1.

7.4K 249 181
                                    

"Ahsen! Nerde kaldın kızım buz gibi oldu her şey!"

Yemek masasına götürmeye çalıştığım tencerenin kulpu çok sıcaktı ve elimi yakmıştı. İşin saçmalığı sıcak olduğunu bilmeme rağmen havluyla tutmak yerine elimle tutmuştum. Hak ettin sen bunu kızım salak mısın ne diye bildiğin halde havluyla tutmuyorsun?!

İçeridekileri daha fazla bekletmemek için elimi azıcık soğuk suya tutup içeri geçtim.

"Geldim teyze geldim."

Teyzem elimdeki tencereyi alıp servise başladı. Eniştem her zamanki asık suratıyla otururken kuzenim aynı zamanda süt kardeşim Emir telefonuyla uğraşıyordu.

Eniştemin başlamasıyla birlikte hepimiz yemeğe başladık. Yemeğe ilk önce daima eniştem başlardı. Evet bu büyüğümüze saygı duymak açısından güzel bir gelenekti fakat eniştem olayı biraz abartıyordu. Biz daha çok küçükken Emir bir keresinde babasını beklemeden yemeğe başlamıştı ve eniştem çocuğu azarlayıp odasına göndermişti. O gece Emir'i gizlice odasına yemek taşıyarak ben doyurmuştum.

Eniştemin telefonun çalmasıyla masadaki gergin sessizlik daha da gerginleşti. Aşiret büyüklerinden biri arıyordu. Aslında ben doğulu değildim ya da ailemin aşireti falan yoktu ama eniştemin ailesi aşiretti bu yüzden ucundan kıyısından onlara bende dahilmişim gibi oluyordu.

Ailemi kaybettiğim zamandan beri teyzemlerle yaşıyordum. Teyzemin tek çocuğu Emir'di ve o da süt kardeşim olduğu için hiç yabancılık çekmemiştim. Tabi eniştem hariç. Her zaman asık suratlıydı. Sadece bana karşı olsa işimi elime alınca onlara daha fazla yük olmamak için evden ayrılmayı düşünüyordum ama kendi ailesine de öyleydi. Adamın yapısı buydu resmen. Bu yüzden teyzem izin vermemişti evden ayrılmama.

"Anladım ağam. Siz merak etmeyin ben konuşacağım. Hayırlı akşamlar."

Yine aşiret ağaları toplanmış fıtı fıtı dedikodu yapa yapa bir karar almışlardı kesin. Koca koca adamlar konağa toplanıp onu bunu çekiştirip sonra da bir şeylere karar veriyorlardı. Çok gülüyordum bu duruma. Ve bu kararları genelde birilerinin canını sıkıyordu. Kendi kendilerine saçma sapan kararlar alıp illa da uygulatıyorlardı. Kim bilir kimin başını yakmışlardı yine.

"Ne oldu Reşit? Ne diyorlar?"

Teyzemin endişeli bir şekilde sormasıyla bu sefer olayların ciddi olduğunu anlamıştım. Beni çok ilgilendirmediği için bu tarz konular konuşulurken varlığımı çok hissettirmemeye çalışıyordum.

"İstemeye geleceklermiş."

Ama ister istemez kulak misafiri olduğum için bu dedikoducu ağaların hangi saçma kararı aldıklarını merak ediyordum. Birini istemeye gidiyorlardı yine. Ağalardan birinin oğlu bir kızı beğeniyordu, o kız allem etse de kallem etse de o oğlanla evlendiriyorlardı. Olan yine kızlara oluyordu yani. Kimisi okumak istiyordu, kimisinin sevdiği oluyordu böyle böyle kırık kalpler üzerine zorla evlilik kuruyorlardı.

İstemeye gittikleri kişi her kimse teyzem bayağı şaşırmıştı. Hatta sanki onu istemeye geliyorlamış gibi korku yer almıştı yüzünde.
Garibim Emir'in de hiçbir şeyden haberi yoktu muhtemelen çünkü yemek yerken bir yandan annesigili dinleyip ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.

"Olmaz Reşit! Bu onların verebileceği bir karar değil! Onların soyundan bile değil!"

Teyzemin dediklerinden hiçbir şey anlamamıştım. Soyundan değil derken aşiretten olmayan birinden bahsediyordu. Aşirettekilerin kızları bitmiş şimdi de dışarıya mı karışıyordu bu dedikoducu ağalar?! Şaka gibi gerçekten.

HÜZN-Ü BARAN (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now