20. Bölüm 'Gürültülü Zihin'

577 224 118
                                    

Bölüm Şarkısı: Deeperise - Raf

'Unutulup gidersin, kaldırırlar rafa.'

Dünün verdiği yorgunlukla gözlerimi açamadığımdan önce ovuşturmaya başladım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Dünün verdiği yorgunlukla gözlerimi açamadığımdan önce ovuşturmaya başladım. Başım şiddetli bir şekilde ağrıyordu ve bunu gözlerimin arkasında bir ateş varmışçasına gelen sıcaklıkla çok net hissediyordum. Vücudumu sola doğru çevirdiğim gibi Sina'nın yanımda olduğunu hatırladığımda biraz önce uykusuzluktan açamadığım gözlerim fal taşı misali açılmıştı. Tüm hareketlerimi durdurdum. Sadece hızla inip çıkan göğsümü ve nefesimi kontrol etmek de zorlanıyordum. Yüzüm alev gibi yanmaya başlarken gözlerimi geri yumdum.

Dün ki olaylar aklıma geldikçe hayatımdan biraz daha nefret ediyor ayrıntıları hatırladıkça bu nefretim katbekat artıyordu. Babamın davranışları tahmin ettiğimin de üzerindeydi. Ayrıca bunu anlaşmış olduğumuzu düşündüğüm annemin söylemiş olması gerçekten babamın fiziksel olarak verdiği zarardan daha çok acıtıyordu. Şimdi ne yapmam gerekiyordu bilmiyorum ama bir şeylerin yolunda gitmediğini bilmek beni her şekilde yoruyordu.

Sina'nın kımıldamasıyla gözlerimi daha sıkı kapattım. Boynumun altındaki kolunu özenle ve yavaş hareketlerle çektikten sonra yüzüme düşmüş saçlarımı toparladı. "Günaydın Nisan." Uyanık olduğumun farkında olmalıydı. Gülümsedim. "Günaydın Sina."

"Gergin olduğunu çok net hissediyorum. Kendini bu kadar sıkma." dediğinde kaşlarımı çattım. "Nasıl anladın?" diye direkt sordum. Çatallı sesini gidermek için boğazını temizledi. "Dişlerini o kadar çok sıkıyorsun ki ben buradan görebiliyorum. Nefesin asla düzenli değil. Bu ayrıntıları görmesek bile sadece gözlerin çoğu şeyi belli ediyor." O sırasıyla cümlelerini kurarken gerçekten de öyle olduğunu fark ettim. Bu kadar dikkatli olması hatta daha önemlisi beni bu kadar iyi tanıması, birine kendimi açıklamak zorunda kalmayacağım için iyi hissettirmişti. Gülümseyerek ona doğru döndüm. "Teşekür ederim." diye mırıldandım. Sağ eliyle başını desteklemiş bana bakıyordu. "Ne için?"

"Ben anlatmadan beni anladığın için." dediğimde gülümseyerek kafasını geriye doğru attı. Saçları dağılmıştı. Gözleri boğazıma kaydığında gülümsemesi silindi. Gözlerini ayırmadan sordu. "Acıyor mu?" Hemen kafamı olumsuz anlamda salladım. "Hayır, artık acımıyor."

"Okula bu şekilde gidemezsin. Ne yapabiliriz? Makyajla kapatabilir miyiz?" Başımı sağa sola salladım. "Makyaj malzemelerim yok ama... Fular bağlasak olmaz mı?" Aydınlanmış gibi gözlerinin parladığını gördüm. "Evet, harika olur." Gülümsememi dudaklarımı birbirine bastırıp sildiğimde uzandığım yerden doğruldum. Sina'da telefonunu kontrol edip hızla yataktan kalktı. "Nisan kötü bir haberim var." Kaşlarımı çattım. Telaşlı halini gördükçe gerilmeye başlamıştım. Endişeyle sordum. "Ne oldu?"

"Sınava tam yirmi dakika var. İlk dersleri kaçırmışız bile!"

"Sina ne diyorsun sen!?" Alelacele yatağı terk ettiğimde hemen Sina'yı sırtından ittirerek koridora çıkardım. "Ben üstümü değiştirene kadar sen banyoda işini hallet." Çok hızlı olmamız gerektiğinden cevap bile vermeden adımlarını banyoya çevirdi. Dolabımdan rastgele bir sweat alıp pantolonumu hızla giydiğimde saçlarımı ellerimle taramaya başlamıştım. En azından dün duş aldığım için berbat görünmüyordum. Odadan çıkmak üzereyken Sina seslendi. "Nisan ben evden çantamı alıp geliyorum hemen. Kapının önünde buluşalım."

ZAMANIN MELODİSİ (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin