Bölüm 36

342 16 18
                                    

Eren kuzenler hazır ve nazır bir şekilde cafeye doğru ilerliyorlardı. Oğulcan: "Ben anlamadım şimdi Melisa neden bizimle gelmiyor ki ya?" Ömer "Dedik ya kuzen, abimden uzak kalmak istemedi o yüzden de gelmek istemedi." Oğulcan: "Ee peki benim minik prensesim Emel'im niye gelmedi?" Asiye: "O da bu haftasonu bizim yerimize yengemle takılmayı tercih etti çünkü kuzen." Aybike: "Hatta kalırken de demişki özellikle Oğulcan abim var diye gelmiyorum." Oğulcan doğru mu diye Asiye ve Ömer'e bakarken Ömer: "Yok öyle bir şey kuzen. Yengem haftasonu Zehra Teyzenin yeğenlerinin memleketten geleceğini söyleyince bizi sattı bizimki. Seninle ilgili değil yani." Oğulcan derin bir nefes alırken Eren kuzenler kafenin önüne gelmişlerdi. Onları kafenin önünde Ayşe bekliyordu. Ayşe: "Günaydın Eren Family." Ömer: "Sana da günaydın sevgilim." Aybike: "Günaydın günaydın da sen Berk ile gelmeyecek miydin yaaa... Hatta dün gece onlarda kalmışsın." Ayşe: "Aynen çok ısrar ettiler. Bende tamam kalayım dedim. Ama sabah çanta hazırlamak için erkenden çıktım. Zaten Berk de acelem var size bir sürprizim var diyerek o da çantasını alıp benimle birlikte çıktı. Ama nereye gitti bilmiyorum." Az sonra yanlarına Doruk da gelmişti. Arabasını müsait bir yere park edip cafenin önüne gelen Doruk: "Günaydın millet, kim gelmedi? Kimi bekliyoruz?" Asiye: "Günaydın sevgilim. Berk gelmedi. Onu bekliyoruz." Doruk: "He Berko mu? Tamam o zaman ya, az önce konuştum ben onunla çok yakındayım geliyorum dedi.". O sırada onların tarafına doğru çok güzel şirin bir minibüs yaklaştı. Ve korna çalmaya başladı. Oğulcan: "Arkadaşlar ben yanlış duymuyo ve görmüyorum de mi bu minibüs bize mi korno çalıyor?" Ayşe: "Valla bence de öyle Oğulcan." dediği sırada minibüsün kapısı açıldı ve Berk indi minibüsten. Ömer: "Berk bu ne kardeşim?" Aybike: "Şaka, bu şaka galiba?" Berk: "Yoo şaka falan değil tatlım." Aybike: "Ama bu benim hayallerini kurduğum minibüs. Yani böyle tatlı karavana benzer, hippi tarzı olanlardan." Berk: "Biliyorum. Hayalinin bununla yolculuk yapmak olduğunu da biliyorum bende dedim ki Yedigöller'e ayrı ayrı iki araba gitmektense tek araba gidelim hemde senin hayallerini yerine getirelim." Aybike üzerindeki şaşkınlığı atarak sevgilisinin boynuna atlayarak kulağına fısıldadı "Biliyorsun de mi?" Berk: "Neyi ?" Aybike: "Seni çok ama çok seviyorum." Berk: "Ben de seni, ben de seni çok ama çok seviyorum sevgilim." Aybike: "Çok teşekkür ederim." diyerek herkes bu tatlı araçtaki yerini almıştı.
Yolculuk boyunca bizimkiler Oğulcan'ın "Ben sizin yanınızda tek başıma kaldım." dırdırına ve "Biz orada nerelere gidecez, neler yapacaz?" sorularına maruz kalmışlardı. Ama sonunda bir nevi huzura ulaşmışlar ve Berk'in anneannesinin evine varmışlardı. Kapıda onları anneannesinin yardımcıları karşıladı. Berk, arabadan iner inmez onları karşılayan kişiye sarıldı ve bizimkiler ile tanıştırdı. "Bakın bu Ahmet Abi. Anneannemin en büyük yardımcılarından birisidir. Benim manevi abim hatta manevi babamdır. Ben çocukluğumun çoğunu anneannemin yanında yani burada geçirdim. Ahmet abiyi de emin olun kendi babamdan daha çok gördüm." O sırada içeriden gelenlere sarılıp onları göstererek: "Bunlar da Ahmet abinin eşi Hanife ablam ben Haniş demeyi tercih ediyorum. Ve oğlu, benim biricik kardeşim Toprak." Bizimkiler kafa selamı verirken Berk devam etti. "Bunlar da Doruk ki kendisini zaten tanıyorsunuz Asiye, Doruk'un sevgilisi; Ömer, Asiye'nin ikizi, Oğulcan kuzenleri ve de Aybike, Oğulcan'ın kardeşi ve benim sevgilim. Ayşe zaten bizdendi. Biz bu kadarız. Bizim tonton nerede?" Toprak: "Hoşgeldiniz. Ben zaten hepinizi tanıyor gibiyim. Ayşen ninem bir gün senle bir gün Ayşe ile konuşup olanları bize anlattığı için sizleri sizin kadar iyi tanıyorum. Bizim tonton bahçede. Annem size nefis yemekler hazırladı. Tontonun da sizi masada bekliyor." Berk: "Sağol kardeşim. Biz gidelim o zaman bizimkinin yanına. Araba böyle kalsın Ahmet abi. Yemekten sonra hallederiz biz." diyerek bahçeye doğru ilerlediler. Masada oturan Ayşen ninenin bir yanağından Ayşe bir yanağından da Berk öperek hoşgeldikkk diye bağırdılar. Bizimkiler tek tek elini öptüler Ayşen ninenin ve o nefis yemeklerden yediler hep birlikte.

