13. Bölüm 'Ateş ve Su'

619 258 267
                                    

Şarkı: Dolu Kadehi Ters Tut - Kaçar Gider, Ateez - Promise

'Düşünceler insanı öldürür Nisan. Sen zaten çoktan ölmüştün.'

Kalbim bu sefer sadece Sina için hızla atıyordu

Ops! Esta imagem não segue nossas diretrizes de conteúdo. Para continuar a publicação, tente removê-la ou carregar outra.

Kalbim bu sefer sadece Sina için hızla atıyordu. Yutkundum. "Sina." Bana baktığında kalbim daha hızlı atmıştı. "Bir şey söylemek istiyorum. Ama nasıl söylerim bilmiyorum."

Sina başını hafifçe yana eğip dikkatli bir şekilde konuşmaya devam etmemi bekliyordu. Ben ise çoktan onun büyüsüne kapılmış, hangi kelimeleri kullanmam gerektiğini düşünüyordum. Karşımda söyleyeceklerimden habersiz duran Sina, sözcüklerimi toparlayamayacak kadar beni etkisi altına almıştı.

Sesimi en iyi şekilde çıkarmaya odaklandım. "Senin şarkına verdiğim cevabım... O cevabı vermemişim gibi yapsak?" Gözlerimi kaçırmamaya çalışırken Sina'nın biraz önce ki rahat hali tamamen yok olup yerini heyecana bırakmıştı. Tuhaf bir gülümseme eşliğinde yüzünü yüzüme yakınlaştırdı. Bu hareketi kalbimin daha da hızlanmasına sebep olmuştu. Nefesimi tuttum. Gözlerime birkaç saniye baktıktan sonra inanamamış gibi "Sen ciddisin!" dedi. Gülümseyip kafamı salladığımda eliyle ağzını kapattı. Gözleri tüm evrenin parlaklığını almış gibi etrafa ışık açıyordu.

Oldukça şaşkın görünüyordu. Bu tatlı heyecanını çok komik bulmuştum. Elimdeki kelebekle uğraşırken konuşmam gerektiğinin farkındaydım. Derin bir nefes alıp devam etmek üzereyken kapının açılmasıyla ikimizde gözlerimizi oraya çevirdik. Begüm kafasını hafifçe içeri uzattı "Nisan, annen seni çağırıyor. Eve gidecekmişsiniz. Okul saati yaklaştı ya."

Konuşmanın bölünmesinden hoşlanmamıştım ama yeri ve zamanı ayarlayamayan ben olduğum için takmamaya çalıştım. "Tamam geliyorum hemen." dediğimde kapı tekrar kapandı. Yatağın üzerindeki kavanozu alıp ayağa kalktım. Sina tepkisini hiç bozmadan beni bekliyordu. Duyduklarına inanamadığını net bir şekilde görebiliyordum.

"Gitsem iyi olacak." dedim. Hızla ayağa kalktı. "Ama konuşmanın devamı..." Gülerek başımı öne eğdim. "Okulda görüşürüz." Hızla odadan çıktığımda kavanoza daha sıkı sarılıp nefesimi düzeltmeye çalıştım. Daha önce bu kadar heyecanlandığımı hatırlamıyordum bile. Kalbim göğüs kafesimden nefret edercesine atarken gürültülü nefes alışlarım başımı döndürüyordu.

Annemle birlikte, Hülya abla ile vedalaşıp eve geçmiştik. Çok uzun olmasa da yol boyu annemle hiç konuşmamıştık. Hissettiğim bu duyguya yabancı değildim. Annemin yanında bile gergin hissediyordum. Sürekli kasılan bir mide, asla ısınmayan parmak uçlarım, terleyen avuç içlerim... Umarım bu geçicidir ve babamın bıraktığı gerginliği annemde devam ettirmem, umarım...

Anahtarı kapıya ulaştıran annem daha fazla sessizliğini korumak istememiş gibiydi. "Nisan o elindeki kavanoz neyin nesi?" Daha sıkı tuttum. "Hiç, önemli bir şey değil!" derken gergin olduğumu belli etmemeye çalışıyordum. Kapının açılması ile hızla odama yol aldım. Konuşmak istemiyordum. En azından sadece okul için hazırlanmalıydım.

ZAMANIN MELODİSİ (Tamamlandı) Onde histórias criam vida. Descubra agora