13

10.5K 309 7
                                    

Siyah çarşafın sardıği beli dışında açıkta kalan gövdesini izledim. Odaya hafiften vuran ay ışığı dışında sıcak nefesi ve ben vardım. Eşyalarım toplu ve oda yatak dışında boş olmasına rağmen geniş gövdesi odamı dolduruyor ve içimi ısıtıyordu.

Kusursuz suratını incelemekten kendimi alamıyordum.
Hayal bile edemeyeceğiniz bir acı vardı içimde. Birini sevmeye başladığınızda gayet normal gibi hissedersiniz ama aslında birini sevmek meziyet isteyen bir iştir.Seviyorsan gidişlerine hazırlıklı olmalısın. Ama ben hiç bir zaman bunu düşünmedim. Neden düşünemiyorum?
Birinin beni böyle terkedebileceğini neden hayal bile edemiyorum. Birisinde fazla kırıldım diye 2.sinde birsey hissetmeyeğim diye bişey yok . Öyle olsun isterdim. Kırıldıktan sonra tekrar kırılmak.. hayal edemeyeceğiniz kadar acı.

Gözleri aniden açıldı. Uyumadığını biliyordum. Oda onu izlediğimi biliyordu. Bu birbirimize verdiğimiz zamandı. Son dokunuşlar son kabullenişler son kez bakıslar. Bir daha onu burada yatağımda goremeyecektim. Gövdesindeki o hafif serpilmiş tüylerine dokunamayacak ve asla tamamiyle içimde onu hissedemeyecektim.

Bulutla tanışmadan önce bedensel bir ihtiyaç dürtüm yoktu. Hatta bu tür girişimlerde bulunan herkesi kendimden soyutlamıştım. Çünkü kimse bana onun gibi gelmiyordu. Birinin sizin diğer yarınız olduğunu ona baktığınızda içinizde dolaşan aptal kelebeklerden anlamazsınız. Onu arzuluyor ve en ufak bir temasında kendinizden geçiyorsanız , size baktığında eriyor ve kokusuyla uykuya -huzurlu uykuya- dalabiliyorsanız anlarsınız. O benim bir parçam dersiniz. Size dokunduğunda kırılacak bir cam gibi davranıyorsa ve tüy dokunuşları sıcak opusleri size farklı hissettiriyorsa..

"Ne düşünüyorsun?" Dedi.

Ona asla seni düşünüyorum. Veya seni ve sensiz geçen gecelerimi düşünüyorum diyemezdim.

Aslında ne derdim bilmiyorum. Şok geçirmiş gibi bakıyorum.

"Iyi misin?" Dedi titreyen ellerimi tutarken. O tutuna kadar belki titrediklerinden haberim bile yoktu.

"Evet" dedim. Ellerimi hızla çektim. Saat geçmişti. Ona şu saatten sonra seni görmek istemiyorum demeliydim. Ama yalan söylemek istemiyordum. Her zaman yaptığım gibi konuşmak ve susmamak istedim. Benden beklenmeyen bir şekilde sustum.

"Gitmek zorunda mısın? " dedi. Sanki değilmişim gibi..

"Kalmak gibi bir seçeneğim yok. " dedim. Zorlada olsa 2 çift laf edebiliyordum.

"Farklılık yaratıp kalamaz mısın?" Dedi.

"Belkide Alperde böyle dedi Mügeye. Kalamaz mısın dedi ve Müge kaldı. Belkide böyle yürüyor işler Bulut." Dedim.

"Kendini onunla bir tutma"dedi.

"Bana bir iyilik yap ve evimden çık git! Seni evliyken kabul edemem! Insan sevdiğini paylaşamaz anlamıyor musun! Be adam seviyorum seni. Çok seviyorum hemde belirtsizce nedensizce öylesine dolu seviyorum ki bunu yapamam! Defolup gitmen gerek. "

Bulut sessiz kaldı. O birinin kendisini sevmesinden hoşlanmıyordu. Sadece korkuyordum. Bunca zaman eğer ayakta kaldıysam hep onun arkamda oluşunu bilmemdi. Onu sevdiğimi yeni anlıyordum.

"Sana beni sevmeni kim söyledi? Bunu bana sormadın! Bende sana izin vermedim! O halde seni böyle bırakıp giderken hiçte zorlanmayacagim. " dedi.

Üzerini değiştirmesi ve evden çıkması dakikalar sürdü.

Kısa bir duşun ardından bende kendimi salona attım. Bir kaç eşyamı toplayıp taksiyle babamların evine geldim.

Eski odam olduğu gibi kaldığı için sevindim.

O an saatler sonra ilk kez sevinecek birsey bulunca kendime bir soz verdim.

Herkes gidebilir Damla. Herkes tarafından terk edilebilirsin ama hatıraların ve umutlarin hep seninle. Sakın pes etme

Sabah hiç birşey yokmus gibi davrandım.
Kahvalti yaptım ve sanki evden dayak yiyip gitmemişim Müge ve Alperin düğünü yaklaşmamiş ve Alper eski sevgilim değil uvey annem bana bir pislik gibi davranmadı ve ben Bulutla hiç tanışmadım.

"Bulutta nişanlanmış " dedi alayla.

"Ee çocuklar sizin hızlandırılmış nikahın düğünü ne zaman?" Dedim

Masadaki garip bakışlar bana döndü.

Alper bana kırıkmis gibi değilde değişiğimi görür gibi bakıyordu.
Muge ise kabullendigimi görünce gülümsedi. Ama zafer gülümsemesi değildi. Daha çok rahatlama gülümsesiydi.

"Haftaya düşünüyorum. Ama gelinlik konusunda pek bişey bulamadım" dedi Müge.

"Milanodan bir katalog getirdim. Modellere bak beğenirsen Ricardoya söylerim " dedim.

Babam masanin altindan dizimi destek olurcasina sıktı.

"Olur bakarım akşam odana gelirim?" Diye sordu.

"Bekliyorum " dedim.

"Akşamki daveti unuttuyorsunuz" dedi Alper.

"Evet Damla sende gelsene 20. Yıl kutlaması" dedi Muge
"Annemin başarısının 20. Yılı" dedim.
Sonra gideceğimi belirten kafa sallama seyansımı yaptım.

Alışveriş için gezdiğim güzel yalnız vakitlerin ardından evde hazırlanma girisimlerine girdim.

Siyaj derin sırt dekoltesi olan ve dekolteyi saran incilerin olduğu özel tasarim elbisemi giydim.

Saçlarımı at kuyruğu yaptim.

Babam beni kısaca suzdü.

"Fazla açık Damla" diye söylensede beğendiğini belirtti.

Otelin kapısından girerken yalnız başıma en arkada girdim.

Güzel olduğumun farkindaydım. Seksilik desen diger adımdi.

Ama kalpsizdim artık..

Kalabalikta gördüğüm Melek Hanım ve Göksunun yanına gittim.

Melek hanim beni begeni yağmuruna tutarken Bulut masaya yaklaşıyordu.
Tam o sırada derin dekoltemde bir dokunuş hissettim.

"Louis? " diye sevinçle fırladım yerimden.

"Omg sensin Damla" dedi sıkıca sarılırken.

Louis benim Italyadaki ajansimdan yakin arkadaşimdi.

"Ahh ne kadarda özledim" dedi belimdeki eli ısınırken.

"Senin ne işin var? " dedim.

"Şuan buraya sinirle bakan adamın ortağının ogluyum" dedi.

Sinirle bakan adam?? Bulut!

LISTEN TO THE RAINHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin