51. Hislerin Açıklığı

271 100 110
                                    

Merhaba sevgili su çiçeklerim :)

Merhaba sevgili su çiçeklerim :)

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


















Güneş penceremi delip gözlerime saplanınca açtım gözlerimi. Tavanda artık karanlık olmadığı için parlamayan, ama varlıklarını bildiğim yıldızlarıma sonra, kollarımın arasında bir bebeğin annesine sarıldığı güvenle bana sarılan Dizdar'a baktım.

Yaşamıştık, iyi kötü bir hayat yaşamıştık ve o, bu hayatın bana verdiği en büyük hediyelerden biriydi. Yeni çıkmaya başlayan sakallı yüzünü, ellerimi huylandırmasına rağmen sevdim. Kısa olan saçlarını sevdim. Saçlarını hiç uzun kullanmıyordu. Nedenini sormamıştım ama bu hali ona ayrı bir çekicilik katıyordu. Buz mavisi bakışlarını örten kirpiklerini sevdim. Diğer elimin altında duran çıplak tenini okşadım. İçime derin bir nefes çektim. Ferah kokusunu ciğerlerime hapsettim.

Sonra dayanamadım ve dudaklarının üzerinde gezindi parmaklarım. Yüzünün aksine yumuşacıktı, pürüzsüzdü. Ben severken hafif aralanan dudaklar bir anda kaptı parmağımı dişlerinin arasına. Bunu beklemediğimden küçük bir çığlık firar etti dudaklarımdan. "Lolipop mu sandın sen parmağımı? Ver çabuk." dediğimde ağzımdan ımmm gibi sesler çıkarıp daha çok kıstırdı parmağımı, dudaklarının arasında.

"Şuna bak? Biz sevelim okşayalım. Şefkatimizi yağmur gibi üzerine yağdıralım. Karşılığında haşin bir hareket görelim." dedim sanki hoşuma gitmeyip huysuzlanıyormuş gibi. Bunun üzerine okşama görevini dili almış olacak ki parmağımda ıslak dilini hissettim. Sakin ol Gökçe seni çıldırtmak için yapıyor. Dünün intikamını alıyor anlasana! Evet bu olasıydı. Dün ona istediğini hemen vermemiş oldukça naza çekmiştim. Sonuçta yorgundum ve başım ağrıyordu! Yersen! Hatta baş ağrısına iyi gelen aktivitelerin başında yer aldığı konusunda oldukça uzun bir konuşma yaptı. İşte o uzun konuşma benim için vakit kaybı olduğundan yelkenleri suya indirmek zorunda kalmıştım.

Hem adamı kışkırt, hem de naza çek Oh oldu sana kopsun o parmağın. Parmağım. Evet parmağım hâlâ ağzındaydı. Nasıl olsa bırakacağı için hiç acele etmeden bekledim. Bekledim beklemesine ama asla bırakmayıp üstüne katarak tutuyordu. Bunun üzerine ben de onun omzunu ısırmaya başlayınca, yatağın içinde birbirini ısırarak oynayan aslanlar gibi debelenmeye başladık. Kim daha çok ısırık alacak yarışması yapıyorduk sanki!

PROJE 44 (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now