Saklı Bahçe tarafında her şey normal seyrinde ilerliyordu... Zehra ve Şengül mutfakta bir şeyler ile uğraşıyor, Melisa ve Kadir siparişleri alıp servis yapıyor, Mazlum paket servis var ise onları bırakıyor yok ise destek kuvvet gibi her yere atılıyordu. Minik Emel ise bir abisinin peşinde bir yengesinin yanında onlara yardım etmeye çalışıyordu. Herkes işinde gücünde çalışırken kafeye Talya giriş yaptı. Tam da o sırada girişte kasada Mazlum vardı. Mazlum: "Ooo kimleri görüyorum kimleri... Siz prenses hanım bu sıralar buralara çok uğrar oldunuz bu seferki nedeniniz nedir acep?" Talya, içten içe sinirli bir ses ile "Allah Allah kardeşim sana mı soracam nereye ne kadar sıklıkla gidip geleceğimi !" dediği sırada ellerinde tepsiyle onlara yaklaşmakta olan Kadir ve Melisa'dan Kadir: "Kardeş deme Talya!" diyerek sırıtıp yanından geçip gitti. Talya ise sinirle: "Melisa senin bu sevgilin ne diyor ya... Ben buraya Sibel hocanın verdiği ödevi yapalım diye geldim, öyle konuştuk ya seninle..." Melisa: "Tamam hatırladım canım, yaparız. Ben şunları bir bırakıp geleyim kafe sakinken halledelim sonra bir şey yapamayız yoksa. Bu arada Kadir'i de çok takma sen, takılıyor sana işte." diyerek yeşil masaya ilerlerken Talya da oradan uzaklaşıp siyah masaya oturdu.

