~ Otuz Üç ~

4.2K 455 140
                                    

Merhaba :)
Yine biraz geciktim, biliyorum ama günlerim o kadar yoğun geçiyor ki yazmak için doğru dürüst zaman bulamıyorum.

Bu bölüm pek içime sinmedi açıkçası ama sizi daha fazla bekletmemek için ekliyorum.

Bu arada finale az kaldı :)

Keyifli Okumalar ❤️

Uzun zamandan sonra ilk kez içimde yataktan çıkma konusunda büyük bir isteksizlik duyuyordum. Güneş çoktan doğmuş, benim işe gitme saatim yaklaşmıştı, fakat ben yataktan kalkma konusunda hiçbir şey yapmıyordum. Tam tersine üstümdeki ince örtüyü tepeme kadar çekme isteğime güçlükle engel olabiliyordum.

Neden bu haldeydim, bilmiyordum. Sadece bugün içimden herhangi bir şey yapmak gelmiyordu. Dışarıda güneş tüm ışıltısını saçarken benim içim tam tersine zifiri karanlıktı sanki.

Belki de bu Murat'sız ikinci güne gözlerimi açışım yüzünden olan bir şeydi. Geçen beş yılda onsuz yaşamışken, tekrar bir araya gelişimizden sonraki ilk kısa ayrılığımızda böylesine dağılmam normal miydi peki?

O İzmir'e gideli sadece iki gün olmuştu ama sanki aradan aylar geçmis gibi hissediyor ve onu çok özlüyordum. Belki de tüm suç hamilelik hormonlarınındı. Hamilelikten dolayı çok daha fazla duygusal olduğum bir gerçekti.

Güçlükle yatakta doğrulup sırtımı yatak başlığına yasladım. Elim kendiliğinden karnımı bulduğunda dudaklarım hafifçe kıvrıldı. Bebeğimle henüz tanışmamıştık. Aslında en kısa zamanda bir kadın doğum uzmanıyla görüşmem gerekiyordu ama bunu Murat'sız yapmak istemiyordum. Bu sebeple dört gözle Murat'ın geri dönmesini bekliyordum.

İlk önce ona hamile olduğumu söyleyecektim, ardından da birlikte bir doktora gitmemiz gerektiğini belirtecektim. Bebeğimizle birlikte tanışacaktık.

İlk başlarda gözümü korkutan bu hamilelik şu an başıma gelen en güzel şeymiş gibi hissettiriyordu. Alışmıştım. Hatta fazlasıyla benimsemiştim de. Diğer hamilelere bakarak zor da geçmiyordu üstelik bu süreç. Ne mide bulantım vardı ne de aşırı denilebilecek bir bitkinliğim. Sadece gün içerisinde çabuk yoruluyor ve sık sık bir yere uzanma ihtiyacı hissediyordum.

Bebeğim beni hiç üzmüyordu.

"Babayı sen de özledin değil mi? Keşke onunla birlikte gitseydik. Neden gelmem diye inat ettim ki sanki," diye mırıldandım kendi kendime. Gerçekten de Murat ile birlikte İzmir'e gitmediğim için pişmandım. Şimdi olsa vereceğim karar kesinlikle çok daha farklı olurdu.

Telefonumun çalan sesi kulaklarımdan içeri doluştuğunda yüzümdeki tebessüm büyüdü. Arayan kişi Murat'tı çünkü. İzmir'e gittiğinden bu yana sık sık arıyordu beni. Aramadığı zamanlarda da mutlaka mesaj atıyordu.

"Günaydın," diyerek açtım telefonu. Birden sabahtan beri kayıp olan keyfim yerine gelmiş gibiydi.

"Günaydın balım. Güzel uyudun mu bakalım?"

"Evet, uyudum. Peki ya sen?"

"Seni düşünürken içim geçmiş, sabah da çok dinç uyandım." Sözleri kalbime kanat çırptırırken, Murat sözlerine devam etti. "Hazırlandın mı? Evden kaçta çıkacaksın?"

Sanki çok kötü bir şey yapmışım gibi çekingen bir sesle, "Henüz daha yataktayım. Sanırım şirkete biraz geç gideceğim," dedim.

"Neden? Hasta mısın yoksa?" diye sordu endişeli bir sesle.

"Hayır, hayır, ben gayet iyiyim. Sadece bugün üstümde biraz tembellik var. Yataktan çıkasım yok hiç."

Murat kısık sesle güldü bu sözlerime. "O zaman çıkma balım. Yat, dinlen bugün. Bunu fazlasıyla hak ettin."

Sandıklara Saklı Anılar ("Saklı" Serisi #1) - Tamamlandıحيث تعيش القصص. اكتشف الآن