Bölüm 18 : Kehanet

8.9K 1K 1.8K
                                    

Şarkı: Mountains vs. Machines : Hero

Kahraman olabilirsin
fakat işte buradasın.
Gölgenden korkuyor,
yıldızlara bakıyorsun.

İyi okumalar:*

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


İyi okumalar:*

-

Çok büyük bir yanılgıya düşeceksin.

Yanlış kişiyi seçeceksin.

Mavi cübbeli cadının sözleri kemiklerime beton gibi dökülmüştü, kıpırdayamıyordum. Değil zihnimde düşünce akışı, damarlarımda kan akışımın bile olduğunu sanmıyordum.

"Anlamadım," derken sesimi duyulabilir tutmaya gayret gösterdim. "Biraz daha açık ol."

Nefeli koyu renge boyanmış dudaklarını büktü, solgun sarı saçları hafif rüzgârla uçuştu. "Kehanetler her zaman çok açık olmaz, Prenses," dedi sanki bana hayatımı ters yüz edecek bir söz söylememiş gibi. "Sana her ayrıntıyı söylersem kader beni affetmez ve başıma türlü musibetler örer. Ben sadece söyleyebileceğim kadarını dile getiririm ve sana aslında çok net bir şey söyledim."

İstem dışı öne doğru bir adım attım, neredeyse kollarını yakalayıp onu sarsacaktım. "Hayır, hayır," dedim bana asla net bir şey söylemediğini belirterek. "Ne gördüğünü tam olarak söyle." 

Koyu boyalar sürdüğü göz kapaklarını kapatıp biraz bekledi, gözlerini tekrar açtığında sinir uçlarım ürpermişti. "Ağlıyordun," dedi ince sesiyle, "yaptığın seçim için ağlıyordun."

Yanlış kişi. Yanlış kişi. Yanlış kişi.

Kafamdan çıkmayan şeyi sorarken sesim artık güçlü bir fısıltıydı. "Yanlış kişi kim? Ne tür bir seçimden bahsediyorsun?"

Nefeli, bir süre sessizce beni izledikten sonra net bir şey söylemeyeceğini belli eden bakışlarını üzerimden çekti ve cübbesinin mavi başlığını başına geçirdi. "Hayatının akışını sen biliyorsun, Prenses. Bu soruların cevabı sende."

Sonra arkasını döndü ve neredeyse kayar gibi adımlarla ileride duran atına yürüyüp üzerine bindi. O kadar ufak tefekti ki ata nasıl bu kadar kolay binebildi hayret bile edemedim, aklım tamamen kehanetinde kalmıştı.

Pelerini arkasında uçuşarak biniş yolundan hızla dört nala giderek akşam karanlığında kayboldu.

Birkaç dakika olduğum yerde durmaya devam ettim, tamamen allak bullak olmuş haldeydim. Yanılgı. Yanlış kişi. Sürekli kafamda dönüp duran kelimelerdi.

Bir seçim mi yapacaktım? Ne için, aşk için mi yaşamak için mi dostluk için mi?

Çıldırmak üzereydim. Hayatımın gidişatı zaten uçarı bir hâl almışken bir de bu soruların cevabını nasıl bilebilirdim. Ahıra doğru yürürken adımlarım sarsak, kördüğüm olmuş zihnimden dolayı yüz ifadem muhtemelen bomboştu. İçeri girdiğimde bile hâlâ düşünüyordum.

ZAMANSIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin