9

234 27 23
                                    

Merak ediyor muydum? Deliler gibi. Böyle daha mı rahattım? Fazlasıyla.
Ama onu da düşünmek lazımdı değil mi? Bencillik edemezdim. Ama bu hikaye böyle de çok çabuk biter ki. Biraz macera olsaydı ya...

"İçecek alacağım kanka. Sen de gelsene." dedi Peri.

"Tamam kanka." dedim. Görecektim. Sadece görecektim. Yanına gitmeyecektim. Konuşmayacaktım.

Aşağıya indiğimizde yandaki masalara bakmadan direkt dolaba yöneldim. Oradaydı, arkadaşlarıyla oradaydı. İçecekleri aldığımızda merdivenlere yöneldik.

"Beren, Peri."

{Gerçek ismim Beren değil. Sakinbeta ya, o yüzden buradaki ismimi Beren yaptım. Soyismim de sakin olacak! Kurguda geçen isimler de gerçek isim ve soyismim değildir!!!}

Hocanın sesi. Onun yanındaki hocanın sesi. Görmemiştim ama şimdi görecektim. Peri'yle birbirimize bakıp oraya yöneldik. Masanın etrafına oturmuşlardı. Sonra onu gördüm. Mustafa...

"Hocam." dediğimde Mustafa kaydı. Bildiğimiz okul sırasıydı ve ben de yanına oturdum. Hocanın önündeki denemeye baktım. Bu haftaki yapılan denemeydi.

"Çamlığa gidelim diyor bu hıyarlar. Siz ne diyorsunuz?" dedi hoca. Kafa hocaydı, herkes severdi. Bu yüzden lafına bir şey demiyorduk. Biz de rahattık çünkü.

"Eğer bize köfte yapacaksanız neden olmasın hocam." dediğimde Mustafa ve arkadaşları güldü.

"İşiniz gücünüz yemek. Sığır gibi yiyin." dediğinde hep birlikte güldük.

"Hocam herkese köfte sözünüz var." dedi biri.

"Evet hocam. Bol acılı bir çiğköfte yapsanız fena mı?" dedi Mustafa. Valla hiç fena değil.

"Süper olur. Hocam nolur yapın." dediğimde Peri de bana destek attı. "Hem eğlenir hem yemek yeriz hocam."

"Noluyor burada hocam?" diyerek tatlı rehber hocamız geldi. Cemre hoca bir başkaydı. Yekta Hoca erkekleri göstererek "Şu hıyarlar çamlığa gidelim diyorlar." deyip beni gösterdi. "Hu Bernuş da köfte istiyor."

"Hocam köfte sözünüz vardı ama. Üçüncü yılımız bakın." dediğimde "Geçen sene yediklerini ne ara unuttun zıpırık." dedi.

"Hocam ince hesaplara girmeyelim bence." dedim.

"Anca gaç sen." dedikten sonra önündeki soruyu gösterip "Çöz bakalım şunu." dedi. Masanın üstünde duran kalemi alıp soruya baktım. Biyoloji sorusu olabilirdi ama kalemle daha rahat çözüyordum.

"Cevap dondurma." dediğimde herkes güldü. "Aklı hâlâ yemekte." dedi hoca. Açım ben aç. Zil çaldığında ayaklandım. Ne güzel bir zil sesimiz vardı ya.

Dünyanın en güzel kızı,
Hem kalpsiz hem kalp hırsızı...

"Gençler, zil sesini kim değiştirdi?"

Cemre hocamız ufak bir atış yapmadan gitsek iyi olurdu. Yukarı doğru gittiğimizde arkadan erkeklerin kaçtığını duydum. Herkes bir hızla yukarı çıktığında biz duvara yapışmıştık.

"Kanka kalem elinde kalmış." dedi Peri. Daha yeni fark ediyordum. "Sahibini nereden bulacağım şimdi? Daha sonra gider sınıfa sorarız." dedim. Birazdan hoca gelirdi.

İlerlemeye başladığımızda arkamızda birinin ıslık çaldığını duydum. Meraktan baktığımda Mustafa olduğunu gördüm. Önüme dönüp ilerlemeye devam ettim.

"Beren." dedi Mustafa. Peri ile bakışıp arkamızı döndük.

"Efendim?"

"Kalemimi verir misin?" dediğinde kaleme baktım. Siyah uçlu kalemdi. Biraz ince bir kalemdi. Allah var güzeldi he.

"Hayır." diyerek ona döndüm. "Artık benim."

"Peki."

Son konuşmamız bu olmuştu. İkimiz de sınıflara gittik. Kırk dakika ders ve geometri. Olmuyordu ama. Zorla soruları çözmeye çalışıyordum. İşkence çekiyorum resmen! Zil sesini duyduğumda Mustafa'nın kalemini bıraktım.

"Off, bu ne ya!?" dedim.

"Ders hiç bitmeyecek gibiydi."

İçeri Mustafa girdiğinde ona baktım. Direkt benim yanıma gelmiş kalemliğimi almıştı. İçinden pembe fosforlu ve mor tükenmez kalemimi aldı.

"Hayır, Mustafa onlar olmaz."

"Bal gibi de olur." deyip bir lila renginde olan fosforluyu da aldı. "O benim arkadaşımın hediyesi." dediğimde "Merak etme geri veririm. Kalemimi alır almaz." dedi.

Vermiyorum kalemi! İnat ettim.

Sevgilimyazarım *Yarı Texting* #F#Where stories live. Discover now