Bir günlük eve gitseydim ne olurdu? Tabii olmazdı. Bir gün gidersem artık hep giderdim. Teyzeme söyleyebilecek bir yalanım yoktu. Neyseki şu halde karnımdaki yara acımıyordu. Bir de o olsaydı bitik bir durumda bir yerlerde hüngür hüngür ağlamaktan bayılmış olurdum.

Sıkıntıyla nefes verdim. Artık durmam gerektiğini hissedince bir binanın merdivenine oturdum. Caddeden yürümeye ve ıssız sokaklardan uzak durmaya özen göstermiştim. Caddede bir dükkan yanı, bina girişiydi. Para yokken sanki rahattım fakat aç susuz olmak olumsuz bir etkiydi. Doğrusu insan, düşünce olarak fakirlikten mutlu, ihtiyaç olarak zenginlik arzulayan garip bir varlıktı.

İhtiyaç ve düşünce zıt anlamlı iki kelime gibiydi.

Önümde duran bir araba sürekli kornaya basınca kaşlarım çatıldı. Önünde araba yoktu. Binadan birini bekliyor olabilir miydi? Takılmadım. Ellerimi dizlerime yaslayıp alnımı elimin üzerine koydum. Gözlerimi de kapattığımda artık burada savunmasız bir şekilde uyuyabilirdim.

Korna bir kez daha ve daha uzun bir şekilde öttüğünde kapanan gözlerimi zorlayıp sinirle baktım. Göz kapaklarım öyle ağırlaşmıştı ki.. Bir yatağa, hatta sadece bir yastığa ihtiyacım vardı. Deliksiz iki gün uyuyabilirdim. Ne? Abartmak mı? Hafsa abartmaz.

Arabadan çıkan başında başörtü ve siyah elbisesiyle, genç bir kız önümde durup kirpik kırpıştırdığında şaşırarak kaşlarımı kaldırdım. Sevimlice gülümsediğinde alalade biri olmadığını söylüyordu sanki. Acaba bina da oturduğu için benden yol vermemi isteyen çekingen bir kız mıydı?

"Hafsa abla?" İsmimi bildiğine göre binanın çekingen kızı değildi.

"E-evet." Ne alaka kekelemek ya.

"Ben Ebrar." dedi. "Seni almaya geldik biz." Beni mi? Biz mi?

Biraz düşündükten sonra işaret parmağımla kendimi gösterek, "Beni mi?"

"Yanındaki kediyi." Dalga geçilecek duruma da düşmüştüm iyi. Göz devirip yüzüne baktım.

"Pekala kimsiniz siz?" dedim.

"Biz. Ben ve abim. Ammar yani Ali abim." Onun kardeşi mi? Bir dakika ondan önce,, Ammar mı? Hayıır, sevgili kalbim ve canım nabzım. Yapmayın! Normal atmaya devam edin lütfen.

Naz yapsa mıydım? Aman ya dünden razı olduğumu kimden saklayabilirdim ki?

"Pekala." diyerek oturduğum yerden kalktım. Ebrar memnun tavrıyla arabaya giderken garip bakışlarımla merdivenin tozunu alan arkamı temizlemeye çalışarak peşinden gittim. Siyah ve güzel bir arabaydı açıkçası. Eğer Ammar'ın arabasıysa,, dudaklarımı birbirine bastırıp gülmemi bastırdım. Ammar'ın araba haliydi. Siyah ve fazla kimseye bakmam havası vardı. Tam olarak böyle bir yüksek tarzdaydı.

Arka kapıyı açıp bindim. Kapıyı kapattığımda yine elimin ayarsızlığından çıkan ses yankılandı. Bu defa bende acımıştım. Araba güzeldi çünkü. Tek bir söz dahi etmeden sürmeye başladı. Nereye gittiğimi bilmeden sürükleniyordum yine.

Ebrar ön koltuğa oturmuştu. Bu sessiz ortam beni germiyordu. Nedeni Ammar'a birazcık dargın olmamdandı sanırım. Niye dargın olduğumu hatılamıyordum da.

"Hafsa abla?"

"Efendim güzelim." Güzeldi kız n'apayım? Ebrar eklediğim sıfattan dolayı kıkırdadı. Kıkırdaması hoşuma gittiği için gülümsedim.

"Kaç yaşındasın?"

"Bugüne bugün özel hayata müdahale yasak. Kimliğimi saklıyorum." Ammar'ın yan profiline baktığımda tepkisiz olması hevesimi alıp uçurdu. Bendeki bu ne hevesi bilmiyorum.

MUHÂFIZTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang