BÖLÜM 26

590 42 9
                                    

Hepinize merhaba canlarım. Umarım süper derecede iyisinizdir :) Sınavlarım başlamadan bir bölüm daha yükleyebilmek için kendimi çok kastım. Ama anca sınav haftamın ortasında tamamlayabildim :( Üşengeçlik ve bahanelere sığınmak çok köyü bişi:) 

Neyse; yorumlarınızı benle paylaşmayı ve diğer hikayeme de bakmayı unutmayın. Yakında bir hikaye daha geliyooo

İyi okumalar canlarım...

MELEK

Gözlerini benden ayırıp Selçuk'a baktı. Elindeki daha yeni fark ettiğim bir buket çiçeği bana uzattığında tereddüt ederek aldım.

"Merhaba, hayırlı olsun tekrar." Çiçeği odada bulunan toplantı masasına bıraktım. O da Selçuk'un gösterdiği yere oturdu. Ben de gerginliğini hissettiğim kocamın yanına gittim. Bu adamda beni de rahatsız eden bir şeyler vardı ama kavga çıkmasını istemiyordum. Bu yüzden elimi Selçuk'un omzuna koydum.

"Teşekkür ederiz ama geleceğinizi bilmiyorduk." Bakışları önce benim Selçuk'un omzundaki elime sonra da yüzüme çıktı. Gözlerinde anlayamadığım bir parıltı vardı.

"Diğer asistanınıza söylemiştim. Ne yazık ki haber vermeyi unutmuş. Meşgulseniz başka bir zaman gelirim." Selçuk elini elimin üzerine koydu: "Hayır, keyif kahvesi içiyorduk. Hayatım da geleceğinizi bilseydik hazırlanırdık demek istedi. Ne içersiniz?" Masadaki telefonu eline aldığında Mert bey "Şekerli kahve alırım. Teşekkürler." diye mırıldandı. Selçuk kahveyi söylerken ben de ayaklarım ağrıdığı için çalışma masasının önündeki koltuğa, onun karşısına oturdum. Nurcan kahveyi getirip çıktıktan sonra konuya girdim

"Ee, bu ziyaretinizi neye borçluyuz?" Gözleri anında gözlerime kenetlendi. Bu adamda cidden bir şeyler vardı. Ve konuşmaya başladı:

"Doğru bir zaman mı bilmiyorum ama aslında buraya iş teklifiyle geldim. Beni asıl cesaretlendiren davetinizdeki açıklamanız oldu. Çok sevdiğim bir kuzenim için bir mağaza açmayı düşünüyorum. Kendim iç mimarım zaten, kıyafetler için sizinle anlaşmak istiyorum. Güzel işler çıkardığınızı biliyorum, özellikle bundan sonra iki kat güzel işler çıkaracağınıza eminim. Dekorasyonu da kıyafetlere uygun yapmamız gerektiğini düşündüğümden önce buraya geldim. Benimle bu işte çalışmak ister misiniz?" Gülümsememe engel olamamıştım. Bu benim aldığım ilk işti. Selçuk'a baktığımda onun da güldüğünü gördüm. Başıyla onaylandığında gülümsemem genişledi. Ona baktığımda onu bana bakarken gördüm. Gözleri Selçuk ile benim aramda mekik dokuyordu. Vereceğimiz cevabı merak ettiğini düşündüm ve dudaklarımı araladım:

"Teklifiniz için teşekkür ederiz. Sizinle çalışmayı isteriz ama son söz Selçuk'a ait. Hem o daha yetkili ve bu konularda daha bilgili. Ben sadece elimden geldiğince tasarım yapıyorum." Sözlerim bittiğinde kocama dönerek sözü ona bıraktım. Kendi içimde de bu heybetli ve yakışıklı adama kapılmadan söylediği teknik terimleri dinlemek için adeta bir savaş başlatmıştım. İç sesim ve Pollyanna savaşıyorlardı. O sırada Selçuk konuşmaya başladı:

"Eşimin de söylediği gibi sizle çalışmayı biz de isteriz. Ortaklık metni ve diğer konular için avukatlar eşliğinde bir toplantı yaparız. Ancak biz kabul ediyoruz ve siz de isterseniz mağazayı teftiş için gidebiliriz." Şaşırsam da demek ki bu işler böyleymiş diyerek sessiz kaldım. Mert bey dikkatle dinleyip sonunda başıyla onayladı.

"Tamam o halde. Kahvelerimizi içip kalkabiliriz bence. Ben yolda asistanıma haber veririm." Ardından bana döndü gülümseyerek. Gözlerinden belli belirsiz geçen sinsi parıltı ürkütmüştü: "Çok güzel bir ortaklık olacağına eminim. Umarım uzun bir süre kalıcı olur." Gülümsemeye çalıştım. Neyi ima ediyordu? Selçuk da onayladığında kahvelerimizi bitirip kalktık. Nurcan'ı da yanımıza alıp arabayla yeni ortağımızı takip ettik. Yolda Selçuk Nurcan'a açıklama yaparken ben düşünüyordum.

ANLAŞMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin