Bölüm 4

44 5 6
                                    

Londra'da bir at arabasında...

-Sebastian bunun işe yarayacağından şüpheliyim.

-Kesinlikle yarayacak. Son 1 ayda en çok çocuk evlat edindirmiş bir yetimhane var. Oraya girmek sizin için zor olmayacak boççan.

-Bakalım. Oradaki çocuklar hakkında bilgi var mı?

-Bir bakalım.. En büyük çocuk 12 yaşında. Yetimhane adı Rose. Gerçek adı bilinmiyor. Bazen Lay Stubborn tarafından ayak işleri yaptırılıyor. Lay Stubborn ise yıllar önce çocuk kaçakçılığından dolayı hapse düşmüş amcasının yerine orada çocuklara bakıyor. O göreve başladıktan sonra şüpheli bir faaliyette bulunulmamış.

-Hımm, bunu göreceğiz.   dedi Ciel. 

Yetimhaneye yakın bir yerde arabadan indiler. Ciel yırtık kıyafetlerle evsiz bir çocuk, Sebastian ise bir papaz kılığındaydı. Yetimhaneye yaklaşırken Rose onları fark etti. Papazı selamlamak için koştu. Sebastian kızı görünce bir an duraksadı. Ciel ne olduğunu anlayamadan kız ekledi:

-Bayan Lay gelene kadar içeride bekleyin lütfen!     diyerek onları içeri davet etti. Çay yapmaya gidince Ciel, Sebastian'a sordu:

-Ne oluyor Sebastian?

Sebastian oldukça ciddiydi.

-Boççan o kızın gözleri... Normalden farklı.

-Ne? Bu da ne demek? Daha açık ol.

-Demek istediğim-

-Buyrun, öğleden kalma sıcak çay vardı o yüzden bundan getirdim. Ee neden buradasınız efendim? Bu çocuk da kim?

Bunları söylerken kız Ciel'i süzüyordu. Ciel hala az önceki konuşmadaydı ve bir an kızla göz göze geldiler. Ciel utandı ve bağırarak:

-B-Benim ailem yok eve ihtiyacım var! Bay Papaz bana yardım ediyor!!

-Ah demek öyle, burada fazladan yer var. Bayan Lay kesinlikle Bay papazı kıramayacaktır. 

İçten bir gülümsemeyle demişti bunu. Sebastian sırıttı.

-Anlaşılan buraya gelerek doğru kararı vermişiz.   dedi.

Kız güldü. 15 dakika sonra Bayan Lay dönmüştü. Papazı odasına çağırıp görüştüler. Bir sorun olmadığını fark edince Bayan Lay Ciel'i kabul etmiş oldu. O sırada Rose, kendi yaşlarında birinin gelmesinden oldukça memnundu. Luca'dan sonra ona bir arkadaş gelmişti. Luca'ya mektubunda bundan da bahsedecekti. Mutlu mutlu bunu düşünürken, Ciel bu kızın Sebastian'ı nasıl bu kadar etkilediğini merak ediyordu. Kıza sordu:

-Adın ne? Kaç yaşındasın?

-Ben Rose! 12 yaşındayım, peki ya sen?

-Ben...Uhh... Finnian.

-Amanın ne güzel bir isim! Sanırım aynı yaştayız?

-Ah evet. Öyleyiz..

-Bayan Lay seninle konuştuktan sonra sana burayı gezdirmeliyim!

-Peki..

O sırada Bayan Lay ve Sebastian döndüler.

-Hoş geldin çocuğum.     dedi Bayan Lay.

-Hoş buldum efendim.    dedi Ciel.

Papaz ayrılırken Ciel izin istedi ve papaza eşlik etti. 

-Sebastian çevrede kalmalısın sakın unutma. O kız peşimden ayrılmadıkça doğru düzgün araştırma yapamam.

-Anlaşıldı lordum.

Sebastian kara kedi formuna geçti. Araba papazı götürüyormuşçasına uzaklaştı. Rose kediyi fark edip oraya koştu.

