2. Kitap 1. Bölüm 'Beşinci Mevsim'

536 189 68
                                    

Bölüm Şarkısı: BTS - Autumn Leaves

'Hiç görmediğim ama yine de sevdiğim bir mevsim. Fakat bu mevsim diğer dördünün en kötü özelliğini almış. Yağmurları fırtınaya dönmüş, karları donup buzullaşmaya başlamış, güneşi doğmayı bırakmış, yapraklarını dökmeyi unutmuş... Ama dediğim gibi hiç görmedim.'

4 Yıl Sonra

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

4 Yıl Sonra

2024

Kaybettim. Hem de çok şey kaybettim. Fakat yenilmedim. Çünkü vazgeçmedim.

Her nefesim benden bir şey götürdü. Her kıvılcım sürekli akan saniyelere inat beni harlı bir ateşe çevirdi. Kaçmak istedim. Kimsenin bulamayacağı bir kuleye hapsetmek istedim kendimi. En azından yanıp küle döneceksem herkesten uzakta olmalıydım.

Ben dört yıl boyunca cumartesi sabahına uyandım. Güne Sina ile güzel bir kahvaltı yaparak başladım. Ardından '3 ölü 1 yaralı' diyen anonsun sesi ile günü bitirdim. En acı, en kötü, en dokunaklı belki de hayatımın en tarif edilemez günüydü.

O olayların üzerinden çok uzun zaman geçmişti. Birkaç ay sonra tam dört yıl olacaktı. Bir arabam vardı. Evim, işim, param, okulum, sevgilim, arkadaşım, düşmanım... Neredeyse her şeye sahiptim. Bir aile dışında her şeye sahiptim. Mutlu muydum? Değildim ve bana bunu yaşatanlar hesabını ödemeden asla mutlu olamazdım.

Gökhan, bu lanet adalet sisteminde ailemin katili olarak yargılanmadı. Kanıt yetersizliği zırvalığından faydalanıp sadece beni kasten yaraladığı için 3 yıl 4 ay hapis cezası almıştı. Yakın zamanda cezaevinden çıkıp kaldığı hayatına devam edecekti. Ben, onun izlerini hâlâ bedenimde taşırken o, tekrar özgürlüğüne kavuşacaktı. Haksızlıktı. Bu tamamen haksızlıktı.

Kendime geldikten sonraki ilk işim Gökhan için en kötü senaryoları yazmak oldu. Her gece, her gündüz, her saat... Ailemin ölümünü atlattıktan sonra her zerremi o adama yapacağım şeyler için yaşattım. Bunu kimseye belli etmeyecek kadar iyi bir oyuncuya dönüştüm. Onu öldürmek isteyen Sina'ya engel oldum. Sina, Gökhan'ı defalarca öldürebilecek iken her seferinde önüne çıkıp buna engel oldum. Tabii ki Sina'nın o adam yüzünden katil damgası yemesine izin veremezdim. Ama asıl amacım onu kendi ellerimle öldürmek istememdi. Nisan'ın ruhunu cumartesi günü öldüren Gökhan, geriye kalan Nisan'ın en kötü yanını görecekti.

Kürsüye çıktığım ilk andan itibaren gözlerimi rahatsız edip odaklanmamı engelleyen projeksiyon ışığına, sustuğum her saniye sövüyordum. Karşımda duran iki yüz kişinin yarısı alaycı tavrıyla, yarısı ciddi duruşuyla beni dinliyordu. Aralarına karışıp beni hepsinden daha dikkatli dinleyen hocamız Cem, önündeki kağıda her seferinde notlar alıp duruyordu. Kendisi kalp cerrahıydı ve ben şu an kalp - damar rahatsızlıkları ile ilgili bir sunum yapıyordum.

Belli etmesem de heyecanlıydım. Sesimin isteğim dışında titremesine yıllar öncesinden nasıl engel olmam gerektiğini öğrenmiştim. Fakat aynı şeyi titreyen dizlerim için söyleyemezdim. Bu sunum için Sina'yla koca bir hafta devirmiştik. Titiz bir cerrah olan hocamız en ufak hatamızda bizi dersten bırakma konusunda asla geri durmayacağa benziyordu. Her ne kadar kibar ve saygılı olsa da konu derslerimize gelince çok katı birine dönüşüyordu. Sunum içeriğinde hastalıkların kısaca neler olduğundan ve tedavilerinden bahsetmemizi çok detaya girmememizi istemişti. Fakat hazırladığımız sunumdaki yazı fontuna kadar takılacağını bildiğimiz için dikkatle çalışmıştık.

ZAMANIN MELODİSİ (Tamamlandı) Where stories live. Discover now