Biraz önce gidecek yerimin olmadığını söyleyen bendim ama bunu O'nun bilmesine gerek yoktu, değil mi?

-Nereye gitmeyi düşünüyordun gecenin bu vaktinde acaba?

-Seni neden ilgilendiriyor Cihan? Sonuçta yıllar önce umursamadan giden sendin!

İçimden 'sen gittiğinden beri benim gidecek bir yerim yok' diyerek çığlık çığlığa bağıran tarafıma gem vurdum.

-Ne yapsaydım ha,seni orada bırakıp mı gelseydim. Başta albay olmak üzere bilen herkes demez miydi 'bu adamın karısını bu haldeyken kocası nerede' diye?

Ve yine başkalarının düşünceleri bizim hayatımıza yön veriyordu...

Dört yıl önceki gibi...

O'nun da benim gibi sesini yükseltmesine takılmadım bile çünkü bu yaptığını sadece 'elalem' algısı için yaparken benim düşündüklerim...

Kahretsin!

Ne sanmıştım ki,aptal kafam,aptal kafam!

Söylediğinin haklılığıyla adeta buz kesmiştim.

-Elalem.. Haklısın her şeyden önce elalemin düşüncesi daha önemli.

Biraz önceki olay yüzünden farkında olmadan sesim buz kesmişti. Göz teması kurmamıştım çünkü şu an tabiri caizse dokunsalar ağlayacak kıvamdayken göz göze gelmemiz göz bariyerlerimi yıkacaktı.

-Her neyse,sadece elalem mesut olsun diye odandan olmana gerek yok. Bana bir battaniye verirsen sevinirim, diyerek salon olduğunu düşündüğüm kısma yönelmiştim. Tahminlerimde haklı çıkmış ve ilerdeki büyük cama yönelmiştim.

Binalarda tek tük ışık yanıyordu. Şehir daha uyanmamıştı. Bu sırada arkamdan gelen seslerle Cihan'ın gelip gittiğini anlamış ama bakmamıştım. Yaklaşık olarak bir 10 dakika dışarıya baktıktan sonra en sonunda ağrıya dayanamayıp arkamı dönmüş ve getirdiği pikeyi koltuğa zorlansamda açmıştım.

Yastığın üzerine bıraktığı gecelik takımını ortaya sehpaya bırakmış ve pikenin altına dikkatle girmiştim. Zorlanarak tuttuğum göz yaslarım, sessizce özgürlüğünü ilan etmişti...

•••

Sabah gözlerimi kasıklarımda hissettiğim ağrıyla açmıştım. Bu arada sabah dediğime bakmayın çünkü duvardaki asılı saat şayet doğruysa -ki büyük ihtimalle doğruydu- 11.30'du.

Saatten emin olmak adına yastığın altına bıraktığım telofonu alıp bakmıştım, doğruydu.

Bu arada gelen bir kaç mesajı kontrol ederken ilk olarak gözüme takılan evdeki incelemenin bittiğine dair gelen bir bilgilendirme mesajıydı. Albayın yardımcısı tarafından gönderilmişti.

Diğer mesajlara bakarken ise GSM operatörlerinden ve bir kaç alışveriş bilgilendirme mesajı olduğunu görmüştüm.

Önemli görmediklerimi silerken gözüm gece 4.00'da gönderilen mesaja takılmıştı. Sesli bir mesajdı. Hızla tıklayıp kulağıma yaklaştırdığım zaman dünkü o robotik ses tekrardan kulağım ulaşmıştı.

"Aslında dünki ziyaretimi sadece konuşmak için yapmıştım fakat sen buna izin vermedin Umay. Ben de konuşmak için bu yolu seçmek zorunda kaldım,birazda evini dağıttım kusura bakma."

Gelen kahkaha sesiyle tüylerim ürpermişti,bu tını bana neden bu kadar tanıdık geliyordu.

"Bu aralar hem yüzbaşının hem de senin yüzünde güller açıyor bakıyorum da. Ama bunları eğer Caner görseydi ne kadar üzülürdü değil mi? Vah vah... Sonuçta bir tarafta sevdiği kadın,bir tarafta can dostu.."

Daha fazla konuşmayı dinleyemeden telefon elimden kayıp düşmüştü. Gözlerimi kaldırdığımda donmuş bir çift gözle karşılaşmıştım.

Ve ben,bu adamın sadece beni tanıdığını ve derdinin benle olduğunu düşünürken hata etmiştim. Hemde çok büyük bir hata..

Çünkü bu kişi Cihan,ben,albay ve Caner dışında kimsenin bilmediğini düşündüğüm bir sırra sahipti...

Ve en önemlisi nereden öğrenmişti ?

•••

Bölümle ilgili görüş ve önerilerinizi belirtirseniz mutlu olurum.

Gidişatı nasıl buluyorsunuz?

Kitabın büyümesi için panolarınızda paylaşır mısınız lütfen?

Sağlıcakla kalın.🖤

Bu arada,ithaf isterseniz buraya yazabilirsiniz. :)

24/08/2022,Çrş

اوووه! هذه الصورة لا تتبع إرشادات المحتوى الخاصة بنا. لمتابعة النشر، يرجى إزالتها أو تحميل صورة أخرى.

24/08/2022,Çrş

İNTİZAR(VATAN AŞIKLARI)حيث تعيش القصص. اكتشف الآن