BÖLÜM -12- Kabus -

1K 112 52
                                    

Medya Katy: Kızım Doğa S.

Bölüm, yazar arkadaşım @OzanYilmazz a ithaf edilmiştir..

KEYİFLİ OKUMALAR :)

"Korkma Katy! Korkma bebeğim! Annen yanında!"

Sımsıkı sarmalandığı korunmacı ve şevkatli kollar arasında, etrafındaki panik dalgasıyla, merdivenlerden üst kattaki odaya, nefes nefese ve korkmaması için telkinde bulunan annesi tarafından kaçırılıyordu.

Annesinin girdiği telaşlı, panik dalgasından mı yoksa alt kattaki çarpan kapı, kırılan eşya ve hırıltıyla karışık hayvan seslerinden mi korkmalıydı?

Dolunayın aydınlattığı karanlık odanın içine girdiklerinde, annesi onu yatağın üzerine öyle bir hızlı bırakmıştı ki şu anda bile yatağın yumuşacık pikesinin üzerinde nasıl yaylandığını hissedebiliyordu. Uzun sarı saçlarını savurarak kapıya koşturan kadın, acele ile yerinden zor kımıldayan, koyu renk  tuvalet masasını, zorlukla kapının önüne kaydırdı. Kızını acele ile kucağına alan ince, narin kadın, adeta tek vücut olmaya çalışırcasına onu göğsüne bastırıyordu. Kucağında bebeği, telaşlı bakışlarını odanın içinde dolaştırarak,  saklanacak yer bulmaya çalışıyordu. Bir anda, gür ve kıvrık kirpiklerinin arasındaki o iri ve zümrüt yeşili gözleri kapıya odaklandığında nefesini tutmuştu...

Merdivenlerden yukarı ilerlediği duyulan yer yer çarpma, kırılma ve hırıltı seslerinin arasında, derinden ve kulakta çınlayan çığlık sesi...

"Katyyy!!"

Üç yaşındaki kız çocuğunun kıvrık kirpiklerinin arasındaki, korkuyla camlaşmış kehribar gözlerinden düşen ve inci tanesini andıran göz yaşının sahnesi ile nefes nefese, ter içinde yatağından fırladı..

Önce boğazındaki yanmaya ve çölde susuz kalmışçasına kurumuş dudaklarına tek deva olan suya kavuşmak için başucundaki komidinin üzerindeki bardağa uzandı.Hızla içtiği su, içindeki yangını biraz olsun hafifletmişti ama zihnindeki görüntülerin kolay kolay onu rahat bırakacağı yoktu.

Az önce gördüğü kabusun bütün enerjisini tüketmesi sonucu, kendini, yastığı ve çarşafı ile bütünleştirmek istiyordu. Ama çok iyi biliyordu ki bu kabusun ardından uykuya dalıp tekrar aynı kara deliğe girmek istemiyorsa hemen kalkıp bir duşa girmeli ve kendine gelmeliydi.

Yatağında ter içinde oturmuş, nefesinin düzelmesini beklerken, yine boynundaki kolyenin parlak ve kaygan yüzeyinde parmaklarını gezdirdiğini farketti. Bu kolye, kendini bildi bileli boynunda ve onun ayrılmaz bir parçasıydı.Annesinin güzel zümrüt gözlerini anımsatıyor ve bazen de sanki içinden taşmakta olan duyguları, güçleri dizginlemekte en büyük destekçisi oluyordu. Ne zaman içinde anne şevkatine karşı bir açlık hissetse, kendini, boynundaki zümrüt kolyenin kaygan yüzeyinde parmaklarını gezdirirken buluyordu. Nasıl olduğunu anlayamasa da zümrütün içinde, sürekli yer değiştiren rengarenk kristal parçacıkları vardı. Dalgın bakışları yine kenetlendi. Bakarken adeta içine dalıyordu boşlukta dolaşan renkli kristallerin..

Bir süre o boşlukta ruhunun dalgalanmasına izin verdi ve içindeki huzur hissi ile boynundaki kolye ucunun kaygan yüzeyine bir öpücük kondurup, kendini toparlayarak, yataktan banyoya koşturdu. Oda gibi banyo da beyaz ve pembenin her tonundaydı. Odanın sadeliğinin aksine, banyo dolabının üstü ve lavabonun kenarları, pembenin tonlarında sabunlar, banyo köpükleri ve küçükten büyüğe dizilmiş sarı ördeklerle doluydu.Duvarda asılı duran toz pembe bornozunun ceplerinde, çok sevdiği sarı ördek motifleri vardı.

Kehanetin Gücü Where stories live. Discover now