BÖLÜM 33

371 31 1
                                    

İyi okumalar...

Kardeşim adına çok sevinmiştim. Hemen boynuna sarıldım.
"Biraz erken oldu gibi ama bence kesin kabul eder. Hemen fırla git." Güldü.
"O kadar kolay değil çok güzel bir şey yapacağım. Ama abla ben teklifi yapana kadar asla Nazlı'yla buluşmayacaksın! Sen ağzından kaçırıyorsun hemen." Yüzüm asıldı ve koluna vurdum.
"Ablayla dalga geçilir mi lan?" Şakadan vuruyordum ama o gülüyordu. Beni kolunun altına aldı.
"Yalan mı? Hemen anlar yoksa. Katiyen görüşmeyeceksiniz. Yoksa yolarım saçlarını." Saçımı tutup biraz çekince çığlığı bastım. O sırada Selçuk sesimizi duymuş olacak ki yanımıza geldi.
"Neler oluyor?" Çatık kaşlarıyla çok tatlıydı.
"Ne olacak? Ufuk bey dayak istiyor." Kardeşimden ayrıldım ve kocamın yanına geçtim.
"Selçuk'a da söylesene. Bakalım o ne diyecek? Belki beraber kurarsınız 'planınızı'!" Son lafımı tırnak içinde söyleyerek mutfaktan çıktım. Ama ben Nazlı'yla buluşmazsam içimdeki ikilemi nasıl çözüme kavuşturacaktım? Oflayarak odama girdim. Duş alıp yattım.

Ertesi sabah alarmla uyandığımda içimde heyecan ve biraz da endişe vardı. Olanlardan sonra şirkete dönmek garip olacaktı. Kahvaltıda keyifsizdim, karşımdaki adamlar da bunun farkındaydı ve ses etmediler. Sessizce şirkete gittik. Camdan dışarı bakıp parmaklarımla oynuyordum. Arabada sadece nefes sesleri ve fonda çalan slow müzik duyuluyordu. Şirkete gelince derin bir nefes aldım ve arabadan indim. Nefesimi vererek karşımdaki koca binaya baktım. O an elimde bir sıcaklık hissettim. Elimi tutmuştu. Hafifçe sıktı.
"Sakin ol, her şey yolunda. Yanında biz varız." Ona baktım, tüm dikkati bendeydi. Ufak bir gülümseme yerleştirdim dudaklarıma.
"İyiyim teşekkürler. Hadi gidelim." Elimi daha sıkı sardı ve içeri girdik.

Herkes bize bakıyordu. Muhtemelen gelmememden aramızda bir sorun olduğunu, hatta boşanacağımızı düşünmüşlerdi. Boşanacaktık evet ama daha vardı. Çok kısa bir süre sonra düşüncelerinde haklı çıkacaklardı. Göğsüme bir yumru gibi oturan bu düşünce yutkunmamı bile engelledi. Gözlerim dolmadan bu kasveti üzerimden atmaya çalıştım. Ve önüme döndüm. Gülümseyerek ve herkese baş selamı vererek asansöre ilerledik. Beni görenler gülümsüyor ve hoş geldiniz diyordu, sanırım özlenmiştim. Asansörle yukarı çıkarken anılar aklımı işgal etmeye çalışıyordu ama ben onları uzak tutuyordum. Hala elimi tutan adamdan aldığım güçle asansörden indim. Elimi sıktı, sanırım o da bir şeyler hatırlamıştı.
"Hoş geldiniz Melek hanım, Selçuk bey. Günaydın efendim." Nurcan'ın sesi ona dönmemize neden olurken elimi sıkmayı bıraktı. Ellerimize baktığımda benimkinin kızardığını gördüm. Bu kadar narin olmak zorunda mıydı? Elimi tutup üzerine tüy kadar hafif bir öpücük kondurdu. Ancak bu öpücük bile içimi ürpertmeye yetmişti. Ben onun bu tavrının Nurcan'ın karşısında yaptığı bir şey mi yoksa içinden geldiğinden mi yaptığını anlamaya çalışırken Nurcan devam etti:
"Melek hanim sizi burada görmek çok güzel. Tekrar hoş geldiniz." Gülümseyerek teşekkür ettim ve odaya yöneldik.

Adımlarım geri geri gitmek istese de o kapının önündeydim işte. İçimde bağıra bağıra kaçmak isteyen o sesi bastırmaya çalışarak hala elimi tutan kocamın arkasından odaya girdim. Oda değişmişti, masa ve mobilyalar farklıydı.
"Odayı değiştirdim hayatım. Eskinin kasvetini attım. Artık daha güzel günler yaşayacağız." Nurcan olanları bilse de utanmama engel değildi. Selçuk Nurcan'a döndü.
"Yarın tasarımcılarla bir toplantı yapalım. Yeni sezona bomba gibi gireceğiz." Başıyla onaylayıp çıkarken durdurdum.
"Nurcan, sana zahmet iki çay yollar mısın?" Gülümseyerek başını salladı ve çıktı. O çıkınca bana sandalyeyi gösteren Selçuk'un talimatına uyup oturdum. Yeni koltuklar bordoydu ve yine masanın önündelerdi. Çalışma masası beyaz üzerine siyah mermer desenliydi, öncekinden genişti. Büyük toplantı masası kalkmış yerine çizim için iki orta boy masa yerleştirilmişti. Köşelerde saksı ve duvarlarda renkli şeritlerle oda bambaşka olmuştu. Ancak anılarım tazeydi, ne yazık ki...
"Beğendin mi?" Ona döndüm.
"Evet güzel olmuş. Güle güle kullan." Gülümsesem de altında yatan hüznü hissedebildiğini biliyordum. Karşıma oturdu.
"Zor biliyorum ama zamanla atlatacaksın. Söz veriyorum sana yardım edeceğim. İstediğin kadar yanında ve sana destek olacağım." Gülümsedim,  değer görmek güzeldi.
"Teşekkür ederim. Çalışırken unutmam daha kolay olacaktır. Hemen çalışmaya başlayayım." O da gülümsediği sırada çaylarımız geldi. Çay içerek çalışmaya başladık.

ANLAŞMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin