Bölüm 48

208 14 1
                                    

Kadir ve Emel de kıyamamışlardı Asiye'yi uyandırmaya. Kadir "Bugün seninle baş başa kahvaltı yapalım mı küçük prenses?" diyerek Emel ile mutfağa geçmişlerdi. Kahvaltıdan sonra ortalığı toplayan Kadir, tam Asiye'nin odasının önünden geçerken Asiye'nin sesi ile irkildi. Odadan Asiye'nin sesi geliyordu ama ses bir değişikti. Kadir kardeşinin yanına gittiğinde onu uykusunda ağlarken ve bağırırken buldu. Asiye "Gitme, sen de gitme..." diye ağlayarak bağırıyordu. Tam Kadir onu uyandıracakken de kendisi kabustan bağırarak uyandı. Kadir, kardeşine sarılarak "Tamam canım geçti, ben buradayım. Tamammm...." Diye onu sakinleştirirken Asiye ağlamaya devam ediyordu. Gözleri bir şeyler arar gibi etrafı süzdükten sonra "Doruk ile Ömer nerede abi? Neredeler?" Kadir: "Ömer'e bir telefon geldi, tam o sırada Doruk'ta uyanmıştı. Apar topar çıktılar ne oldu ki?" Asiye: "İçimde kötü bir his var abi hemen arar mısın Ömer'i? Ben de Doruk'u arayacağım." Her iki aramadan da cevap gelmeyince Asiye Berk'i aradı ama telefon açılmadı. Asiye artık stresten ayaklanmıştı. "Olmayacak böyle ben gidiyorum." Kadir: "Nereye gidiyorsun Asiye? Hem daha yeni iyileştin. Ayrıca neler dönüyor? Hemen anlat bana! Hemen! Bu ne telaş?" Asiye, yavaşça yatağın köşesine oturarak "Şöyle ki abi en başından anlatacak olursam senin başına gelenler bir kaza değildi. Yani bizce öyle. Bunların hepsi Kaan'ın başının altından çıktığını düşünüyoruz. Bazı rastlantılar ve şüpheli yaklaşımlar ile bu kanıya vardık ve bu olay üzerinde araştırma yaptığımızda; daha doğrusu Ömer ve Doruk yaptığında Kaan'ın senin olayına karışan adamlar ile bağlantısı olduğunu buldular ama kanıtlayamadılar. Berk de bu durum hakkında araya bazı adamlar sokarak bu adamların takılabileceği bölgeleri bulmaya çalıştı. Sanırım sabahki telefon da bu yüzdendi." Kadir, hem sinirle hem de telaşla ayağa kalkarken Asiye: "Abi olay hakkında hem polisin hem de avukatın haberi vardı ama bu sabahki olaydan haberi var mı bilmiyorum?" Kadir: "Tamam o zaman hazırlan karakola gidiyoruz. Emel'i de yengemlere bırakırız." diyerek evden alel acele çıktılar. Oğulcan ve Aybike'de olayı duyunca peşlerine takılmıştı. Yolda giderken ısrarla Doruk'u aramaya devam eden Asiye sonunda amacına ulaşmıştı ve telefon açılmıştı. Asiye, sevinçle "Doruk! İyi misin? Neredesiniz? Çok merak ettim seni, sizi! Neredesiniz, söyle. Hemen geliyoruz." Telefonun karşısında Asiye'ye cevap veren Doruk değil başkasıydı. Bir erkek sesiydi Asiye ile konuşan. "Hanımefendi sanırım yaralının sevgilisiniz. Sevgiliniz bir bıçaklı kavgada yaralanmış ambulanstayız şu anda. Hastaneye gidiyoruz." dediği yerde Asiye bayılır gibi olunca Asiye'nin elinden telefonu alan Kadir hangi hastane olduğunu öğrenmişti. Asiye'yi kendine getirerek hızla hastaneye doğru gittiler. Hastaneye geldiklerinde Aybike: "Diğerleri hakkında nasıl bir şeyler demediler ya? Ömer nasıl, Berk nasıl?" Kadir: "Sakin ol kuzen öğreneceğiz şimdi." diyerek danışmaya Doruk'un adını vererek devam ettiler koridorda.

Danışmadaki görevlinin dediği yere geldiklerinde Ömer'i gördüler. Elinde bir sargı vargı vardı. Kadir, telaşla: "Abim ne oldu sana? İyi misin?" Ömer: "İyiyim abi iyiyim de..." Asiye: "Doruk nerede Ömer? Yaralı dediler, nerede Doruk?" Aybike: "Peki ya Berk o nerede?" O sırada arkadan gelerek onlara seslendi Berk: "Buradayım Aybik." Aybike, Berk'i görünce korkudan sevgilisine koşup sarıldı. Berk, canının yandığını belli ederek "Tatlım yavaş, canım acıdı." diyerek kolundaki sargıyı gösterdi. Kolunu bıçak sıyırmıştı. O nedenle sargıya alınmıştı. Aybike, Berk'ten özür dilerken Asiye artık susmayı bırakarak Ömer'e sert bir şekilde bağırdı: "Artık ne olduğunu anlatacak mısınız? Ama en önemlisi Doruk nerede? Nasıl?" Ömer: "Nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum Asiye..." Oğulcan: "Bodozlama gir kuzen, kız burada can verdi hadi!" Ömer: "...Doruk, kavgada bıçaklandı Asiye. Şu anda ameliyatta, hayati tehlikesi yok diyorlar ama bıçak darbesi derinmiş galiba. Öyle şeyler zırvaladılar." Asiye, ağlayarak: "Nasıl ya? Neden? Neden gittiniz ki oraya? Neden?" Kadir: "Şimdi söyle bakalım Ömer, ne oldu orada? Her şeyi anlat. Asiye bana her şeyi anlattı. Sıra sizde." Berk: "Ben başlayayım, aracıdan haber geldi. Adamların izini bulduk diye. Ben de polisi arayıp durumu anlattım sonra da arabaya atlayıp Ömer'i aradım, o adrese gitmek için." Ömer: "O sırada da Doruk uyanmıştı işte onunla birlikte apar topar çıktık evden. Biz gittiğimizde olay patlamıştı zaten. Adamlardan biri adresten kaçmayı başarmış, her tarafa polisler dağılmış adamı arıyorlardı. Anons ediyorlardı sürekli, telsiz sesleri hala kulağımda." Aybike: "Siz de boş durmadınız de mi? Siz de aramaya katıldınız?" Berk: "Evet, katıldık. O manyak adamla sorunlu bir mahalleye sığınmış. Biz de o mahalleye girince kavga çıktı." Ömer: "Kavgada yaralandık işte, çevik kuvvet sayesinde kavga ayrılmış. Ama adamı da bulmuşlar. Zaten sonra buraya geldik, apar topar." Kadir: "Dua edin Doruk'a bir şey olmasın. Bunun hesabını hepinizden sonra soracağım." Aybike: "Abi, Melisa'ya haber versek?" Kadir: "Vereceğim de bu haber telefonda verilmez. En iyisi Mazlum'a söyleyeyim de o Talya ile gidip alsın Melisa'yı da buraya getirsin." Asiye: "Abi, evdeki çalışanlara çaktırmasınlar bir şeyler. Doruk'un ailesi tatildeymiş. Haber alıp da telaşlanmasınlar ." Kadir: "Tamam abim." diyerek hastane koridorlarının en sıkıntılı dönemine girdiler.

İçimizde SaklıWhere stories live. Discover now