Bölüm 15

949 56 34
                                    

Sınıftakiler çıkış zilinin çalmasıyla eşyalarını toplarken Oğulcan: "Doruk, bugün de prova var mı kanka?" Oğulcan'ın bu sorusuna en çok Berk ve Doruk şaşırmıştı. Ama sebebi soru değil sorunun içerisinde geçen "kanka" kelimesiydi. Berk, kendisinden başka birisinin Doruk'a "kanka" demesine ne kadar alınsa da bu durumu belli etmemek için hızla sınıftan çıktı. Doruk ise duyduğu "kanka" kelimesine belkide hayatında ilk defa bu kadar anlam yüklemişti. Çünkü biliyordu ki Asiye'ye ulaşabilmek için öncelik kendini çevresine sevdirmekti. Bunları düşünürken Oğulcan'a cevap veren Doruk: "Evet kanka bugünde var. (Asiye'ye dönerek) Ama sadece yarın ki şarkının provasını yaparız de mi Asiye?" Asiye: "Aynen Doruk. Yani bugün uzun bir gösterimiz olmayacak arkadaşlar." Melisa: "Olsun bizde ders çalışırız ne dersiniz." Aybike: "Buna oflamak isterdim ama sınavlar kapıda olduğundan onu bile yapamıyorum yaa." Aybike'nin bu sözlerine gülerek kafenin yolunu tuttu bizimkiler.

Kafeye geldiklerinde Kadir ve Mazlum müşterilere servis yapmış onlara doğru geliyorlardı. Ömer: "Abilerim, bugün nasılsınız bakalım?" Kadir: "Nasıl olalım be Ömer'im. Bahar bereketi mi yoksa kahve bölümünün bereketi mi anlamadım ama bu ara maşallah baya yoğunuz." Oğulcan: "Bence (Asiye ve Doruk'u göstererek) bu ikisinin de katkısı var. Bunlar burada prova yapmaya başladığından beri müşteriler arttı." Mazlum: "Valla bence de. Hatta arada bazı müşteriler siz yokken sizi sormaya başladılar bile. 'Nerede o şarkı söyleyen gençler?' diye soruyorlar bana." Kadir: "Gençler yarışmadan sonra söyleyecektim ama madem yeri geldi söyleyeyim. Doruk ve Asiye; eğer sizin için de uygunsa dersleriniz ve sınavlarınızı aksatmayacak şekilde burada belli günlerde müzik yapar mısınız? Heee, ne dersiniz?" Doruk ve Asiye birbirlerine şaşkınlıkla bakarken, Oğulcan: "Ama ben size dememişmiydim? İki gün sonra siz burada çıkarsınız diye." Kadir: "Oğulcan dur be oğlum. Hemen cıvıma. Doruk, Asiye ne dersiniz iş teklifine?" Kendine gelen Asiye ve Doruk'tan; Asiye: "Abi burası zaten bizim yani benim için bir sıkıntı yok. Kendi yerimizde sevdiğim şeyi yapmayı tabi isterim. Tabi Doruk da tamam derse?" Dünden razı olan Doruk: "Ne diyiyim Asiye, sevdiğim şeyi yapmayı ben de en az senin kadar isterim. Benim için de bir sıkıntı yok Kadir. Okeyim." Kadir: "Ama bak karşılığını vereceğim size." Her ne kadar para konusunda Doruk ve Asiye itiraz etseler de Kadir çok kararlıydı. Öz kardeşini bile para vermek şartıyla çalıştıracaktı. Konuyu tatlıya bağladıkları sırada Asiye: "Abi, Emel nerede? Bugün okulu tatildi. Yengemin de işi vardı burada olacaktı hani?" Kadir: "Dışarda bı tanem oyun oynuyor. Merak etme. Arada bakıyorum ben ona." Asiye: "Tamam abi." Ayşe: "Emel kim Ömer?" Aybike: "Emel, Ömerlerin en küçüğü. Hani tekne kazıntısı dedikleri var ya o işte. Ama çok tatlı bi tekne kazıntısı." Ömer: "Aynen. Aybike'nin de dediği gibi bizim en küçüğümüz. Anaokuluna gidiyor daha." diyerek ders çalışmak için masa başına oturmuşlardı.
Ders çalışırken telefonu çalan Doruk, arayana bakıp "Annem arıyor ben bı konuşup geliyorum. Devam edin siz." Dışarı çıkıp annesiyle konuşan Doruk tam içeri girecekken biraz ileride düşmüş küçük bir kız görür. Kızın ağladığını görerek yanına gider. Doruk: "İyi misin güzellik? N'oldu?" Kendisiyle konuşan adama bakan küçük kız başını kaldırarak: "Koşarken ayağım takıldı, düştüm. Dizim çok acıyor." diyerek daha çok ağlamaya başladı. Doruk: "Dur bakayım ben dizine. Off... Biraz kanamış. Annen baban nerede? Onların yanına götüreyim seni." Küçük kız bu sözlerin üzerine daha çok ağlayınca Doruk: "Tamam... Şşştt... Ağlama. Gel önce şu karşıdaki eczaneye gidelim o zaman dizine pansuman yaptıralım. Sonrasına bakarız. Hadi." diyerek kızı yerden kaldırdı. Kızın acıdan yürüyemeyeceğinj anlayınca kucağına alarak eczaneye getirdi Doruk. Eczanede pansuman yapıldığı sırada eczanedeki kadın: "Merak etmeyin bu yaşlarda küçük çocuklar çok düşerler. Ama önemli bir şeyi yok kardeşinizin. Sadece küçük bir yara o kadar. Ben pansuman yaptım. Siz de bir iki kere daha pansumanı temizlerseniz hiç bir şeyi kalmaz. İyi günler." diyerek uzaklaşırken Doruk: "Küçük hanım bizi abi-kardeş sandılar ama biz daha tanşmadık bile. Ben Doruk." Küçük kız: "Doruk mu? Biliyor musun benim ablamın da Doruk diye arkadaşı var Doruk abi." Doruk: "Öyle mi? Peki senin ablanın adı ne bakalım?" Küçük kız: "Asiye." Doruk şaşkınlıkla "Sen Asiye'nin kardeşi Emel misin yoksa?" Küçük kız: "Evet. Emel'im ben. Sen de ablamın arkadaşı Doruk musun?" Doruk: "Evet güzellik ta kendisiyim." diyerek Emel'in burnuna dokunarak pansuman için gerekli şeyleri alarak eczaneden çıktılar. Doruk: "Canın yanar güzellik. Gel bakalım hadi." diyerek Emel'i gene kucağına aldı. Emel: "Sağol Doruk abi. Biraz canım acıyor." diyerek kafeye doğru ilerlediler.

İçimizde SaklıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin