Yüksekten mi korkuyorduk yoksa düşmekten mi?
Hayatından memnun olmayıp geçmişe giderek tüm hatalarını düzeltmek isteyen kız.
Gelecekte, ilahi güçlerle anlaşma yapıp kız için geçmişe gelen oğlan.
Kaderlerini, karmaşık bir oyuna kaybedip sözde Tanrı'...
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Zamanın Melodisi'nin sayfalarını tek tek çevirirken sona ulaşmıştım. Rüyamda duyduğum seslerden birinin net bir şekilde Sina'ya ait olduğunu biliyordum. Fakat anlaşma maddelerini sayan kişinin sesini ilk defa duymuştum. Bu demek oluyordu ki, Sina benim gibi koruyucusuyla anlaşma yapmamıştı. Tanımadığım biri vardı. Bu kısımdaki kişi eksikliğini muhakak Sina'ya sormalıydım. Belki bir işime yarardı.
Maddeleri dikkatlice tekrar okuduğumda dikkatimi çeken şeyle beraber oturduğum yerden hızlıca ayağa kalkmam bir oldu. 'Ayrıca zamanı geldiğinde senin sayende zamanı değiştirdiğini bilmek zorunda.' Ne yani, ben kendi dileğim sonucu buraya gelmedim mi?
"Arem!" Sabah sabah evde herkes uyurken bu kadar yüksek sesle konuştuğum için refleksle elimi ağzıma götürdüm. Arem benim aksime daha sakin bir karşılık verdi. "Seni dinliyorum Nisan."
Heyecanla anlatmaya başladım. "O duyduğum anlaşmada Sina sayesinde bu zamana geri geldiğim söyleniyor." Arem beni dinlerken kafasını sallıyordu. Hızlıca devam ettim. "Bu benim dileğimin aslında kabul olmadığını mı gösteriyor? O zaman anlaşma yapmamız da gereksiz değil mi?"
"Hayır Nisan. Eğer sen bu zamana geri dönmek istemeseydin Sina asla bu anlaşmayı kabul edemezdi. Sen kilit noktaydın. Olayları değiştirebilecek tek kişisin. Dolayısıyla Sina ilk başta senin kabul etmeni bekledi ve kendi dileklerini sıraladı. Biz de aynı şekilde sen kabul ettikten sonra onunla anlaşma yaptık." Olayları daha iyi anlamak için pür dikkat Arem'i dinliyordum. Devam etmeyip konuşmasını bitirdiğini fark ettiğimde aklıma gelen ilk soruyu sormaktan çekinmedim. "Sen benimle anlaşma yapmıştın ama duyduğum kadarıyla Alesa ile değil bambaşka biri ile konuşuyordu. O kişi kimdi?"
"Tanrımız." Daha fazla soru sormadım. Hatta ikinci sorunun şu an için çok da önemli olduğunu düşünmüyordum. İlk sorunun cevabı kafamı karma karışık bir hale getirmişti. Ne demek kilit nokta bendim? Madem benim dilediğim gibi değildi hiçbir şey... O zaman Sina benim kabul edeceğim zamanı düşünerek anlaşma yapılmasını istemişti. Belki de düşündüğümün aksine amacı benim intiharıma engel olmak değildi. Sina bambaşka bir kapalı kutuydu. Her duyduğum yeni bilgiyle bakış açımın tamamen değişmesini sağlayacak kadar sırlarla doluydu.
Ya bana bilerek yakınlaşmaya çalışıyorsa? Bilmiyorum ama belki de ona bir şekilde zarar vermişimdir. Tabii ya! Annesinin adı da geçiyordu maddelerin birinde. Sanırım annesinin en iyi durumda olması için kullanılan kişi bendim. Bunu nasıl düşünemedim? Ona rüyamdan ilk bahsettiğimde bana kızmıştı. Belki bu intihar olayının annesine dokunan bir ucu vardı ya da tamamen Sina'nın beni yakınında tutması ona kötü bir şey yapmayacağımdan emin olmaktır. Ne derler biliriz. Düşmanını dostundan daha yakın tut..
