Bölüm 5

37 6 3
                                    

-Uwaaah~!
Ciel uyanmıştı ama hala yorgundu. Yatak rahat bile değildi. Giyinip odasından çıktı. Etrafta koşturan küçük çocuklar, ağlayan bebekler vardı.

-Günaydın Finnian. Bugün ortalığı sen temizle lütfen.

-Tabii Bayan Lay. Rose nerede? Döndü mü?

-Dönmek mi?    'diye sordu hoşnutsuzca.

-Sabah erkenden iş için ayrılacağını söylemişti de... Önemli bir şey yok efendim!

Bayan Lay kötü bir bakış atıp uzaklaştı. Ciel de eline ekmek alıp kahvaltı etmeye koyuldu.

O sırada Rose yatağında acıdan kıvranıyordu. Tüm gece soğuk bir kutuda hapsolmuştu. Ateşi vardı. Susamıştı ama bu halde dışarı çıkamazdı. Finnian'a da yalan söylemişti zaten.

-En iyisi bu... Başkasının da bunları yaşamasını istemiyorum.

Böyle düşünüyordu. Sonra bi anda penceresi karardı. Zorla doğrulup perdeyi açtı. Dünkü kedi gelmişti. Pencereyi açıp kediyi okşadı.

-Oh iyisin!!! Çok korkmuştum! Akşam sana süt vereceğim.

Kediden garip bir his almıştı. Nedenini anlamadı belki de dün Bayan Lay'e sinirlendiğindendir diye düşündü.

Akşama doğru Rose daha iyiydi.

Ciel tüm gün Bayan Lay'in gözü önünde temizlik yapmıştı. O kadar çok yapmıştı ki Sebastian ile görüşecek boşluk bile bulamamıştı. En sonunda Bayan Lay onun sakarlıklarından bıkmış ve rahat bırakmıştı. Ciel bahçede Sebastian'ı arıyordu.

-Sebastian!

-Yes my lord?

-Tüm gün yorgunluktan öldüm! Bir şey araştıracak vaktim olmadı bile. Burada neden kimse kimseyi yalnız bırakmıyor?!

-Pffft boççan. Sanırım biraz kalabalıkla yaşamayı öğrenmelisiniz. Bu kadarcık şeyden bile hemen şikayet ediyorsunuz.

-!!!

-Rose hakkında, belki de onu ziyaret etmelisiniz. Yalnız gözüküyordu.

-Döndü mü? Görmedim bile..

-Bende bundan bahsediyorum.

-Bir şeyler gerçekten çok tuhaf burada.

-Kesinlikle lordum.

-Pfff! Kesin ne döndüğünü anladın ama beni deniyorsun sen!

-Böyle söylemeyin. Halen geçerli bir kanıtım yok.   dedi Sebastian sırıtarak.

Ciel Sebastian'ın söylemesi üzerine Rose'un odasına gitti. Kapıyı tıklattı.
Rose kapıyı açtı. Oldukça solgun gözüküyordu.

-Ah Finnian! Nasılsın?

-Ben iyiyim ama sen? Hasta gözüküyorsun.

-Ah evet.. Sabahtan beri dışarıdaydım, biraz yoruldum. Döndüğümde seni görmedim nerdeydin.

-Ummm odamı düzenliyordum.

-Aa yoksa etrafı dolaşmadın mı?

-Hayır. Seni bekledim.  dedi Ciel bi anlık boşlukla.
Rose bir saniyeliğine durdu. Gülmeye başladı. Ciel hemen ekledi.

-S-Sözünü tutmalısın! Ya tek gezerken kaybolursam?!

-Ahahahha...Finnian. Peki söz yarın gezdireceğim! Dün sana sinirlendiğim için üzgünüm... Beni beklediğin için teşekkürler...

Rose içten kocaman gülümsedi.

-Bayan Lay her şeyi bana yaptırdı. diyerek somurttu Ciel. Sonra bunu yaptığına inanamadı.

-Pffftt. Yorulmuş olmalısın. Merak etme bundan sonra rahatlarsın hahaha..

İkisi de güldü ve akşam yemeği yemeye gittiler. Yanlarında küçük çocuklar oyun oynuyorlardı. Rose katılması için Finnian'ı da çağırdı. Ama o sadece izlemeyi tercih etti.

Bayan Lay de içeri gelmişti. Herkes oyuna odaklanmışken Ciel fırsatın geldiğini fark etmişti. Çok dikkatli ve hızlı olmalıydı.





Selam minna-san!

Nasılsınız? Ben çok mutsuzum açıkçası... Tam kendime böyle güzel bir hobi bulmuştum ki ülkemizde büyük bir deprem oldu.. 1 haftadır bunun yasını tutuyordum. Hatta hikaye aklımın ucundan bile geçmemişti... Birkaç saat önce bir oy aldığımın bildirimi geldi ve bende 1 hafta sadece haber izledikten sonra yazmanın iyi geleceğini hissettim. Gerçekten de biraz olsun uzaklaştım. Milletimizin, bizim başımız sağolsun! Umarım her şey düzelecek ve daha iyi günler göreceğiz! Bundan eminim!

Minashigo | ♱Kuroshitsuji♱Where stories live. Discover now