BÖLÜM 4

52 5 15
                                    


HARRY

Başımda keskin bir ağrıyla uyandım. Sanki birisi saatlerce beynimin içinde son ses müzik dinlemişti ve şimdi çıkan titreşimlerin acısı başımın etrafını sarmıştı. Çok geç uyuduğum gerçeğini saklamak için çok çabalamıştım. Çünkü kız kardeşimin ben uyumadığım için inatla yanımda durup uyanık kalmaya çalışacağını çok iyi biliyordum. Her ne olursa olsun yanımdan ayrılmamak için her yolu deniyordu ve inadıyla bir şekilde kazanıyordu da. Bazen onunla baş etmek çok zorlaşıyordu ama zamanla buna alıştığımı fark etmiştim. Sadece birbirimize sahip olmamız bizi bir şekilde kenetliyordu. Böylece ikimiz de birbirimize kırılsak veya kızsak da bu oldukça kısa sürüyordu ve sonu hep barışla bitiyordu. Yine de Hannah'ın ne kadar inatçı olduğu bir gerçek olsa da günün sonunda yanıma gelen hep o oluyordu. Yıllarca onu benim yetiştirmiş olduğumu bildiğinden, bana sonsuz bir minnet duyduğunu biliyordum. Her ne kadar bunu hiçbir karşılık beklemeden, bir görev olarak yapmış olsam da.

Yatağımda doğrulup gece boyunca benimle birlikte yorgunluktan pili bitmiş olan laptopumu dikkatlice komodine bıraktım. Onu şarj etmek kolaydı ama benim şarj olmam pek kolay olmuyordu. İtiraf etmek ne kadar zor olsa da son zamanlarda uykusuzluk yüzünden fazlaca zarar gördüğümü biliyordum. Gözlerimi erkenden kapatıp saatlerce bir oraya bir buraya dönüyor, hatta sıcaklıktan mayışma ihtimalime karşı yorganı başıma kadar çekiyordum ama nafileydi. Uyku bir türlü bana uğramıyordu Uykunun göz kapaklarıma değip usulca uzaklaştığını anladığım zaman ise, gözlerimi daha sıkı yumup yorgun zihnimi huzura erdirmek için inat ediyordum fakat yenilen taraf yine ben oluyordum. Sonuç olarak ellerimi karnımın üzerine birleştirmiş hâlde, dümdüz ve beyaz tavanı izlerken kızıl ışıkların yavaşça odama sızmasını seyrediyordum. Muhtemelen onlar odamda hüküm sürmeye başladığında da hafif bir uykuya dalıyor ve yaklaşık bir iki saat uyuduktan sonra istisnasız olarak uyanıyordum.

Hannah'a belli etmemek için gizlice göz altı kremini odama soktuğum gerçeği beni utandırıyordu ama bunu yapmaktan başka çarem yoktu. Zaten dışarıda durum yeterince kötüyken bir de kendi problemlerimle Hannah'ı endişelendirmeye hiç niyetim yoktu. Üstelik buna nasıl bir çözüm bulabilirdik ki? Dışarı çıkamıyorduk. İnsanlar resmen ölme pahasına evlerinde hapis hayatı yaşıyordu. Birden kendi uykusuzluk problemimin başka insanların ağır hastalıkları yanında ne kadar ufak ve önemsiz olduğunu fark ettiğimde, içimi utanç hissi kapladı. Esnememi elimle engelledikten sonra, gözlerimi kırpıştırdım ve derin bir nefes verdim.

Birkaç dakika daha hareketsiz bir şekilde yatakta uzandıktan sonra, elimi uzatıp telefonumu aldım ve saati kontrol ettiğimde saatin henüz 8 olduğunu fark ettim. Rutin bir işe sahip olduğumdan artık çalar saate ihtiyacım bile olmadan bu saatte dikiliyordum, sanki buna ayarlanmışım gibi. 2-3 saat ancak uyuduğum, çoktan şişmiş göz altlarımdan fazlasıyla belli oluyordu. Kapıyı yavaşça açıp parmak uçlarımda banyoya doğru ilerledim ve suyu yüzüme boca ettikten sonra dikkatlice yüzümü kuruladım. Hannah'ın uzanmakta güçlük çektiğini bildiğim, dolabın en üst rafına sıkıştırdığım kremi sakladığım yerden çıkardım. Hissettiğim utancı bir kenara itip kremi tekrar gözlerime boca ettim, bunu yaparken de aralık kapıdan kız kardeşimin odasını gözetliyor ve herhangi bir sese karşı hazırlıklı oluyordum. Son bir kez kendime baktıktan sonra yüzüme hafifçe vurarak yorgun görüntümü saklamak adına dudaklarımı kıvırıp sahte gülümseme çalışmaları yaptım ve ışığı kapatıp banyodan çıktım. Hannah'ın uyanıp uyanmadığından emin değildim. Bütün bu olaylar olmadan önce her sabah odasından neşeli müzik sesleri gelirdi ve böylece uyandığının haberini almış olurdum. Ama odasını kaplayan kırmızı ışıkların onun da günlük rutinlerinden uzaklaşmasına ve hayata yeni, yabancı boş bir sayfadan başlamasına sebep olduğunu görebiliyordum. Her ne kadar benden gizlemeye çalışsa da ben onun abisiydim. Hannah'ın her halini bilirdim.

14Where stories live. Discover now