Bölüm 32

359 23 5
                                    

Çıkış zili çaldığında Doruk: "Benim dışarda biraz işim var, siz kafeye geçin ben sonra gelirim." Asiye: "Tamam sevgilim. Geç kalma ama, dün başlayamadığımız ödeve başlarız." Doruk: "Tamam Asiye'm geç kalmam." diyerek sınıftan çıkarken arkasından seslendi Ömer: "Dur Doruk, beni bekle. Benim de dışarıda işlerim var. Birlikte çıkalım." diyerek diğerlerine görüşürüz diyip ayrıldı sınıftan. Koridorda yürüyen ikiliden Ömer: "Hayırdır ne işin var?" Doruk: "Ne işim olacak Ömer ya? Şu Kaan denen lavuğu takip edecem. Sen de fark ettin işte, bence Kadir'in yaralanmasında bu Kaan'ın parmağı var." Ömer: "Bence de kardeşim. Ama nasıl ispat edeceğiz bilmiyorum. Birde bizimkilerin şimdilik duymasını istemiyorum. Özellikle Asiye'nin. Biliyorsun sonra çok tepki verebilir." Doruk: "Tamam da bu sefer de neden bana da söylemedeniz demeyecek mi? O zaman ne diyeceğiz?" Ömer: "En anızdan bir şeylerden net emin olana kadar ya da elle tutulur bir kanıt bulana kadar bu iş aramızda tamam mı?" Doruk: "Tamam. Hadi gel şimdi şu arkadaşı bir görelim." Ömer: "Sınıftan çok hızlı çıktı. Sen nerede olduğunu biliyor musun ki onun?" Doruk: "Biliyorum tabi... Basket oynamaya salona gitti. Tenefüste telefonla konuşurken öyle diyordu birisine." Ömer: "Biz de oynayalım bakalım." diyerek salona doğru ilerlediler.

Saklı Bahçe'nin kapısından içeri giren grubu kasada Şengül karşıladı. Şengül: "Ooo... Gençler hoşgeldiniz. Ama sizde eksik var galiba. Dur bir bakayım, bizim Ömer ile Asiye'ninki yok. Nerede onlar?" Oğulcan: "Sana da merhaba motherım. Beni sorarsan bende iyiyim. Ne bu böyle gelir gelmez yoklama alıyorsun." Mutfaktan çıkan Kadir: "Hoşgeldiniz abicim. Hayırdır Oğulcan, gene neye dırdır ediyorsun?" Aybike: "Neye olacak Kadir abim, anneme laf söylüyor?" Şengül, o bildiğimiz gülüşüyle: "Senin bu kuzenin de iyice alıngan oldu Kadir. Sizden eksik var nerede onlar dedim, şakasına. Ona laf ediyor beyefendi." Doruk ve Ömer'in olmadığını fark eden Kadir: "Harbiden Doruk ve Ömer nerede?" Asiye: "İkisinde işi varmış abim, bitirince gelecekler." Şengül: "Kız sevgilinin nereye gittiğini sormadın mı?" Asiye: "Niye sorayım yenge? İstediği yere gider, bana neden hesap versin?" Şengül: "Ne bileyim dün akşamki olaydan sonra senden böyle bir şey beklerdim." Aybike, Asiye'nin bu konuşmadan sıkıldığını ve sinirlendiğini hissedecek olacak ki araya girerek: "Annem dün akşamki olay farklı şu anda bahsettiğimiz durum farklı. Asiye'nin dün akşam verdiği tepki çok normaldi ve kıskançlık da değildi." Ortamın gerginliğini dağıtmak isteyen Melisa: "Şeyy bizim biraz ödevimiz var da biz onlara mı başlasak artık." Berk: "Aynen aynen. Ben gidip bize içecek bir şeyler alayım. Hadi Aybik gel de bana yardım et." diyerek Aybike ile Berk mutfağa diğerleri de her zamanki yerlerine geçtiler.

Ömer ve Doruk basket sahasına geldiklerinde Kaan'ın tek başına basket oynadığını gördüler. Onların geldiğini gören Kaan: "Ooo kimleri görüyorum. Doruk Atakul ve Ömer Eren. Sizleri buraya hangi rüzgar attı?" diyerek elindeki topu Ömer'e doğru attı. Ömer topu tutup gülerek: "Valla bilmemki hangi rüzgar attı acaba?" diyip bir basket attı. Kaan: "Vayy... Ömer Eren'den beklenmedik hareketler. Var mısınız bir maça?" Doruk: "Yalnız ikiye bir haksızlık olur sana." Kaan: "Sen dert etme paşam, ben oyuncu bulurum." diyerek diğer tarafta antrenman yapan basket takımının kaptanını çağırdı. Kaan: "Ee sanırım hazırız. Siz bu halde mi maç yapacaksınız?" diyerek Ömer ve Doruk'u süzdü. Doruk üzerindeki formasının fark ederek Kaan'ın ne demek istediğini anladı ve ceketini, kravatını ve gömleğini çıkartarak kenara koydu. Ömer de aynısını yaparak eşyalarını kenara bıraktı. Doruk: "Şimdi hazırız!" diyerek ilerledi sahanın ortasına doğru.

Maç başladığından itibaren sahada maç mı var yoksa kavga mı var ikilemi vardı. Kaan'a yardıma gelen çocukta bir sıkıntı yoktu, zaten sakatlanmasın diyerek özellikle ona vurmuyordu Doruk ve Ömer. Top çocuktayken gerçekten de özenle basket oynuyorlardı. Ama top her Kaan'a geçtiğinde topu almak için özellikle daha da sert vuruyorlardı. Kaan'ın da onlardan kalır yanı yoktu doğrusu. O da Doruk ve Ömer'e sert hareketlerde bulunuyordu. Herkes ter göl içinde kaldığında artık daha fazla dayanamayan kaptan: "Çocuklar benden bu kadar, bittim. Pertim çıktı. Sayenizde bugün güzel bir antrenman yaptım. Sizinle de tanıştığımıza memnun oldum. Bu maç burada biter. Berabereyiz zaten." Ömer bitik bakışları ile "Al benden de o kadar arkadaşım. Canım çıktı ama sende zorladın bizi. Bu Kaan vitaminsizi gibi değilsin. Neden basketçi olduğun belli." Kaptan: "Sizde hiç fena değildiniz. Takıma katılmayı düşünürseniz bulun beni koç ile konuşalım." Doruk: "Sağ ol, biz böyle iyiyiz de mi Ömer?" Ömer: "Aynen kardeşim. Hem bizim daha önemli işlerimiz var." dedi Kaan'a bakarak. Kaan: "Amannn sizde ne uzattınız arkadaşım. Maç bitti mi? Bitti. O zaman haydin boşaltalım sahayı." diyerek eşyalarını alıp çıktı sahadan. Doruk bağırdı arkasından: "Seninle işimiz daha bitmedi Kaan, ne işimiz olduğunu da sen çok iyi biliyorsun."

İçimizde SaklıNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