DEĞİŞKENLER

167 25 16
                                    

"Beliz burada ne işin var?"

Haftalardır görmediğiniz sevgilinizle nihayet karşılaştığınızda ondan beklentiniz tam olarak nedir? Şahsen ben bana koşup sarılmasını, kollarıyla sımsıkı sarmalamasını yada ne bileyim en azından kulağıma beni sevdiğini fısıldamasını isterdim. Kaba bir şekilde dile getirilmiş "Beliz burada ne işin var" cümlesi tercilerim arasında değildi. Bana kızacağını zaten düşünmüştüm yinede kalbim ondan aksini beklemişti. Öyleyse hata mı etmişti?

"Seni özledim Aren."

Aren'in söylediğim şey karşısında duraksaması ikilemde kaldığını açıkça gösteriyordu. Onun bana koşmasını engelleyen sebep neydi?

"Sırf özlediğin için öylece çıkıp bu tanrının belası yere mi geldin yani? Bahanen bu mu? Senin kendinle ne zorun var Beliz? Neden bir an olsun hiç durup düşünmüyorsun? Başına bir şey gelir diye korkmuyor musun?"

"Bana kızgınsın seni anlayabiliyorum ama yinede sende beni özlediğini söyleyemez misin en azından? Ayrıca görüyorsun ki buraya yalnız gelmedim. Beni koruyan bir melek var. Seni geri dönmeye ikna etmek için geldik."

"Melek mi?"

Aren'e cevap vermeden önce Gabriel'e doğru döndüm. Açıklamalarım için ondan onay almak istiyordum. 

"Evet o bir melek. Sana söyleyeceklerimizi dinlemelisin. Ama önce buradan çıkmalıyız."

"Seni nasıl ikna etti bilmiyorum ama o bir melek değil Beliz."

"Elbette ki bir melek. Düşüncelerimi okuyabiliyor hatta inanmayacaksın biliyorum ama istediği zaman istediği yere gidebiliyor. Bunları yapabilecek başka bir varlık tanıyor musun Aren?"

Aren kısa bir beklemenin ardından açıkça sinirlendiğini gösteren ses tınısındaki değişkenlikle konuşmaya başladı. 

"Belki bir zamanlar melekti. Lakin artık değil. İlahi görüşü kullanabilirdin bunu anlamak için."

Kastettiği şeyi anlamış olsam da gerçekliğine ihtimal veremediğimden ne diyeceğimi bilemiyordum. Olabilir miydi? Ya Aren bu farkı nasıl anlayabiliyordu peki?

"Be-ben... ama bana dedi ki eğer görüşü kullanırsam gözlerim zarar görebilirmiş."

"Sende buna inandın mı? Yeteneğin sana tanrı tarafından bahşedildi Beliz. Ve tanrının yarattıkları seni etkileyemezler. Ayrıca zaten melekleri gerçek suretleriyle görme şansın yok. Neden bir bedene ihtiyaç duyuyorlar zannediyorsun? Sahip olduğun görüş somut ayrımları yapabiliyor."

"Pekala yeter sıkıldım. Aşık atışmasını bir kenara bıraksanızda işimize baksak?"

Beni kandırdığı için lanet olsun ona! Öyle şaşkına dönmüş ve sinirlenmiştim ki kendimi onu ittirmekten alıkoyamadım. Göğsüne yaptığım baskılar onu çok etkilemese de geriye doğru adımlamasını sağlamışlardı.

Elleriyle bileklerimi yakaladığında parmalarının baskısından kurtulmak için çabaladım ama bu nafile bir çabaydı çünkü kuvveti benden kat be kat fazlaydı. 

"Hemen o pis ellerini Beliz'in üzerinden çek şeytan!"

"Ona zarar vermek gibi bir amacım olsaydı bunu çoktan yapardım. Kaldı ki insanoğlu bana ihtiyaç duymadan kendisine yeterince zarar veriyor zaten. Sonrasında her ne kadar suçu bana yükleseler de..."

Şeytan bileklerimi bıraktığında sızlamalarını gidermek için ovalama ihtiyacı hissettim. Kaba kuvvetini pek ayarlayamıyordu anlaşılan. Şimdi ne olacaktı öyleyse? Karşımdaki adamın şeytan olduğunu düşünmek bile çok tuhaf ve fazlaca kaçık bir fikirken gerçek olması inanılmazdı. Resmen beni oyuna getirmişti ve bende bilmeden şeytanla işbirliği yapmıştım. Sahiden de bir bela mıknatısıydım.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: May 05 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Karanlığın Prensleri 5 - "Gölgedeki Avcı"Where stories live. Discover now