Bölüm 25 | O Gitti

120 8 0
                                    

Başlama Tarihi
24.07.2023
00.23

Bu bölümü biraz dalgınken çevirdim gibi. Hatalarım olabilir o yüzden, fark ederseniz lütfen uyarmaktan çekinmeyin.

*******

James'in Bakış Açısı (Lily Karagöl'deyken)

Üç Süpürge'de bir masa tutmuş, arkadaşlarımın gelmesini bekliyordum. Marlene bizimle değildi Balyumruk'taydı ama bilmediğim bir nedenden dolayı hâlâ bana kızgındı. Ne yaptım ki? Umarım Remus ve Sirius geri geldiklerinde bir cevap alırım.

Düşüncelerimi toparladım, arkadaşlarımın ağır ağır tahta kapıdan içeri girdiklerini fark etmedim. Yüzleri asıktı ve kaşları çatıktı.

"Patiayak, Aylak! Sonunda! Bütün gün boyunca burada beklemişim gibi hissediyorum!" Yüzlerine baktığımda suçluluk ve üzüntü gördüm, "Sorun ne?"

"Lily, o kaçtı." dedi Remus utanarak.

"NE?" Hemen ayağa kalkıp kapıya doğru koştum ve kapıyı açtım.

"Çatalak bekle! Nereye gittiğini bilmiyoruz!" diye bağırdı.

"Tam da bu yüzden Hogwarts'a gidiyoruz, haritayı almak için!" diye bağırdım başımı çevirerek.

"Çatalak, bir süre yalnız kalmak isteyebilir." dedi Remus.

"Ama ya tehlikedeyse? Ya ölürse ya da yaralanırsa? Hepsi benim hatam olacak!" Gözümden bir damla yaş düştü. "Sadece bana yardım et... Lütfen." diye yalvardım.

Remus ve Sirius birbirlerine baktılar, sonra geri döndüler ve bana başlarını salladılar. Hepimiz Hogwarts'a doğru koşmaya başladık, şu anda Harry ve arkadaşlarının elinde olan haritaya bakmak için.

Pekala, bu garip olacak.

*******

Hareket eden merdivenlerden koşarak yukarı çıktık, hepimiz çok yorulmuştuk. Adımlarımız ağırlaştı ve nefes nefese kaldık.

Sonsuz gibi gelen bir sürenin ardından nihayet ortak salona adım attık. Ateş tüm şiddetiyle yanarken, grup ısınmak için ateşin etrafında toplanmıştı. Kucaklarında kitaplar vardı, Ron'un ayakları kanepenin yanından uzanıyordu, Harry onlarla konuşurken Hermione kalemle eline hafifçe vuruyordu.

Kapı gıcırdayarak açılınca kafaları bize doğru döndü. Bize doğru hançer kadar keskin kısık bakışlar atıldı; Sirius, Remus ve benim yüzlerimiz kızardı ve yalvaran bakışlarla onlara baktık.

"Lütfen yardım edin, haritaya ihtiyacımız var!" diye yalvardım.

"Onu size neden verelim ki?" dedi Hermione, soğuk bir ifadeyle baktı.

"Çünkü Lily gitti! Nereye gittiğini bilmiyorum, lütfen!" dedim çaresizce, tüm haysiyetimi kaybederek.

Ron sesini yükselterek, "Haritanın sana neden James Potter dediğini söyle, biz de ona göre değerlendirelim." dedi.

Hemen konuşmaya başlıyordum ki bir ses sözümü kesti.

"Bunu yapmak istediğinden emin misin James?" Sirius ve Remus bana anlamlı bir şekilde baktılar.

Düşüncelerim bir an sonuca varmadan önce birbirine girdi. Lily en önemlisiydi. Başımı arkadaşlarıma doğru salladım, devam etmem için işaret verdiler.

Onlara her şeyi hızlıca açıkladım. İster inanın ister inanmayın, Lily'ye çarptığımı ve zaman döndürücüyü kırdığımı bile kabul ettim ve bu çok özeldi.

Yeni öğrendikleri bilgileri sindirirlerken oluşan bir anlık sessizlikten sonra, Harry konuştu.

"Ö-öyleyse s-sen benim b-babam mısın?" diye kekeledi, gözünden bir damla yaş süzüldü ve yuvarlak, ince telli gözlükleri buğulanmaya başladı.

Tek yapabildiğim başımı sallamak oldu. Sonunda biliyordu ve sonunda onunla baba oğul olarak vakit geçirebilecektim.

"Yani bu sizin de Sirius ve Remus olduğu anlamına mı geliyor?" diye dikkatle sorguladı. Aylak başını sallarken Patiayak gülümseyip başparmağını kaldırdı. Gülümsedi ve hiç tereddüt etmeden koşarak hepimizi kocaman kucakladı. Tıpkı Lily'nin yaptığı gibi.

Bekle... LİLY!

"Lily hâlâ tehlikede!" dedim, zihnimden geçenler ağzımdan da süzüldü.

"Annem mi?" Cevap olarak başımı aşağı yukarı salladım.

Harry cüppesinin cebini karıştırdı ve sonunda Çapulcu haritasını çıkardı.

"Bütün ciddiyetimle yemin ederim ki hayırlı bir şey düşünmüyorum." Hepimiz yıpranmış parşömen parçasının etrafına toplandık. Gözlerim kağıtta Lily'nin adını arıyordu ve olabileceğini düşündüğüm en kötü yerdeydi.

Yasak orman.

*******

Köklerin arasından ve uzun, dalsız ağaçların içine girip çıktıktan bir süre sonra kalabalık bir gruptan tezahürat sesleri duyduk.

Hermione ağzımızı kapalı tutmamız için hepimize işaret verdi. Tek bir yanlış harekette ölebilirdik.

Yaklaştıkça, yaprakların arasından yanıp sönen yeşil bir ışık görmeye başladım.

Ailem beni her zaman parlak renkler konusunda uyarmıştı ve bana bunun çoğu insanın gördüğü son şey olduğuna dair hikayeler anlatmışlardı.

Lütfen Lily olma. Tanrım, lütfen Lily olma.

Sıra sıra ağaçların arasından hızla fırladık, herhangi bir yaprağa veya çubuğa basmamaya çok dikkat ettik.

Stres ayak parmaklarımdan başıma kadar vücudumu sardı. Yüzüm endişeyle doldu.

İlk ve son olarak korkunç manzaraya ulaştık.

Lily, bir şeytana karşı öldürücü lanetle savaşıyordu. Asla yüzleşmek zorunda kalmamayı umduğum kişi ve kabuslarıma musallat olan o adam.

Voldemort.

"LİLY!" diye bağırdım. Ona doğru koştum, bu dünyada onsuz asla yaşayamazdım.

Ne yazık ki, ama beklendiği gibi, Voldemort bana döndü ve sonra mide bulandırıcı yardakçılarına bir emir verdi. O bunu yaparken, onlardan bir grup Lily'nin zayıf bedenini kaldırdı.

Çığlıklar ve hıçkırıklar koca bedenimi yıktı. Bacaklarım bilinçsizce ona doğru hareket ediyordu.

Onu alma, Lily-çiçeğim olmaz.

*******

Kelime Sayısı: 678

Sınav sonuçlarım bana nah'ing

Finale son 5

A Time Turner Tale - The Marauders ✔️ [Türkçe Çeviri] // TAMAMLANDIWhere stories live. Discover now