1'

8.7K 470 834
                                    

"Hahahah!! Görmeliydiniz, düşüşü çok komikti." Dedikten sonra, sıranın etrafına  yığılan herkes gülmeye başlamıştı.

"Eminim öyledir. Salak işte. Görmesem bile inanırım."

Çocuk konuşurken diğerleri hâlâ gülüyordu. Sınıfın yoğunluğu yüzünden kimin ne yaptığının sesi bile gelmiyordu. Sadece Felix'in sessizce sırasında oturup dersleriyle ilgilendiği biliniyordu. O da, bu yoğun sessizlikten kimsenin umrunda değildi.

"Yeni geleni gördün mü? Eziğin tekiymiş, eski okulunda da zorbalık görüyormuş."

"Hmm. Bu yıl eğlenceli geçecek gibi gözüküyor."

Çocuk diğerinin dediğine onaylarmış gibi kafa sallayıp oturduğu sıranın üstünden inmişti. Ellerini cebine atıp çıkışa ilerlemişti.

"Heyy! Kantine gidiyorsan insan arkadaşına da iki üç bir şey ismarlar!" Diyerek önden giden arkadaşının arkasından koşarak dışarı çıkmıştı.

---

Felix çantasından sessizce telefonunu çıkarıp saate bakmış ve yeniden çantasına bırakmıştı. Oflayarak arkasına yaslanıp iç çekmişti. Şu lanet saatler bitmek bilmiyordu. Bir an önce salakların olduğu bu sınıftan koşarak ayrılmak istiyordu, ama daha 2 ders vardı.

"Tamam öyleyse. Bu verdiğim ödevleri yaptıktan sonra gelip masama bırakırsınız çocuklar. İyi dersler."

Hoca çantasını alıp kapıya ilerlediğinde, Felix'de sonunda zorla bile olsa sırasından kalkmıştı. Ayağa kalkıp çantasını sırasının üstüne koymuş ve diğer dersin kitaplarını çıkarmaya başlamıştı.

"Hafta sonu içmeye gidelim mi?"

"Olmaz. Başkasına sözüm var." Sohbet eden iki çocuk içeri girmiş ve diğeri onun cevabına göz devirmişti.

"Kızlarla geçireceksin geceyi. Kim bilmiyor ki aptal."

Dedikten sonra gülerek Felix'in sırasının yanından geçerken omzunu çarpmıştı.

"En azından gelecek hafta sonu içelim. C'leri de çağıralım."

(C derken diğer sınıftan bahsediyor.)

Felix'in omzuna vurduğunu umruna almadan geçmiş ve pencerenin önüne ilerlemişti. Diğeri de aynı şekilde Felix'in yanından geçerek omzuna vurmuştu, istemeden. Bilerek değildi ama Felix duraksayarak kitapları masaya bırakmıştı.

"Yemin ederim, kızları bize tercih edersin. Ama sen de haklısın.. hahah."

Çocuk üstünde olan Felix'in ağır bakışlarını umruna almadan gülmeye devam etmişti. Diğeri ise onun aksine Felix'in bakışlarını fark edip ciddileşmişti.

"Dikkat etseydiniz biraz."

Kaşları çatık Felix onlara gözünü ayırmadan bakarken, diğer çocuk anlamamış şekilde arkadaşına dönüp bakmıştı.

"Ne?"

"Omzuma vurdunuz ondan bahsediyorum." Felix ciddi bir yüzle dedikten sonra, bakışlarını değiştirmeden bakmaya devam etmişti.

"Hahah. Dalga mı geçiyorsun?"

Felix yüzünü ekşitmişti. Neden dalga geçsin ki? İkisi de baya omzuna vurarak geçmişlerdi. Sinirlenmemişti ama bir kusura bakma bile diyebilirlerdi.

"Dalga geçmiyorum. En azından özür dileseydiniz."

Çocuk gülmeyi kesip sessizce Felix'e bakmıştı. Felix ise umruna almadan çantasını sırasına geri yerleştirmişti.  Takmamıştı artık. Ne yaparsa yapsın bu piçlerin özür dilemeyeceğini anlamıştı çünkü.

"Senin adın neydi?"

Pencereden çekilmiş ve ellerini cebine atıp Felix'in üstüne doğru yürümüştü. Felix yüzüne bile bakmadan cevaplamıştı.

"Lee Felix."

"Lee Felix. Konuşma şekline dikkat et. Benle konuşurken ses tonunu düzelt."

Çocuk ciddi şekilde ondan bakışlarını çekmeyerek dediğinde, Felix göz devirmişti. Eğilerek çantasından telefonunu da alıp umruna almadan sınıftan ayrılmıştı.

"Bu herif canımı sıkmaya başlıyor. Kaç aydır sessizce oturuyordu. Sikik piç."

Dilini yanağında gezdirip gülmüştü. Diğeri ise kafasıyla onaylamıştı.

Zorbaların olduğu için geldiğinden sesini çıkarmamıştı, Felix. Ama önünde başka insanları dövmelerini görmeye dayanamıyordu artık. Bir şey dese anında ona da saldırırlardı. Sadece kısa keserek uyarıyordu. Bu da zorbaların dikkatini çekmişti artık.

"Haklısın."

Çocuk sessizce düşünmüştü. Arkadaşı ise kafasıyla onaylayarak pencereden dışarıyı izlemişti.

"Bu piçi araştırsana. Bakalım geçmişinde  neler varmış."

Dedikten sonra yanındaki arkadaşına dönmüş ve alaylı gülüşlüyle ona bakmıştı.

---

"Hyunjin yeter kaldır kafanı şu oyundan. Dünyayı keşfet."

Dedikten sonra Hyunjin hariç herkes gülmüştü. Hyunjin umruna bile almadan cevap vermişti.

"Bu son oyun. Sonra kapatacağım."

Arkadaşı göz devirmiş ve diğerlerine dönmüştü. Hyunjin ise ayağını ayağının üstüne atıp oyuna konsantre olmuştu.

"En son böyle dediğinde gece 2'e kadar kalkmamıştı başından. Her neyse."

"Yarın buluşalım mı? Vaktiniz var mı?"

Kızlardan biri konuştuğunda, Hyunjin  bakışlarını telefondan çekmeden hızla elini kaldırmıştı.

"Ben yokum."

"Ben varım." Hyunjin'in aksine diğeri heyecanla konuşmuş ve gülümsemişti kızlara.

"Hyunjin de gelsin ama. Onsuz olmaz."

Çocuklardan biri göz ucuyla Hyunjin'e bakmış ve dişlerini sıkmıştı.

Nasıl hep böyle kızların gözünde havalı olabiliyordu? Kızlar sürekli peşindeydi. Ama bu Hyunjin'in umrunda bile değildi. Kendini kötü çocuk gibi mi gösteriyordu bu herif diye geçiriyordu içinden.

"İşlerim var."

"Abartma Hyunjin. Sadece birkaç saat."

Gülümsemeye çalışarak Hyunjin'e bakmıştı, kısa boylu çocuk.

Uzun zamandır Hyunjin'in hareketlerine gıcık olup, aynı zamanda da onu kıskanıyordu. Zaten okulun yarısı Hyunjin'i kıskanıyordu. Zengin ve yakışıklıydı. Kızlarda peşindeydi. Kim daha ne isterdi ki?

Tabi Hyunjin'in tek derdi sadece tüm gün oyun oynamaktı. Kızlarla işi bile yoktu. Bu herkesi kıskançlıktan deli ediyordu.

"Ben yokum. Telefonumun şarjı da az, gidiyorum görüşürüz."

Kafasını kaldırmadan ayağa kalkmış ve telefonla birlikte biraz ötede ki kapıya ilerlemişti. Diğer çocuk gözleriyle Hyunjin'i izlemişti.

"Öyleyse, Hyunjinsiz buluşuyoruz."

"Tamamdır."

Çocuk Hyunjin'den gözünü çekmeden konuşmuş ve gülümseyerek kızlara dönmüştü.

Hyunjin onu en yakın arkadaşı olarak görüyordu. Ama çocuğun tek derdi popülerliğini artırmaktı. Yoksa Hyunjin ile işi bile olmazdı. Hyunjin'e aşırı derece de gıcık oluyordu.

Ama bu durumu kullanarak en yakın arkadaşının hayatını mahv etmek için her şeyi yapardı.

--

fici hemen yayimlamak istedim cunku konusunu cok begendim cidden

umarim sizde begenirsiniz!!

daredevil | hyunlixWhere stories live. Discover now