BÖLÜM 27

554 39 9
                                    

Tekrardan merhaba canlarım. Çok geciktim biliyorum o yüzden uzatmıyorum. İyi okumalar..

MELEK

Ertesi gün Nazlı'yla öğle yemeği için sözleştiğimiz yere on beş dakika erken gelmemin tek sebebi heyecanlı olmamdı. Selçuk'a öğle yemeğinde Nazlı'yla olacağımı söylediğimde bozulsa da bir şey dememişti. Nazlı gelene kadar ona anlatacaklarımı düşünmüş, kafamda sıralamıştım. Nazlı geldiğinde siparişimizi vermiş, bir yandan yerken bir yandan da benim anlattıklarıma şaşırmakla geçen yemek faslından sonra yaptığımız durum değerlendirmesinde Mert beyin tuhaf tavırlarının altında bir anlam olduğunu kabul etmiştik. Kabul ettiğimiz bir diğer şey ise benim çakma kocama hissettiğim duygulardı. Daha doğrusu Nazlı ondan hoşlandığımı kafama vura vura kabul ettirmeye çalışıyor, içimdeki iki ses de onunla hemfikir olsa da ben bu gerçeği kendime yediremiyordum. Selçuk benim altı aylık numaradan kocamdı, belki de benden ayrılınca başkasıyla evlenmenin hayallerini kuruyordu. Daha önce hiç deneyimlemediğim aşkın bir de acısıyla kavrulmak korktuğum bir şeydi. Lafı kardeşimle onun ilişkisine getirip konuyu dağıtsam da karşımdaki asla yememiş, dik dik bakmak suretiyle istediğini elde etmişti. Haklıydı, altı aylık çakma kocamdan hoşlanıyordum. Ama bu bilgiyle ne yapacağımı ve onun hislerini nasıl anlayacağımı bilmiyordum. Üzülmemeyi dileyerek aklımı başka şeylere yormaya çalıştım.

"Kardeşin bana öyle aşık olmuşki günleri şaşırmış. Geçen perşembe beni işe bırakmak için almaya geldi." demesiyle ona 'ne var bunda?' bakışı attım.
"Aman Nazlı, sen de bir alemsin he! Yapsa suç yapmasa suç." diye yanıtladım onu. Bana şaşkınca bakarak "Eh sen aşktan kafayı bulmuş olabilirsin de Ufuk o gün izinli olduğumu nasıl unutur anlamıyorum " dedi. Bana çarptığı lafı duymazdan geldim ve kardeşimin şapşallığına güldüm.
"Ee aklını başından almışsın kardeşimin" dedikten sonra kulağımı çekip masaya vurarak ilişkilerine nazar değmemesini garantiledim. Nazlı da güldü ve "Bir de uyuyorum dedim diye trip atmaz mı? Uykumun içine etti. Sonra bir de kahvaltıya gidelim demesiyle vurdum kafasına bir tane. Şapşal ama çok da tatlı "diyip hülyalı bakışlarını camdan dışarı çevirdi. Onlar adına çok mutluydum.

Saatime baktığımda yemek molamızın bittiğini anlamamla Nazlı'ya döndüm:
"Sohbetine doyum olmuyor canım ama artık işe dönmeliyiz. " Kalkıp hesabı hallettikten sonra dışarı çıkarken bana takıldı. Beş dakikalığına susmasına şaşırmıştım zaten.
"Kocamı özledim demiyor da. Neyse bu seferlik inanalım bakalım." Utandığımı biliyordu, yine de üstüme geliyordu. İnkar etmenin işe yaramadığını öğrendiğimden Nazlı'nın dilinden konuşmaya karar vermiştim.
"Herhalde kızım, çakma da olsa kocam sonuçta. Göresim geldi kurt bakışlımı." Hitabımla ikimiz de sokak ortasında kahkaha attık. Artık aklımda ne başarısızlık endişesi ne de Selçuk veya Mert'in tavırlarının altında yatan anlamlar vardı. Nazlı'ya ne kadar teşekkür etsem azdı.
Nazlı'dan ayrılıp bir taksiye bindim ve şirkete gittim. Taksiden indiğimde şirketten çıkan Kemalle karşılaştım. Beni görünce gülümsedi ve yanıma geldi.
"Naber yenge?" Gülümsemesine karşılık verdim.
"İyidir, senden naber? Nurcan için mi geldin?" Yüzü aydınlanırken beni yanıtladı:
"Ah keşke be yenge! Nurcan şirkette kesinlikle yanaşmama izin vermiyor. Patronunun arkadaşı olduğum için çekiniyor. Neyse ki eskisi kadar çekingen değil yanımda. Buna da şükür. Aslında sen olmasan hiçbir ilerleme kaydedemezdik." Gülümsemem genişlerken mutluluklarından mutlu olmuştum. Dile getirmekten çekinmedim:
"Mutlu olmanıza çok sevindim." Aklına gelenle durdu:
"Kocan çağırdı beni. Sen öğle yemeğini Nazlıyla yiyecekmişsin herhalde. Yalnız kalmak istememiş Dozer Selçuk." Selçuk'un üniversite zamanındaki takma adını söylemesiyle attığım kahkaha onu da güldürdü. Ben gülerken devam etti:
"Neyse yenge ben artık gideyim işlerim var. Sana iyi günler kolay gelsin. Dozerciğime selam söyle." Kahkahamı durdurmaya çalışırken başımı salladım.
"Teşekkürler sana da kolay gelsin." Kemal gidince ben de içeri girdim. Gördüğüm herkese mümkün mertebe baş selamı vererek yönetici katına çıktım. Selçuk'un odasına girince kendimi tutamayıp kahkaha atmamla kocamın anlamayan bakışları beni bulsa da zorlukla susarak oturdum.
"Kemalle karşılaştın değil mi?" Gülmemeye çalışarak başımla onayladım. Devam etti:
"Ne dedi söyle bakalım. Keşke yemeğe tek çıksaydım." Homurdanmasına kahkaha attığım an bakışları yüzümü buldu. Bakışlarının ardındaki anlamı görmezden geldim. Tamam ondan hoşlanıyordum ama kendimi kaptırmamam lazımdı. Bende bu saftiriklik varken onun numaradan yaptığı hareketi yanlış anlayıp olmayacak duaya amin diyebilirdim. Selçuk'un cevap beklediğini hatırlayarak dudaklarımı araladım.
"Dozerciğime selam söyle dedi." Selçuk'un kaşları çatılınca kendimi daha fazla tutamadım ve saldım kahkahamı.

ANLAŞMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin