⭐ BÖLÜM 13 - ÖZGÜVEN

464 35 2
                                    

Merhabalar değerli dostlar.
Bu bölümde özgüven eksikliği problemi ile nasıl baş edebiliriz bunları ele alacağız.
Şunu söylemek istiyorum özgüven eksikliğini çok insan yaşıyor. bu konuda o kadar çok yetkisiz, bilgisiz insan bir şeyler söylüyor ki insanları yönlendiriyor ve böyle olunca özgüven problemi yaşayan insanlar yanlış yöntemleri denerken problemi çözecem diye işleri daha kötü bir hale getirebiliyorlar.

Bu bölümde hem yanlış hem de doğru yöntemlerden bahsedelim
Özgüven eksikliği ile mücadele ederken bazı insanların en sık yaptığı yanlış şu;
Sanki her konuda iyi olmak zorundaymışsın gibi hissetmek ve bunun için uğraşmak.
Eğer böyle bir amacın varsa seni kocaman bir hayal kırıklığı bekliyor.
Şunu net olarak söyleyebiliriz. Her konuda mükemmel olman, iyi olman mümkün değil.
Çünkü insan doğasında böyle bir şey yok. Bazı konularda iyisindir, gerçekten iyisindir.
Bazı konularda orta seviyedesindir, bazı konulardaysa vasatsındır.
Bu senin için de, benim için de, herhangi biri içinde böyledir.

Sen her konuya savaşırsan, enerjini birazcık boşa harcamış olursun.
Şimdi özgüven eksikliğinin arkasında bir yetersizlik hissiyatı var, bu yetersizlik hissiyatını şöyle dönüştürürsen: sanki "her cephede savaşmalıyım, her şeye gücüm yetmeli," dersen ne olur.? Her cephede birden yenilirsin ve bundan dolayı, enerjini boşa harcadığından dolayı özgüven eksikliği problemini halledemediğin gibi şöyle bi durumla karşılaşırsın "ya ben bu işi halledemiyecem." Gücüm hiç bir şeye yetmiyor gibi hissedersin.

Einstein'in bir sözü var:
"Aslında herkes dahidir."
Ama sen bir balığı ağaca tırmanamadığı için yargılarsan onun aptal olduğunu düşünürsün. Burada çok önemli bir bilgelik var. Çok önemli bir ders var.
Şunu diyor aslında einstein:' Herkesin iyi olduğu bir alan var. Herkesin çok yetenekli olduğu bir alan var. Ama sen kafanda özgüveni işte body'ci gibi olacaksın. Karşı cinsle konuşacaksın. Her yerde sesin gür çıkacak gibi düşünürsen bu biraz banal ve ilkel olabilir. Sana uymayabilir. Açıkçası benim özgüvenden anladığım bu değil. Özgüven, içindeki cevheri içindeki değeri ortaya aktarabilmek.
"Senin özgüveninin karşılığı ne ?"

Şimdi insanlar bazen özgüven geliştirme yolunda şöyle bir şey yapıyorlar, kendilerini olmadığı birşeye dönüştürmeye çalışıyorlar. Sen hangi konuda iyisin ? Hangi konuya eğilimin yüksek ? Onu keşfetmen lazım. Eğer ki çok geliştiremediğin bir alanda kendini zorlarsan ( kaldıramadığım yükü zorlarsan ) başarısız olursun ve dersin ki " ya ben balığım ama ağaca tırmanamıyorum." Ne kadar yeteneksizim.
Ama senin fıtratında belki ağaca tırmanmak yok. Doğru olanı bulmak lazım.
Bir insanın özgüven eksikliği varsa, etrafında onu sömürme ihtimali olan birazcık daha baskın, duygusal vampirlerin fazla olma ihtimali yüksek.
Bu insanlar sizin özgüveninizi sömürebilir. Yani iyi bir şey yapsanız da kötü bir şey yapsanız da bunlar her zaman eleştiren insanlar olacaktır. Her zaman seyircidir bunlar.

Televizyonda karşılaştığın reklamların seni neden etkilediğini hiç düşündün mü ? Bir çok sebep var ama birinden bahsedelim.
Bir dizi izlerken beş defa aynı reklama maruz kalıyorsun, sen o ürünü almak istemesen de zihnine o görüntü kazınıyor. Bide bizim kendi içimizde kendimiz hakkında yaptığımız reklamlar var. Olumsuz reklamlar. Bir seminer için bir konuşma yapacaksın, o anda zihninde reklamlar dönmeye başlıyor, görsel olarak. Sen bunu o kadar doğal bir şekilde kabulleniyorsun ki sanki işin doğalı buymuş gibi. Zihninde dönen reklamlarda sanki o konuşmayı yaparken sesin titreyecek, kızaracaksın, terleyeceksin, heyecanlanacaksın ve etrafındaki insanlar eleştirel, beğenmeyen gözlerle bakacak sen bunu öncesinden o kadar çok sık ve tekrar oynatıyorsun ki zihninde gidince kendin inanmış bir vaziyettesin. Çok kötü geçecek.
Şimdi ilk başta farkına varman gereken şey zihnindeki o sıklıkla dönen videoların farkına varman lazım. Bunlar gerçekçi değil. O kadar zaman içinde oluşmuş seni sabote eden imajlar diyebiliriz. Peki ne yapacaksın ? Böyle durumlarda birazcık kendini zorlayarak, birazcık bunlara alternatif üreterek her şeyin güzel geçtiğini düşünen reklamlar üretmen lazım. Seminere gideceksin sunum yapacaksın ve herkes ağzı açık bir şekilde seni dinleyecek. Sonra o coşkuyu hayal edeceksin, insanların gelip seni tebrik ettiğini hayal edeceksin. Bu %100 gerçekçi olmak zorunda değil. Ama diğer kötü reklamda gerçekçi değildi. Çünkü çok abartılı şekilde olumsuz gösteriyordu seni o seminerde ve işe yarıyordu seni olumsuz etkiliyordu.
Burda da %100 gerçekçi olmasa da emin ol o reklamları, olumsuzları olumluyla değiştirdiğin zaman işte o zaman çok işe yaradığını farkedeceksin.

Sosyallik bir ihtiyaçtır. Eğer ki gerçek dünyada sosyallik ihtiyacını karşılayamıyorsan, bu konuda çekingenliklerin varsa bunu belki de sanal ortamda karşılama yoluna gidebilirsin. Belki bir online oyunda o sohbet odalarında konuşuyorsundur. İnternetten birilerini bulmuşsundur, onlarla konuşuyorsundur. Bu bir noktada ihtiyacını karşılar ama asıl mevzuyu çözmeni hiçbirşekilde sağlamaz.
Bundan dolayı sosyal ihtiyacını internette karşılamak yerine gerçek hayata dönmen lazım. Gerçek hayatta birazcık kendini zorlaman lazım.

KİŞİSEL GELİŞİM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin