Deren!"

"Ya Beren, bir şey soracağım."

"Sor."

"Bu şeyler niye var? Hani, madem günahtı ama neden var?"

"Genel olarak günah olan şeylerin neden olduğunu soruyorsun yani."

"Evet, aslında öyle."

"Bizi sınamak için, cenneti kazanmak öyle kolay değildir."

"Bilemiyorum, çok zor geliyor."

"Güzel şeyler zordur zaten, sabır ve zaman gerektirir."

"Beren, ben kapanmak istiyorum ama yapabilir miyim bilmiyorum."

"Yapamayacak bir şey yok. Allah bizden çok bir şey istemiyor, genel olarak baktığımızda insani görevlerimizi yapsak yeterli. Namaz kılmak mı yük geliyor?"

"Hayır da bilemiyorum işte. Açılma korkusu var."

"Bu korkuyla bile açılmazsın sen, emin ol."

Dudağını büzüp bana baktı. Aklına bir şey gelmiş gibi gülümsedi ve bana döndü. Ah, hayır. Yine mi?

"Yarışa gitmiyoruz Deren!"

"Of ya, hemen de anla."

"Oflama bana."

"Tamam anne."

Deren'in arkasından birinin birden başını kaldırmasıyla anlık oraya baktım. Mustafa...

Bakışlarımı Deren'e çevirip "Eee?" dedim. Telefonuma bildirim geldiğinde "Bence sen telefonuna bak, belki eniştemdendir." dedi imayla.

"Deren ya." dedim hemen yumuşayarak.

"Bak bak, nasıl da kızardı hemen."

"Püf." deyip telefonumu elime aldım. Elbette Mustafa'dandı.

Bir gün bizim kızımız böyle diyecek sana.

Yüzümde oluşan gülümsemeyle Deren hemen laf attı. "Ne yazmış da sırıtıyorsun hemen?"

"Sus ya, kalk gidelim."

Kalkıp önümdeki kitabımı alıp çantama attım. Deren de gülerek kalktığında "Darısı bana." dedi.

"En hayırlısı olur inşallah yavrum."

"Amin." deyip bir iç çekti.

"Aklında biri mi var?"

"Geçenki dövüş yerinden bir çocuk."

Allah'ım, sana geliyorum.

"Bence sen beni delirtmek istiyorsun." dediğimde aceleyle konuştu. "Yok yok, dövüşmüyordu. Kenardan izliyordu, sonra birkaç kelam ettik işte."

"Eee?"

"Bak şimdi, ben dövüşü görünce dayanamam biliyorsun, gittim direkt izlemeye başladım. Bir çember oluşmuştu ve ortada dövüşüyorlardı. Benim tam karşımda da biri vardı. Onunla birkaç kez göz göze geldik tamam mı?"

"Tamam değil, ne diye bakıyorsun?"

"Beren ya!"

"İyi anlat."

"Sonra o kenardan yürüyerek yanıma geldi. Tabi o sırada da arada bana baktı. Yanımda durdu ve dövüşü izlemeye başladı. Sonra da 'İlgini mi çekiyor?' diye sordu. Ben de 'Evet.' dedim. Tamam mı?"

"Tamam değil, niye hemen çıkmıyorsun sen oradan?"

Beni hiç takmadan devam etti. "Sonra dövüş hakkında birkaç yorum falan yaptı. Benim de tabi ilgi alanım biliyorsun, ben de söyledim bir şeyler. Sonra dövüş bayağı büyüyünce araya girdi. Kavgayı ayırdı. Bir görsen nasıl da hoş, kibar."

"Aynı zamanda kavgacı biri. Yani olmaz."

"Beren," deyip yerinde durduğunda dönüp ona baktım. "Ne oldu Deren?"

"Tam karşımda ve buraya doğru geliyor."

"Kim?"

"O."

Sevgilimyazarım *Yarı Texting* #F#Where stories live. Discover now