23. Bölüm 'Yıldızlardan Düşemem'(1. Kitap Final)

645 224 145
                                    

Bölüm Şarkısı: Rei 6 - Yıldızlardan Düşemem

'Bugün yıldızlardan ben düştüysem onu tüm galaksiden silmek için yeniden ayağa kalkacaktım.'

Yaklaşık üç saatlik araba yolculuğundan sonra iki adamın koluma tekrardan girip beni zorla indirmelerine karşı bildiğim tüm küfürleri savuruyordum

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Yaklaşık üç saatlik araba yolculuğundan sonra iki adamın koluma tekrardan girip beni zorla indirmelerine karşı bildiğim tüm küfürleri savuruyordum. Hoş, bunu saatlerdir hiç susmadan yapmıştım. Yol boyu rahat durmadığım gibi ön koltukta oturan Gökhan'a saldırmamı engelleyen bu adamlardan nefret ediyordum. Zaten tek kelime söylemedikleri gibi beni takmıyorlardı bile. Tek bildiğim sabah sabah kapımın önünden kaçırıldığımdı. Hadi ama! Bu Gökhan denen pisliğin benden istediği tam olarak neydi!?

"Adamlarına söyle bıraksınlar beni! Kaçacak değilim, kuyruk acın neyse direkt söyle!" diye daha fazla dayanamayıp bağırdığımda birkaç adım önümüzdeki Gökhan, küçümseyerek beni süzdükten sonra dudaklarını kıvırdı. "Bırakın," kollarını açarak gülümsemesini daha da genişletti. "zaten burada kaçmaya çalışmak aptallık olur." Bu cümlesiyle etrafımı daha da dikkatli incelediğimde bir limanda olduğumu gördüm. Etraf sayamayacağım kadar konteyner ile doluydu. Renk renk oldukları gibi öyle bir yerleşimleri vardı ki kaçmaya çalışsam kesin kaybolurdum ki kaçmak yerine artık her şeyi onun ağzından duymayı tercih ederdim.

Gökhan sinir bozucu gülümsemesini bozmadan önüne dönüp yürümeye devam ettiğinde belime bastırılan sert cisimle arkamı döndüm. O iki adamdan uzun boylu ve güneş gözlüğü takan adam bir elini kısa siyah saçlarını dolandırırken diğer elindeki tabancayı bana doğru tutuyordu. Alaycı gülümsemesini takındığında yanındaki ondan biraz daha kısa olan siyahların arasına karışmış beyaz sakallarının arasındaki dudaklarını "Yürü." demek için kıpırdattı. İkisi de yaşlı değildi ve cidden bu adama neden hizmet ettiklerini anlamamıştım. Bu sefer gülen bendim. "Ne kadar korktum anlatamam(!)" Silahın ucuyla ittirdiğinde adımlarım Gökhan'ı takip etmeye başladım. Bu üç adamın üzerindeki temiz ve ütülü takım elbiselerinden şimdiden nefret etmeye başlamıştım.

Burası oldukça soğuktu. Evden öylece kaçırıldığım için tabii ki soğuktan donuyordum. Denizden dolayı şiddetli bir rüzgar da vardı. Zaten aralık ayında havanın sıcak olmasını bekleyemezdik değil mi?

Gökhan'ın asıl amacının beni öldürmek olduğunu düşünmüyordum. Bence bambaşka bir şey istiyordu. En azından şimdilik bunu düşündüğüm için biraz olsun korkmuyor sadece bu durumun memnuniyetsizliğini yaşıyordum.

Birkaç konteyneri geçip biraz önce bakıp kaybolacağımı düşündüğüm noktaya girdiğimizde sıkıldığımı belli edercesine iç çektim. "Hadi ama Gökhan! Bir şey konuşmak için üç saat yol çektiğimiz yetmiyor gibi bir de burada dakikalarca yürüyecek miyiz?" Sessizce konuşsa da esen rüzgar sesini kulağıma ulaştırmıştı. "Asla susmuyor."

"Tabii ki susmayacağım. Memnuniyetsizliğimi belli etmem gerekmez mi?" Silahı tutan adama döndüm. "Sen de gerizekâlı mısın? Burada çalışan insanlar vardır silah o kadar ortada tutulur mu? Gökhan senin güvendiğin adamlar bunlar mı cidden?" Şaşkın gözlerle beni süzdüğünde içimden sabır çekmeye başlamıştım. Normalden fazla konuştuğumun farkındaydım ve bunun sebebi şu an bir belirsizlik içinde olmam dışında hiçbir şeydi. Belirsizliklerden hoşlanmıyordum ama ne yazık ki birkaç dakika sonram bile belirsizlikle dolup taşıyordu.

ZAMANIN MELODİSİ (Tamamlandı) Where stories live. Discover now