Ayşen: "Demek bu çocukları siz adam ettiniz he kızlar..." Asiye: "Biraz öyle oldu Ayşen ninem." Doruk: "Adam etmek falan ayıp oluyor ama Ayşen ninem." Ayşen: "Yooo hiç de ayıp olmuyor, ne öyle eskiden garip garip kızlarla takılırdınız. Hele sen şu Harika mıydı neydi adı, o kızla bile sevgili oldun be oğlum. Allah'tan önüne Asiye kızım gibi biri çıkmış da seni adam etmiş." Doruk hayranlıkla Asiye'ye bakarken Ayşen nine devam etti sözlerine: "Bu sözler senin için de geçerli Berk efendi... Seni de Aybike kızım adam etmiş anlattıklarınıza göre.... Bu arada ben sizleri tebrik ederim çocuklar. Ayşe bana sizlerin hep birlikte kafede nasıl çalıştığınızı da anlattı. Benim torunlarım ki buna Doruk ve Melisa da dahil bebekliklerini bilirim onların elimde büyüdü keratalar, armut piş ağzıma düş şeklinde yaşarlardı. Asla kendi elleri ile bir işe kalkışmazlar asla bir yerde çalışmazlardı ama artık öyle değilmiş; kafede önce okul ödevlerinizi yapıp sonra da kafedeki işlere bakıyormuşsunuz. Aferim sizlere..." Oğulcan: "Ayşen ninem, bunlara ek olarak Asiye ve Doruk haftada bir iki gecede kafede canlı müzik yapıyorlar. İstersen sana da çalsınlar bir şeyler." Ayşen: "Gerçekten mi? O zaman söyle yapalım ben sizi şimdi değil de sonra dinleyeyim çocuklar. Şimdi sizler bu güzel havanın tadını çıkarın biraz çıkıp dolaşın akşam ateş başında otururken bende sizlere kısa bir süre katılırım o sırada o güzel seslerinizi dinlerim nasıl olur mu?" Doruk: "Sen nasıl istersen öyle olsun Ayşen Sultan." diyerek Ayşen nine bahçeden eve geçerken diğerleri de ön bahçeye doğru ilerlediler. O sırada Toprak'ı gören Berk: "Toprak, işin yoksa senle bizle gelsene biraz dolaşıp hava alacaz." Toprak: "Yok ya siz hep birlikte gezin, ben sizi bozmayayım..." Oğulcan adeta yalvarırcasına: "Allah adını verdim ne olur gel Toprak. Bu çiftlerin arasında beni tek bırakma. Melisa kankim de gelmedi zaten sevgilisini bana tercih etti, kaldı onun yanında ne olursun bari sen gel de ben bunların yanında tek başıma takılmayayım...." Toprak: "Valla acıdım haline. Tamam geleyim o zaman." diyerek bahçeden uzaklaştılar..
Göl kenarında el ele yürüyen çiftlerin yanında kahkahalarla gülen bir de ikili vardı ki bu ikili çok iyi arkadaş olmuştu iki dakikada. Ömer: "Kuzen, bakıyorum da Toprak ile çok iyi anlaştınız, bizim pabucumuz dama atıldı galiba?" Oğulcan gülerek: "Yani öyle demeyelim  Ömer'im de, Toprak da çok iyi yaaa... Kafalarımız baya uyuyor yavvv." Berk: "Ben boşuna Toprak'ı bizle birlikte çağırmadım kayınço. Sizin birbirinize benzediğinizi bildiğim için yaptım birazda..." diyip konuşurken Asiye, Berk'in yanına yaklaşarak "Sürprizde sorun yok de mi Berk?" Berk: "Sorun yok baldız. Ben gelmeden önce zaten söylemiştim her şeyi Haniş'e, sağolsun onlarda her şeyi halletmişler. Çıkmadan önce tekrar konuştum bu akşam yapacaz sürprizi." Asiye: "Tamamdır, o zaman biz rahat rahat gelebiliriz." diyerek tabiri caizse Yedigöller'in altını üstünü getirdiler tüm gün boyunca.

~BÖLÜM SONU~

Merhabalar arkadaşlar.
Biliyorum bayadır bölüm yüklemiyorum ama maalesef ki derslerimim yoğunluğunu ve elimde biten hazır bölümlerden dolayı böyle oldu. Ve şunu söylemeliyim ki artık bu şekilde devam edebiliriz yani bölümler arasındaki süreleri tutarlı yapamayabilirim ama gene de çabalayacağım.
✌️
Oylarınızı yorumlarınızı ve eleştirilerinizi bekliyorum.
🌹
Yorum yapan oy veren ellerinize ve okuyup yorulan gözlerinize sağlık.
🧿


İçimizde SaklıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin