11

1.1K 67 54
                                    

O gittiğinde gözlerimi kapamış ve başımı yastığa koyarak bugün içinde olanları düşünmeye başlamıştım. Çok kısa bir sürede, yorgunluktan dolayı olsa gerek, uykuya dalmıştım.

Gözlerimi gürültü sayesinde açmıştım. Sabahın köründe abuk subuk bir keman sesi uykunun en tatlı yerinde, yatağımda zıplatmıştı beni. Bir süre homurdanarak uyumaya çalışsam da becerememiş ve öfkeyle fırlamıştım yataktan.

Salona girdiğimde karşılaştığım manzara beni daha da sinirlendirmişti. Sanzu eline kemanımı almış salonun ortasında, çalmaya çalışırken dönüp duruyordu.

Kapı eşiğinde sesini çıkarmadan beni fark etmesini beklemiş olsam da fark etmemişti. Bu sebeple bağırmam gerekti. Adını seslenince çalmayı bırakarak dönmüştü bana.

Böyle yakalanacağını tahmin etmemişti muhtemelen.

Sinirle yanına gitmiş ve kemanımı elinden çekip almıştım. Beni sinir ediyordu artık, hâlâ evimde kalıyor ve uykumdan ediyordu. Gerçi sadece uykumdan etmiyordu. Beni öpmek gibi bir harekette de bulunmuştu. Aslında hoşuma gitse de utandığımdan sanki hiç yaşanmamış gibi davranıyordum.

"Ne zaman evine gidiyorsun sen?" Diye sordum sinirle. "Benim evim senin yanın." Şeklinde bir karşılık verdi bana. Nasıl yani, şimdi bana mı yavşıyordu bu?

"Ne?" Diyerek böm böm bakmıştım suratına. "Şaka yapıyorum," Kemanı işaret etmişti, "Bir şeyler çalsana." Diyerek ekledi. "Sabahın köründe keman mı çalayım? Henüz uyanamamışken?"

"Evet. Çal." Diye ısrar ediyordu. Derince bir nefes alıp vermiş ve kemanı doğru pozisyona alıp önce rastgele de olsa sonradan 'Who'll Stop The Rain' çalmaya başlamıştım.

Hoşuna gitmiş gibi duruyor diye düşünürken çıkardığı kamerası ile bundan emin olmuştum. Videomu çektiğini anladığımda dudaklarımda hafif bir tebessüm yer almıştı.

Çalmayı bitirdiğimde o da videoyu kapatmış ve gülümsemişti. O an gülümsemesinin aslında ne kadar güzel olduğunu fark etmiştim...

"Mükemmeldi." Diyerek elini başıma götürmüş ve pat patlamıştı. "Kahvaltıya gidelim. Hazırlan." Diye eklemişti. Ben ise başımı olumlu anlamda sallayarak hazırlanmaya gitmiştim.

Üzerime yeşil - siyah çizgileri olan bir kazak ve bol bir kargo pantolon giymiştim. Rahat olmasını istiyordum. Fakat Sanzu şık olmam konusunda ısrar etmişti. Bu yüzden kombinimi siyah bir elbise ve topuklular ile değiştirmiştim.

Sanzu ise dün akşamki kıyafetleriyleydi; uzun deri ceket, gömlek, kravat ve bol bir pantolon. Zaten yanına kıyafet de almamıştı.

Evden ayrılırken kamerasını unuttuğunu fark etmiş ve hızla dönüp almıştı. Kapının önündeki arabayı göstererek binmemi söylemişti. Ben ise arka kapıyı açarken elime vurmuş ve benden önce davranarak ön koltuğun kapısını açmıştı.

İkiletmeme izin vermezdi bu yüzden bir şey demeden oturmuştum.

Arabayı çalıştırmış ve ağır ağır sürmeye başlamıştı. Acele etmiyordu, aç olması da pek umrunda değildi belli ki.

Yolda sürekli gözüm ona kayıyordu. Her seferinde daha da çekici geliyordu gözüme. Elleri, yüzünden sonra en çok ilgimi çeken yeriydi. Gerçekten güzel ellere sahipti, kemikli bir yapısı ve uzun parmakları vardı, tırnakları ise sanki her zaman bakımlı gibiydi.

Ona baktığımı fark etmiş olmalı ki kırmızı ışıkta durduğumuzda kafasını bana çevirmişti. Tekrar gaza bastığında yola çevirmişti kafası, ama hâlâ dikkatinin üzerimde olduğunu hissedebiliyordum.

Elini hiç beklemediğim bir anda bacağıma uzatmasıyla karnımda kelebek hissini hissetmiştim... Bacağımı yer yer okşarken yer yer de sıkıyordu. O kadar garip bir andı ki aramızdaki cinsel gerilim üç metre öteden başkası tarafından fark edilebilecek boyuttaydı.

Bir süre elini tenimde gezdirmişken kahvaltı yapacağımız yere gelmemizle çekmişti. Arabayı park ettiğinde inmiş ve benim kapımı açmak gibi bir kibarlıkta bile bulunmuştu.

İçeri girdiğimizde önceden ayırtılan, fakat benim asla haberim olmayan, o masaya oturmuştuk. Menüde göz gezdirip ortak bir şeylere karar vermemizle beklemeye başlamıştık.

İkimiz de az önce yaşanan şeyden ya da öpüşmemiz hakkında tek kelime etmiyorduk. Aramızda bir şeyler kesinlikle vardı fakat ikimiz de bunları fark etmemek için çabalıyorduk resmen.

Dirseklerini masaya yaslamış, gözlerini bana dikmişti. Dudaklarını yalayarak nemlendirdikten sonra derin bir nefes almıştı. "Seninle konuşmak istiyorum."

Onun gözlerine endişe ile bakarken, ellerimi dizlerimin üstünde kavuşturmuştum. "Dinliyorum..."

"Bir süredir bunu konuşmak istiyordum aslında." Demişti. "Tam olarak ne kadar süredir?"

"Taşındığından beri." Diye cevaplamıştı beni, başını aşağı yukarı hafifçe sallarken. "Düşündüm de... Senden hoşlanıyorum." Diyerek ekledi.

"Ne?" Hiç beklemiyormuş gibi davranmıştım. Oysaki biliyordum, hâttâ o söylemezse ben söylemeyi düşünüyordum.

"Sevgilim ol." Emrivaki bir tavrı vardı, ne kadar sinir bozucu olsa da bu iğrenç kişiliği beni kendine daha da çekiyordu.

Düşünmeden cevap veremeyeceğim o soruyu sormuştu işte. Ellerimi masaya koymuş ve yavaşça onun ellerine doğru uzatmıştım tutmak için. Benden önce davranarak ellerimi yakalamıştı. "Biraz düşünmeme izin ver..." Demiştim.

Olaylar o kadar hızlı gelişiyordu ki, babamın ölümü bile hızla alışabildiğim bir olay olmuştu. Elbette intikam almak istiyordum ve öfkeliydim ama üzülürsem babama ihanet etmiş gibi hissedeceğim barizdi.

Bakışlarımı yere çevirirken tuttuğu parmaklarımı hafifçe sıkmış ve
"Yemekten sonraya kadar vaktin var." Demişti.

...

 Artist  ||Sanzu X Fem Reader Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin