BEYAZ PİYANO

649 59 25
                                    

Yokluğunun bende bıraktığı hasarı ölçebilmek imkansız sevgilim. Sensizlikte dipsiz bir kuyuya düşmüş ve sonunda beni neyin beklediğini bilmediğim bir sonsuzlukta asılı kalmıştım sanki. Seni öyle özlüyorum ki bu özlem beni tüketip bitirecekti sonunda. Biliyorum artık kalbin yarım kalmasının acısını. Sensiz nefes bile alamadığımı anladım. Varlığını benden daha fazla esirgeme artık. 

Geri dön... 

Bana geri gel sevgilim. 

***

"Beliz bak en sevdiğin yemeklerden yaptırdım senin için. Hadi bir şeyler ye lütfen. Bu gidişle hastalanıp yataklara düşeceksin. İstediğin bu mu canım söylesene?"

İki haftada tam yedi kilo vermiştim. Normalde zaten kilolu birisi değildim. Lakin Aren'den haber alamayışımın üzüntüsü ve yaşadığım endişeden dolayı içsel bir sarsıntı yaşıyordum ve bu iştahıma, özellikle de ruh halime fazlasıyla yansıyordu. Evdekilere resmen cehennemi yaşatıyordum çünkü ona gitmemi engellemekten başka bir şey yapmıyorlardı. Aklımda fikrimde sadece Aren'e ulaşmak vardı.  

"İstemiyorum. Ben tokum."

"O yediğin iki parça şey anca seni hayatta tutmaya yarıyor ama böyle devam edersen sağlığından olacaksın. Hastalanırda yataklara düşersen Aren benim canıma okur. Hadi ama hiç mi hatırım yok?"

Birden aklımda beliren fikirle etrafta Daniel ve diğer ikilinin olmamasını fırsat bilerek bu durumu kullanmaya karar verdim. Bianca'ya hassas noktadan yaklaşıp gitmeme izin vermesi için onu ikna etmeliydim. En nihayetinde seven kalpler hassas olurdu. Tabi bu melezler için geçerli miydi işte orasından yinede pek amin değildim.

Ona ses tonumu mümkün olduğunca sakin tutarak temkinli bir şekilde yaklaştım. Planımın başarılı olması için niyetim ile ilgili en ufak bir açık dahi vermemeliydim. 

"Bianca bir kadın olarak burada beni anlayabilecek tek kişi sensin. Birine değer vermenin anlamını ve o kişinin hayatımızın merkezinde nasılda yer ettiğini iyi biliyorsun. Aren yerinde Daniel olsaydı sen yerinde hiç bir şey yapmadan durabilir miydin? "

Anlaşılan kalbine dokunmuş olmalıydım ki Bianca'nın bana karşı olan merhameti gözlerine ve sözlerine yansımıştı. Bu iyi bir şeydi çünkü çözülmeye hazır görünüyordu.

"Seni anlıyorum Beliz inan bana. Hemde çok iyi anlıyorum. Lakin sende bizi anlamak zorundasın. Hiç birimiz senin Aren'i görmene engel olmak gibi bir niyeti yok. Sadece biliyorsun... Orası bizim için bile tehlikeli bir yer iken seni nasıl gönderebiliriz? Hem oraya gittiğinde Aren'i bulabileceğin ne malum? Kaybolabilirsin ve en kötüsü öldürülebilirsin. Tanrı korusun böyle bir şeye sebep olmak isteyeceğim en son şey. Sana zarar gelmemesi için tüm bu çabamız. Ama öyle inatçısın ki kafanın dikine gidip Araf'a kaçmak için her fırsatı değerlendiriyorsun. O geçidi oluşturmaya çalışmaktan vazgeç. Bunu başarabilsen bile gitmene asla izin vermem."

"Bianca lütfen... Aren'in iyi olduğunu gözlerimle görmeliyim."

"Beliz beni zor durumda bırakma lütfen. Elimden gelen bir şey yok ne yazık ki bu konuda."

Sinirle ayağa kalktım. Anlaşılan bu taktiğim onun üzerinde işe yaramayacaktı.

"Hiç biriniz beni anlamıyorsunuz işte! Onsuz nefes bile alamıyorum ben! Her gün nasıl olduğunu düşünmekten sıyıracağım. İyi mi kötü mü? Acaba zor durumda mı? Yardıma ihtiyacı var mı onu bile bilmiyorum! Belki de bana ihtiyacı yok bunu anlayabilirim lakin benim ona hiç olmadığım kadar ihtiyacım var. Onu özlüyorum. Her an her saniye ölesiye özlüyorum onu. Ve bu özlem beni yiyip bitirecek."

Karanlığın Prensleri 5 - "Gölgedeki Avcı"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin