5. Zamanın Çizgileri

1.9K 208 341
                                    


Bölüm 5. Zamanın Çizgileri


Ruhumda çıkan bazı yaraları sarmaya değer görmeden bu yaşıma kadar gelmiştim. Yeni bir sayfa açıp, yeni insanlarla tanışırken fark ettim; kalbimdeki güvensizliği. Bu yüzden daha temkinli davranayım derken bilinçaltımı oldukça zorlamıştım.

Ruhumuzdaki izler içimizi sarıp gün yüzüne çıktığında, bedenimiz boşlukta süzülüyor gibi hissederdik. Fiziksel acının mı, yoksa manevi acının mı daha kötü olduğuna bir türlü karar veremezdim. İkisini de yaşamadan konuşmak sadece bencillerin işiydi. Acının ve şiddetin asla, daha ve en gibi tabiri olmamalıydı. Acı acıydı. Şiddet şiddetti. Bir sınıfa sokulmamalıydı.

Kendimi duşun altına attığımda bedensel olarak temizleniyordum. Ama sanki ruhumdaki yaralar gün yüzüne çıkıyordu.

Zihnim dün geceye gidince duraksadı. Benden asla faydalanmak istememişti ki bu içinde bulunduğumuz durumda çok kolay olurdu. Bana yardım etmişti. Ama neden?

Çoğu insanın bir çıkarı olmadan birine yardım ettiğini görmemiştim. Dünya üzerinde çok az bir azınlık vardı, içinden geldiği gibi ve karşılık beklemeden davranan. Ne yani o da mı bu azınlığın içindeydi? Buna cevap vermek için henüz erkendi.

Teşekkür edecek miydim? Bence etmeliydim ama bu sadece yaşadığımız anların tekrar aklımıza dolmasına neden olurdu. Sanki unutabilirmişim gibi.

En son birinin bana karşılıksız, herhangi bir beklentisi olmadan yardım ettiğini düşündüğümü hatırlayınca gerildim. Sıcak suyun altında kaskatı kesilebilir miydi bir insan? Kesilmiştim.

Onunla yollarımızı ayıralı iki yıl olmuştu.

İnsanlara olan güvenimi önce, gözümde bir kahraman sandığım babam kırmıştı. Sonra da o. Kırılan güvenime bir balyoz darbesi de o vurmuştu.

Güvensizlik kötü bir şeydi ama bununla yaşamaya alışıyordun. İnsanoğlunun doğasında iyilikler olduğu gibi kötülükler de vardı. Herkes biraz iyi biraz kötüydü. Kimse sütten çıkmış ak kaşık değildi. Önemli olan terazideki dengeyi ne kadar koruyabildiğindi.

Giyinip duştan çıktım ve kendime bir kahve yaptım. Camın önündeki salıncağıma doğru adımladığımda telefonumdan bildirim sesi yükseldi. Nefes sesim haricinde çıt çıkmayan odamdan gelen bildirim sesi, ortama bomba etkisi bıraktı.

0534******* sizi YZG grubuna ekledi.

Bu grup da neyin nesiydi?

Beni asıl dehşete düşüren şey grup simgesinin bir beyin fotoğrafı olmasıydı.

0534*******: Selam gençler! Hepiniz benim Levent olduğumu tahmin etmiştir. Aksi beyinlerinize bir hakaret olur diye düşünüyorum.

Hepsinin numarasının yanında yazan ibareden isimleri öğrenip kaydettim.
Ah, soyadlarını henüz bilmiyordum ve insanları telefonuma tam adlarıyla kaydetmeyi severdim.

Alya: Levent saatin kaç olduğunun farkında mısın? Tam uyumak üzereydim.

Levent: Uyumaya devam et lütfen :) Sadece uyuyamadım ve birinin bunu yapması gerekiyordu. Aranızdaki en genç kan ben olduğuma göre...

Çakır: Gece gece saçmalamaya devam edersen aramızdaki en genç kan değil, en genç kurban olacaksın :)

Levent: Bir gülücük ne kadar ürkütücü olabilir?

Arda: Hayatındaki en korkunç gülücük bu muydu?

Dizdar: Henüz benimkini görmedi.

PROJE 44 (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now