"Geliyorum güzelim hemen."

Bu sırada filmi durdurmuş ve tekrardan O'nu beklemeye başlamıştım.

Yaklaşık bir 5 dakika sonunda gelen adım sesleriyle başımı kaldırmış ve kapıda öylece dikilen adamı görmüştüm.

Bakışları çok donuktu.

Hızla ayağa kalkıp yanına gitmiştim.

"Bir şey mi oldu birtanem?"

Gözleri etrafta gezinirken sanki kendine gelmeye çalışıyor gibiydi. Gözlerim telefonu ellerine kaydığında eklemlerinin sıkmaktan bembeyaz kesildiğini görmüştüm.

Adımları bu sefer sehpanın üzerindeki kumanda olurken bir haber kanalına gelmişti. Gözüm 'son dakika' yazısına takılırken haber spikerinin sesi odayı doldurmuştu.

"Aldığımız son bilgilere göre patlama sonucu 3 askerimiz olay yerinde şehit olurken,ikisi ağır 28 yaralı askerimiz ise en yakın sağlık kuruluşlarına iletiliyor."

Yüreğime düşen ateşle elim göğsüme gitmişti.

Ve üç eve daha ateş düşmüş,alev almıştı..

Üç anne daha yavrusunu kaybetmişti...

Belki üç eş kalplerinin yarısını bırakmıştı...

Belki üç çocuk babasız, kanadı kırık kalmıştı...

Haber spikeri elini kulağına götürerek karşı tarafı dinlemiş ve tekrardan konuşmayı sürdürmüştü.

"Saatler ilerlerken yeni haberlerde ulaşmaya devam ediyor. Şehit sayımız dörde çıkarken,kimlikleri de belli olmuş durumda. Asteğmen Levent Kara, Asteğmen Yusuf Gün, Uzman Çavuş Mehmet Ali Yıldız, Üsteğmen Caner Tosun..."

Spiker konuşmaya devam ederken beynimde yankılanan tek isim Caner Tosun'du...

Şehit mi olmuştu daha iki ay öncesinden bana aşık olduğunu söyleyen adam...

Yüreğime çöken ağırlığın sebebi son kez karşılaştığımızdaki kırgın bakışlarıydı..

Hafızamdaki kalan tek hatıra buydu.. kırgın bakışlar...

Arkama döndüğümde öylece ekrana kitlenen bakışlarını gördüm. Gözleri ekrandan ayrılmazken aslında ekrana odaklanmadığını farkettim.

"Şehit olmuş.. biz söz vermiştik. Birlikte gidecektik..." Sesindeki acı dışarıya ilk defa şahit olduğum göz yaşlarıyla dökülürken gözümden istemsizce bir yaş döküldü.

Ve o an anladım ki sevdiğim adamın daha önce bahsettiği arkadaşının,benim komutanım olan ve bana iki ay öncesinde aşkını itiraf eden adam olduğunu...

Bu nasıl bir düğümdü..

Neresinden tutsan dahada dolaşıyordu..

Yanına oturup O'na sarıldığımda sanki bu anı beklermiş gibi başını omzuma yaslayıp hıçkıra hıçkıra ağladı... Koskoca adam, gözümün önünde hıçkıra hıçkıra ağladı...

Çocukluğuna, gençliğine, dostluğuna ve kaybettiği dostuna...

O ağladıkça yüreğim dahada daralırken ne yapacağımı düşündüm...

"Sevdiği vardı ulan,bana demişti. Kavuşamadı..."

Tüm vücudum kaskatı kesilirken diyecek tek söz bulamadım.

Ne diyecektim ki?

'Ben dostunun sevdiği kadınım' mı?

•••

Evden tüm eşyalar spotçular tarafından çıkarılırken sessizce bir köşede izledim.


Son kolide çıkınca adam elindeki zarfı bana uzatmış ve çıkıp gitmişti.

Dilekçeyi verdikten bir hafta sonra tayinim onaylanmış ve görev yerim belli olmuştu.

Bu şehirde daha fazla kalamazdım.

Her köşesi,her kaldırımı,her caddesi,her bankı bana O'nu hatırlatırken burada kalamazdım.

Sonradan anlamıştım ki;bir insan eğer zihnindeyse o'ndan ne kadar uzakta olursan ol yanıbaşındasın...

Çünkü bana O'nu hatırlatan sıradan bir bank, sıradan bir sokak, sıradan bir kaldırım değil kalbimdi...

Ve ben kalbimi söküp atmadığım sürece,O hep benimle kalacaktı.

Nereye gidersem gideyim yanımdan ayrılmayacaktı.

Fakat ben bunu çok geç anlamıştım.

Havalimanından çıktığımda O'nun ya da benim hiç adım atmadığımız şehre baktım.

Aradan haftalar geçti ve yine geçtiğim her sokak, gördüğüm her çiçek,her ağaç,her bank,her nesne bana O'nu hatırlattı. İşin garip kısmı,ne o ne de ben bu şehre adım atmamıştık. Önemli olan zaman veyahut mekan değildi.

Önemli olan zihnimden silinmeyen yeşilleriydi.

Önemli olan nadiren çıkan gamzesiydi.

Önemli olan gözbebeklerine sığdırmış olduğu evrendi...

Gözlerim gökyüzünü buldu. Ve zihnimde Ahmet Batman'ın sözleri yankılandı:

"Aynı gökyüzüne aitiz. Ne kadar uzağa gidebilirsin ki?”

Evet,biz aynı gökyüzüne aittik. Bizim gökyüzümüz birdi. Birbirimize çıkıyorduk sürekli... Ne kadar uzaklaşabilirdim ki O kalbimdeyken,O'ndan?

•••

Bana verdiğin fotoğrafların hepsini yaktım.
Bana hediye ettiğin o kazağı çöpe attım.
Telefonumdaki bütün mesajları sildim.

Sadece soracaktım:
Herşeyi yaktım, yıktım, parçaladım ..
Ama gece eve giriyorum, gözümü kapatıyorum,sen geliyorsun gözümün önüne.

Birşeyler yemek istedim.
Ağzıma attığım her lokmada seninle yediğimiz yemekler geliyor aklıma.

Bir film izleyeyim dedim,seninle izlediğimiz filmler geliyor aklıma.
Bir makale okuyayım dedim, seninle çalıştığımız vakalar aklıma geldi.
Eğer, bütün bunlar seni unutamadığım anlamına geliyorsa;ben seni asla unutamam Nazlı.

(Mucize Doktor'dan bir alıntı,bence burası için 'şak' diye oldu.)

https://youtube.com/shorts/I4ZYDojlXvw?feature=share

(Kopyala-yapıştır yaparak videoya ulaşabilirsiniz.)

•••


Öncelikle merhaba, lütfen oy ve yorum yapmayı unutmayın.

Hatamız varsa affola..

Bölümler ilgili görüş ve önerilerinizi belirtirseniz mutlu olurum.

Ayrıca profilimi takip ederek gelişmelerden haberdar olabilirsiniz.

Gidişatı nasıl buluyorsunuz?

Sağlıcakla kalın.🖤

16/10/2022,Pzr

İNTİZAR(VATAN AŞIKLARI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin