17. Kalp Ritmini Süsleyen Lotus

582 110 133
                                    


Merhaba güzellikler nasılsınız? :) 

Alya'nın ve Güneş'in geçmişini okuduğumuz kısımlar kitabın son bölümlerinde yeniden karşımıza çıkacak. Çok geride kaldığını fark ettiğim için bu bölümlere çektim. Fakat halihazırda kitabı okumaya devam eden kişiler olduğu için son bölümlerden de kaldırmayacağım. Kimse kaçırsın istemiyorum. Siz oralara geldiğiniz de atlayabilir ya da hafızanızı tazeleyebilirsiniz.

Sevgilerimle...

T.Y





Bölüm 17. Kalp Ritmini Süsleyen Lotus


Geçmiş/ Alya Akbay

Gel buraya çocuk..

Uzun zamandır bir cümle için bu kadar sevindiğimi hatırlamıyordum. Artık eniştem ve halamdan kurtulmuş muydum?

Eniştem kapıdan çıkarken son kez bana nefret ve tiksinti dolu bir bakış attı. Biliyordum ki tekrar onun kapısına gidersem beni öldürmekten beter ederdi. Olsun, ben her gün burada kalmaya razıydım.

"Gel bakalım çocuk, önce bir kahvaltı yapalım. Sonra da etraflıca konuşuruz."

"Artık burada mı kalacağım Hoca İmam Ali amca?" dediğimde yüzünde bir gülücük oldu.

"Ali amca desen yeter çocuk, destan yazma."

"Tamam Hoca İmam Ali amca."

"La havle..."

"Nereye gidiyoruz? Benim kahvaltım her gün başucuma geliyor. Allah gönderiyor onu bana biliyor musun? Bekleyelim yine gelir, yazık olmasın." dediğimde yüzüme baktı biraz. Sonra derin bir nefes alıp verdi.

"Artık göndermeyecek. Bana görev verdi. Bu çocuğun her gün karnını doyur diye. Şimdi eve gidiyoruz, benim evde bir kızım var senden büyük. O hazırlamıştır kahvaltıyı."

"Öyle mi? Adı ne kızının? O da senin gibi ezan okuyor mu?"

"Adı Kübra. Hayır ezanı ben okuyorum ama o da Kur'an okuyor. İstersen onu da dinleyebilirsin."

"Öyle mii? Dinlerim tabii. Bana da öğretir mi? Ben de bazı duaları biliyorum, biliyor musun?" dedim son kısmı kısık sesle söyleyerek.

"Sana da öğretir eğer istersen. Hangilerini biliyorsun bakalım?"

"Ohooo. Bir sürü. Sübhaneke, Kul hüvellâhü, ondan sonra Elhamdulillâhi rabbil'alemin falan. Sen de biliyor musun?"

Ehheh diye değişik yaşlı gülüşü yaptıktan sonra "Ohoo ben de bir sürü biliyorum." dedi. Sonra yan yana yürüyerek evine gittik. Kapıyı açtığı an patates kızartmasının kokusu yüzüme vurunca çok sevindim. Yemeyeli uzun zaman olmuştu.

Evin içine adım attığımızda eşyaların eski zaman eşyaları olduğunu gördüm. Kahverengi desenli mobilyaların benzeri rahmetli anneannemin evinde de vardı. Ama evin içi sıcacıktı, aile sıcaklığı.

"Babacığım bugün biraz geciktin. Patatesler neredeyse soğuyacak." diyerek mutfaktan çıktı. Ama beni görmeyi beklemiyordu. "Merhaba. Küçük bir misafirimiz var desene. Adın ne senin canım?" dediğinde şaşırdım. Ben nasıl tepki vereceğimi bilememiştim ama bana kızmamıştı. Babasının yanında olmamı kıskanmamıştı da.

PROJE 44 (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin