2. Kitap 16. Bölüm 'Duymaz Artık'

622 183 45
                                    

Şarkı: Krobak - It's Snowing Like It's The End Of The World

'Emin olduğu tek şey korkunç bir hayatı, sahip olduğu en güzel kişinin yanı başında sonlandırdığıydı.'

İlahi Açıdan

Hoppla! Dieses Bild entspricht nicht unseren inhaltlichen Richtlinien. Um mit dem Veröffentlichen fortfahren zu können, entferne es bitte oder lade ein anderes Bild hoch.

İlahi Açıdan

Genç adam yerde yatan sevgilisinin bedenini kolları arasına aldığında her şeyin bir şaka olmasını diledi. Kız kalkıp ona şaka yaptığını, her şeyin bir oyundan ibaret olduğunu anlatsın istedi. Fakat bir sorun vardı. Nisan şaka yapmazdı.

Birkaç dakikadır Uzay ona kalp masajı yapıyordu ama bunun işe yarayan tarafı yok gibiydi.

Nefesi boğazını tıkadı daha sonra görünmez ellere dönüşüp onu sıkmaya başladı. Kızı sarstı "Açsana gözlerini, neden nefes almıyorsun?" diye mırıldandı. Hâlâ şok içerisindeydi. Algılayamıyordu, ağlayamıyordu, korkuyordu ve en kötüsü öldüğünü hissediyordu. Titreyen elini kızın boğazındaki damara götürdü. Birkaç saniye zaten almakta zorlandığı nefesi tutup parmak uçlarının bir nabız hissetmesini bekledi. Arkasından silah ve siren sesleri yükselirken sadece nabızı bekledi.

Bileklerine kaydırdı elini. Kızarmış ve çizilmişlerdi. Acıyı kendi bileklerinde hissetti. Parmaklarını kızın bileğine yerleştirip nefesini tekrar tuttu, gözlerini kapattı. Yoktu. Kolları arasındaki bedenin atan bir nabzı yoktu.

Gözyaşları gerçekle birlikte sürüklenmeye ve yanaklarında izler bırakmaya başladığında tıpkı onun gibi yerde oturan arkadaşına çevirdi gözlerini "Uzay, ona biraz daha kalp masajı yap. Ben... Ben nasıl yapıldığını hatırlamıyorum. Lütfen biraz daha devam et."

Uzay gözlerini kaçırdı ve olayın onu etkilememesine bu sefer engel olamadı. Elindeki iğneyi ne zaman kullanması gerektiğini hesaplamak dışında bir şey yapamıyor gibiydi. Buna sebep olanlar kaçıp gitmişler miydi, polisler onların peşine düşmüş müydü, bununla ilgilenmeye çalışıyordu.

Sina tekrardan acıyla sevgilisine döndü. Yüzünü kendine doğru çevirdi ve hafifçe yanağına dokundu. "Burası uyuman için iyi bir yer değil, hadi kalk."

Kalkmadı. Sina'nın bıraktığı bileği yere düşmüştü. Sina hemen bileğini yerden alıp avucuna yerleştirdi. "Hadi, ne olur kalk, eve gitmeliyiz. Sana sürpriz hazırlamıştım. Onu görmedin ki daha." Kızın dudağından akan kanı özenle sildi. "Beşinci mevsimler ölemez. Ben bırakana kadar beşinci mevsim olarak kalırlar. Nisan kalk, ben seni henüz bırakmadım." Kıza sıkıca sarılırken Uzay'la göz göze gelmişti.

"Ambulans gelmek üzeredir." dedi Uzay. Sakinliği Sina'yı mahvetmişti. "Ambulans gelince uyanacak mı?" diye sordu düşünmeden. İnanmıyordu, inanmak istemiyordu. Nefes almayı bırakan sadece Nisan değildi ki. Sina birkaç dakika önce duran kalple beraber çoktan ruhundan ayrı düşmüştü.

"Uzay bir şey yap. Uyandır onu. Hem sen akıl hocalığı yapmıyor muydun bana? Şimdi ne yapacağımızı söyle." Artık hıçkıra hıçkıra ağlıyor ve kızın bedenine daha sıkı sarılıyordu. Uzay anlamsız bir şekilde "Sadece inanmalarını ve kaçmalarını beklemeliyiz." dediğinde onun yardım etmeyeceğini fark etmişti. Nisan'ın ıslanmış ve yüzüne yapışmış saçlarını elleriyle düzeltip öptü. "Nisan gitme." dedi titreyen sesiyle. "Gidersen ben ne yapacağım? Sensiz nasıl dayanırım? Benim için ölme. Bizim için yaşa, ne olur nefes al!"

ZAMANIN MELODİSİ (Tamamlandı) Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt