~ Yedi ~

3.9K 364 44
                                    

Keyifli Okumalar ❤

Aynadaki aksime bakarken yaşadıklarımın bir rüya olmasından korkuyordum. Aslında bu kişi ben değildim. Daha henüz iki aydır tanıdığı bir adamla ani bir kararla evlenme kararı alabilecek biri değildim ki ben? Peki neden Murat'ın evlilik teklifine hayır diyememiştim? Neydi beni böylesine mantığını yok sayan birine dönüştüren şey? Aşk mı? Aşkın gerçekten böyle bir gücü olduğunu bile bilmezdim ki ben daha önceden. Hoş, daha önce âşık olmuşluğum da yoktu. Murat ilkti. Benim ilk aşkımdı.

"Aselkuş," diyerek çenesini omzuma dayayarak aynadaki bakışlarımızı buluşturdu Öykü. Bugün nikâh şahitlerimiz Öykü ile Demir olacaktı. "Bunu yapmak istediğine emin misin gerçekten? Hiç mi korkmuyorsun? Onu daha ne kadardır tanıyorsun da, evlenmek istiyorsun?"

Murat ile evleneceğimizi duyan herkes bu tepkiyi veriyordu aslında. Önce Melahat annem, sonra Demir ve Öykü. Beni anlamıyorlardı. Gerçi onların bakış açısından bakınca yaptığım şeyin saçmalığını görebiliyordum ama yine de mantıklı olmak istemiyordum ben. 22 yıllık hayatımda ilk kez böylesine mutluydum ben. Murat beni mutlu ediyordu. Seviyordu, ilgileniyordu... Bu hayatıma kadar görmediğim ilgiyi gösteriyordu bana. Bu yüzden onunla evlenmek konusunda hiç tereddüt etmiyordum. Tanışalı henüz kısa bir süre olmasına rağmen ona güveniyordum.

"Ben eminim Öykü, Murat'ı seviyorum ve onunla evleneceğim."

Masamın üzerindeki papatyalardan oluşan tacı alıp saçlarıma yerleştirdiğinde gülümsemeye çalışıyordu Öykü. Onları endişelendirdiğimi biliyordum. Benim kadar Murat'a güvenmiyorlardı. Onun gibi birinin benimle bu kadar çabuk evlenmek istemesini mantıklı bulamıyorlardı. Haklı olabilirlerdi ama biz zaten mantığımızla değil, duygularımızla hareket ediyorduk şu sıra.

"Ailesini bile tanımıyorsun hâlâ. Anne-babası onlardan habersiz evlenmenize ne diyecekler, hiç mi düşünmüyorsun? Zaten onun gibi biri ailesi bile yanında değilken böyle bir işe nasıl kalkışır, aklım almıyor."

Öykü'nün elini tutarak, "Ailesiyle araları pek iyi değil. Lütfen artık benim için telaşlanmayı bırakıp, biraz olsun mutlu olmaya çalışabilir misin?" diye sordum.

Öykü içine derin bir nefes çekti. "Deneyeceğim ama sen benim için de, Demir için de çok önemlisin. Biliyorsun, Demir seni kardeşi olarak görüyor ve üzülmeni istemiyor. Ben de aynı şekilde üzülmenden korkuyorum."

Gözlerimin aniden dolmaya başlamasıyla Öykü'ye sıkıca sarıldım. Bu hayatta öz anne ve babamdan ayrıydım belki ama bana gerçekten aile olmayı başarmış insanlarla çevriliydi etrafım. Sanırım ben gerçekten şanslı bir insandım.

"Siz de benim hiç sahip olmadığım ailemsiniz. İyi ki varsınız."

Öykü geri çekilerek burnunu çekti. O da tıpkı benim gibi gözyaşlarıyla savaşıyordu. "Ay tamam, yeter bu kadar duygusallık. Hadi artık Melahat teyzeyle Demir'in yanına gidelim. Hem zaten birazdan damat Bey de teşrif ederler."

"Tamam canım."

Odadan çıkmadan önce son kez görüntümü kontrol ettim. Düşük yaka, beyaz yazlık elbisemle çok sade görünüyordum aslında. Ama bu bendim. Abartıyı hiç sevmezdim. Hem nikâhımız kumsalda kıyılacaktı. Orası için oldukça iyi bir seçimdi. Başımdaki tacı da son kez düzelttikten sonra odadan çıkıp, Demir ve Melahat annemin yanına gittim.

İkisi de beni görür görmez hüzünlü gözlerle yüzüme bakmaya başlamışlardı. Öykü'den sonra sakinleştirmem gereken iki kişi daha vardı demek ki.

"Sanki ölüme gidiyormuşum gibi bakmayı keser misiniz artık?" dedikten sonra Melahat anneme sıkıca sarıldım.

"Ağzından yel alsın deli kız," dedi beni sıkıca bağrına basarken Meloş'um. Günlerdir yaptığım şeyin yanlışlığını bana anlatmaya çalışıyordu garibim ama onu dinlediğim yoktu. Sonunda da anlamıştı. Hiçbir şey beni bu evlilik fikrinden vazgeçiremezdi.

Sandıklara Saklı Anılar ("Saklı" Serisi #1) - TamamlandıWhere stories live. Discover now