⭐ BÖLÜM 5 - SÖZCÜKLERİN GÜCÜ

347 16 2
                                    

SÖZCÜKLERİN GÜCÜ
"PYMALİON ETKİSİ"

Sözcükler sihirdir.
Yoktan var eder, var olanı yok eder.
Düşündürür.
Güldürür.
Kederlendirir.
Keyiflendirir.
Merak ettirir.
Keşfettirir.
Eğitir, öğretir.
Öfkelendirir, isyan ettirir.
Hatta savaş bile ettirir.
Mest eder, zengin eder.
En önemlisi de aşık eder.

Sözcükler büyük bir güçtür.
Sözcüklere hakim olan dünyaya hakim olur.

Ahlaklı olanın elinde sözcükler adeta bir büyüdür, Sihirdir, tılsımdır.
Dünyayı güzelleştiren iyiyi, doğruyu güzeli, gerçeği çoğaltıp yayan.

Ahlaksız olanın elinde sözcükler adeta bir kara büyüdür.
Dünyayı karartan, yalanı çoğaltan ve kötü olanı güçlü kılan.

Şimdi düşünelim sözcüklerin gücü nereden geliyor ?
Sözcüklerin gücü aslında düşüncelere hükmetmesinde gizlidir.
Sözcükler düşünceleri şekillendirir.
O düşünceler duyguları tetikler.
O duygular davranışlara yansır.
Davranışlar da sonuçları belirler.
Sözcüklerin gücü buradan gelir.

SÖZCÜKLERİN DÜŞÜNCELERİ ŞEKİLLENDİRMESİ VE GÜCÜ

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

SÖZCÜKLERİN DÜŞÜNCELERİ ŞEKİLLENDİRMESİ VE GÜCÜ

Şimdi size bir fizik profesörünü takdim edeyim.
Kuantum alanında uzman birisidir.
Özellikle moleküler fizik konusunda uzun yıllara dayanan araştırmaları olan değerli bir bilim insanı.

Ama öncesinde bu fizik profesörünü zihninizde canlandırmanızı rica ediyorum.

SORALIM

SİZCE BU FİZİK PROFESÖRÜNÜN GÖZLÜKLERİ VAR MI ?

VAR DİYENLER BURAYA YORUM YAZSIN.
ZİHNİMİZDE CANLANDIRIYORUZ.

PEKİ, BU FİZİK PROFESÖRÜNÜN SAKALI VAR MI ?

VAR DİYENLER YORUM YAZSIN?

PEKİ, RUJ SÜRMÜŞ MÜ ?

Ruj mu ? Diyenleriniz çoktur.
Ne oldu ?
Ben kadın ya da erkek olduğundan bahsetmedim ki.
Bilim kadını, bilim adamı demedim ki. Bilim insanı dedim.
Kuantum dedim, moleküler fizik dedim. Uzun yıllara dayanan araştırmaları var dedim.
Ve nedense çoğu kişi zihninde bir erkek canlandırdı.
Bir erkek fizik profesörü canlandırdı zihninde.

İŞTE SÖZCÜKLERİN YÖNLENDİRİCİ GÜCÜ.

ŞİMDİ ARTIK OYUNUN KURALLARINI BİLİYORUZ, MİNİK BİR OYUN DAHA YAPALIM.

SİZE 20 SÖZCÜK SÖYLEYECEĞİM. HEPSİ O.
BU 20 SÖZCÜĞE ODAKLANMANIZI VE DİKKAT ETMENİZİ İSTEYECEĞİM.

HAZIRIZ.

BIÇAK - KAN - VAHŞET - CEHENNEM - CEZA - İNTİKAM - DEPREM - ÖFKE - HASTALIK - İHANET - BASKI - KASVET - STRES - İŞKENCE - ZEHİR - TECAVÜZ - TERÖR - YANGIN - HAPİS - ÖLÜM.

Ne oldu ?
Sadece 20 sözcük söyledim.
Ama burada yüzlerce okuyucu üzerine bir kasvet çöktü.
Bir sessizlik hakim oldu.
Düşünceleriniz ne oldu ?
Zihninizden belki birbirinden korkunç sahneler geçti.
Duygularınız ne oldu ?
Sıkıldınız, ürperdiniz.
Davranışlarınız ne oldu ?
Bir de aynadan bakmak lazım yüz ifadenize.
Yüzler asıldı, gerginlik oldu.
İŞTE SÖZCÜKLERİN GÜCÜ.

Gelin şimdi bu kasvetli havayı, güzel bir aşk hikayesiyle dağıtalım.

Antik çağda, pygmalion adında bir heykeltıraş, kıbrıslı bir heyleltıraş.
Şöyle der :" Ben dünyanın en güzel kadın heykelini yapacağım."
O kadar güzel olacak ki Afrodit'ten bile daha güzel olacak."
Gerçekten de pygmalion söylediğini yapar, dünyanın en güzel kadın heykelini yapar. Kadın o kadar güzel olur ki Pygmalion bu heykele aşık olur.
Ve her gün bu heykele aşk şiirleri yazar, aşk şarkıları söyler.
Aşkını güçlü, etkili sözlerle ifade eder.
Bir gün bu heykel canlanır.
Gerçek bir kadına dönüşür.
Yani kalpten gelen pozitif, güçlü sözler bir taşa bile can verebilir.
Bu elbette işin hikaye boyutu, bir de gerçek kısmı var.

1968 yılında, profesör Rosenthal, Amerika'da, kaliforniya'da, ilkokul öğrencileri ile bir deney yapar.
Beş üstün zekalı, özel, öğrenme kapasitesi yüksek çocuk seçer.
Ve onları öğretmenlerine takdim eder.
Gerçekten de yılın sonunda, bu beş özel çocuk en yüksek notları alır.
Ve en başarılı öğrenciler olur.

Ama ilginç olan şudur.
Aslında profesör Rosenthal, bu beş çocuğu rastgele seçmiştir.
Yani bu beş çocuğun diğerlerinden ne zeka olarak ne yetenek olarak ne de kapasite olarak herhangi bir farkı ya da üstünlüğü yoktur.
Peki, fark nereden kaynaklanır?
Çocuklara üstün zekalı, özel çocuklar denmiştir.
Bu sözler sonrasında öğretmenlerinin çocuklarla ilgili düşüncesi pozitif olur.
Bunun sonrasında öğretmenler çocuklara daha fazla ilgi duyar, daha alakalı olur, daha fazla onore eder, motive eder ve öğrenmesi için çaba sarfeder.
Muhtemelen bir şeyi anlattığında çocuk anlamayınca öğretmen şöyle demiş olabilir:
"Bu çocuk üstün zekalı, anlamadıysa herhalde bende bir problem var, bir daha anlatayım."
Peki böyle davranan öğretmenler sonrasında öğrenciler ne düşünür?
"Ben özel bir çocuğum, ben farklıyım, ben yapabilirim."
Ve bunu düşünen çocuklar ne yapar?
Daha fazla çalışır.
Motivasyonları yüksek olduğu için azimle derslere girer, büyük ilgi duyar derslere.
Ve gerçekten sonunda da daha başarılı olurlar ve daha yüksek notlar alırlar.
Onların bu başarısı, daha önceki öğretmenlerinin zihnindeki o pozitif kanaati de pekiştirir.
İşte biz buna "PYGMALİON ETKİSİ" diyoruz.
Yani kendini gerçekleştiren kehanet.

KİŞİSEL GELİŞİM Where stories live. Discover now