-Amanın ne tatlış şeysin sen öyle!!! Gel buraya sana süt vereceğim.

Sebastian'ı aldı ve sarıldı. Ciel'e:

-Finnian, neredeyse akşam oldu. İstersen yarın gezelim etrafı, olur mu?

-Tabii, öyle yapalım.

-Hehe.

-Miyuww.

Kız kediyi kucağından bırakmayarak güldü. Koşarak mutfağa girdi. Bir kap ve bir şişe süt alıp yetimhanenin balkonuna çıktı. Kediye süt verirken Bayan Lay geldi.

-Sen ne yaptığını sanıyorsun? Bu kedi de neyin nesi?!

-Ba-Bayan Lay!! Kedi çok susamış gözüküyordu b-ben o yüzden süt vermek istemiştim.

-Benden izin almadan nasıl mutfaktan bir şeyler aşırırsın. Bu çocukları önemsemiyor musun sen?! Onların içeceğini nasıl bir sokak kedisine verirsin?!

İşte bu... Yine Bayan Lay kızmak için bir sebep bulmuştu. Kızı yakasından tuttu ve kediye tekme attı. Rose ağlamaya başladı.

-Hayıııırrr!!...

-Nereye gitmen gerektiğini biliyorsun Rose. Sadece beni orada bekle. Sonra görüşeceğiz.

Rose donmuştu. Bir hata yapmıştı ve şimdi cezasını çekmek zorundaydı. En korktuğu yerde. Yavaşça oradan ayrıldı. İçeri girdi. Ciel Rose'u fark etti. Yanına gitti.

-Hey, odam neresi olacak? Bayan Lay seni bulmamı söyledi.

-...

-Hey?

-Ah pardon haha.. Bir fikrim yok. Bayan Lay sana gösterecektir. Gitmeliyim.

Rose duraksadı.

-Yarın bir işim olacak o yüzden erkenden ayrılacağım. Beni bekleme olur mu? 

-Ama neden? Beni gezdireceğini söylemiştin.

-S-Sadece kendin gez!

Rose hızlıca yukarı çıktı. Ciel ne olduğunu anlamamıştı. Bayan Lay'in içeri girdiğini gördü ve odasını göstermesini istedi. Odasını gördükten sonra içeri girdi. Birkaç dakika sonra Sebastian cama gelmişti. Ciel camı açtı ve hapşırmaya başladı. 

-Sebastian! Kedi halinle yaklaşma bana!!

-Özür dilerim boççan. İlginç bir şey gördüm. Bayan Lay pek de söylendiği gibi değilmiş.

-Nasıl yani? Bu da ne demek oluyor?

-Şimdilik onun dikkatini çekmeyin yeterli. Gece dosyalar için odasını araştıracağım.

-Pekala. Bu arada o kız... Ne oldu ona? 

-Hmmm? Neden sordunuz? Sanırım şu an cezalandırılıyor.

-Ne? Ne cezası?

-Henüz bir fikrim yok.

-Tsk. Burası nasıl bir yer böyle?..

O sırada rose tavan arasına çıkmış Bayan Lay'i bekliyordu. Korkudan tüm vücudu titriyordu.

-Neden Finnian'a öyle davrandım ki? Hiçbir suçu yoktu...Hepsi benim hatalarımın sonucu..

diye düşünüyordu. Bayan Lay içeri geldi. Elinde kutunun anahtarı ve bir sopa vardı. Gece bitmek bilmeyecekti.




Seellllaamm minna-san ⚘

Nasılsınız? Umarım süpersinizdir. Fırtınalı bir günde sıkılmadan bunları yazmak hoşuma gitti açıkçası :D Terapi gibi... Bayan Lay'e olan nefretinizi lütfen kusun. Yazık değil mi Rose'a???

 Yazık değil mi Rose'a???

Ops! Esta imagem não segue as nossas directrizes de conteúdo. Para continuares a publicar, por favor, remova-a ou carrega uma imagem diferente.
Minashigo | ♱Kuroshitsuji♱Onde as histórias ganham vida. Descobre agora