2. Kitap 4. Bölüm 'Maske'

546 188 100
                                    

Şarkı: Vierre Cloud - Moment, Troye Sivan - Strawberry & Cigarettes

'Eğer zaman tekrardan bizim için duracaksa lütfen... Lütfen tam şu an dursun.'

"Hazır mısın, Kıvırcık?"

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"Hazır mısın, Kıvırcık?"

Sina'nın kapının arkasından gelen sesi ile aynada kendimi baştan aşağı süzdüm. Eteklerimin altında görünmeyen siyah topuklu ayakkabılarım, saçımın sadece yüzüme düşen parçalarıyla yaptığım küçük topuzum elbiseyi tamamlamış gibi görünüyordu. Fakat omuz kısımları her ne kadar tüllerle kapanmış olsada yara izlerimi gizlemiyordu. Bu kendimi kötü hissetmeme sebep olmuşken Sina'yı daha fazla bekletmeden cevap verdim. "Hazırım, gelebilirsin."

Sina odaya girdiğinde ona tekrar hayranlıkla baktım. Kıskanılacak kadar yakışıklı görüyor ve aldığımız her parça üzerinde harika duruyordu. "Muhteşem görünüyorsun." dedi tıpkı ona baktığım gibi dikkatle beni incelerken. Ellerim istemsizce omuzlarıma kaymıştı. "İzler..." Cümlemi tamamlayamadan sessizliğe gömüldüğümde Sina yumuşak bir tebessümle yanıma yaklaşıp omuzlarımı, tam yaraların üzerini kapatacak şekilde tuttu.

"Bu izlerin sebebi, beni her ne kadar çıldıracak kadar etkilese de senin bedeninde olduğu için asla kötü düşünemiyorum." Omuzlarımı destek vermek istercesine sıktı. "Bunların hatırlattığı anıları unut. Ben senin bedenindeki bu izlerin üzerine birer yıldız çizmeyi planlıyorken sen her gördüğünde kendine iğreniyormuş gibi bakıyorsun. Bunu yapma. Onlar senin farklılıkların ve ben onları çok seviyorum."

Çoğu zaman olduğu gibi bugün de hayran hayran Sina'yı dinledim. Her seferinde beni kötü düşüncelerimden uzaklaştırıp inanılmaz bir şekilde büyülüyordu. Onunla olmayı seviyordum. Sonsuza kadar da onunla olmak istiyordum.

Tüm hazırlıklarımızı yaptıktan sonra arabaya geçtiğimizde güneş batmak üzereydi. Sina hep yaptığı gibi bugün de şarkı açmayı ihmal etmemişti. Ben de defalarca duyduğum fakat adını hatırlayamadığım bu melodiyi dinlerken yanımdan hızla geçen sayısız ağaçlara odaklandım.

Sabah okuldaki derslerimize girip konferans salonunda düzenlenen Tıp Bayramı programına katılım göstermiştik. Dekanların, profesörlerin başı çektiği ve saatlerce konuşma yaptığı sıkıcı bir program olduğunu itiraf etmem gerek. Hatta bu sıkıcılıktan faydalanıp program sonlanmadan Sina ile oradan ayrıldık. Sonuçta evim uzaktaydı ve maskeli balo için heyecandan yerinde duramayan bir adet sevgilim vardı.

Ben yine kendi halimde sessizce takılmaya devam ederken sohbeti başlatan Sina olmuştu. "Yarın için misafirlerimiz var Nisan." Haberim olmadığı için kaşlarımı çattım. "Ne misafiri?"

"Begüm, Sarp, İrem ve Uzay gelecekler."

"İrem'i, Uzay'ı anlayabilirim ama Begüm ve Sarp? Şehir dışındalar ve vizeler yaklaşıyor. Bir anda gelmeleri falan... Bir sorun yok değil mi?" Cümlelerimi her ne kadar kolayca kurmuş olsamda içimde bir tedirginlik vardı. İrem'le uzun zaman sonra yüz yüze görüşecek olmak beni biraz tedirgin etmişti. Sonuçta gördüğü Nisan'ı sevmeyebilirdi. Ayrıca Uzay ile de tanışmamışlardı. Bir anda hepimizin toplanmasını garip bulmuştum.

ZAMANIN MELODİSİ (Tamamlandı) Where stories live. Discover now