~ Yirmi Yedi ~

5K 491 185
                                    

Biraz geciktik ama geldik :)
Keyifle okuyun güzel okurcanlarım ❤️

Bazen olmayı çok arzu ettiğimiz yer, aslında olmamamız gereken tek yer olabiliyordu şu hayatta.

Tıpkı benim Murat'ın kollarının arasında olmamam gerektiğini bilmem ama o kollardan kaçmayı bir türlü beceremem gibi...

Tüm gece hasta olan eski kocamın koynunda derin ve rahat bir uyku çekmiştim ben.

Murat ise sanki her zaman kollarının arasında uyuyormuşum gibi rahat davranıyordu. Dünyanın tüm zamanlarına sahipmişcesine saçlarımı öpüp okşuyordu. Bazen yüzüm de bu tatlı öpücüklerinden nasibini alıyordu tabii ki.

Ben ise çoktan uyanmış olmama rağmen gözlerimi açmaya çekiniyordum. Bir bakıma onunla yüzleşmekten korkuyordum.

Akşam bu evde kalmakla büyük bir hata yaptığımı düşünmek bile anlamsızdı aslında. Sonuçta kalmıştım. Hatta sadece kalmakla yetinmemiş, bir de hasta adamın yanına kıvrılıp uyumuştum. Tabii gece her nasıl olduysa kendimi Murat'ın kollarının arasına atmış olmalıydım ki şu anda birbirimize aşırı yakındık.

Kısık sesiyle, "Günaydın balım," dediğini işittiğimde uyuma numaramı yememiş olduğunu anladım. Göz kapaklarımı hafifçe aralayarak yüzüne baktım. Yüzü hâlâ çok solgun görünüyordu. "Günaydın."

Elim hızla alnını bulurken, "Kendini nasıl hissediyorsun?" diye sormaktan kendimi alamadım. Ateşi yoktu çok şükür.

Alnında duran elimi tutup avcumun içini öptü önce. Ardından elimi hemen kalbinin üstüne bıraktı. "İyiyim. Senin sayende," dedikten sonra hafif bir şekilde öksürdü.

"Bugün evden çıkmayıp dinlen. Hâlâ tam olarak iyileşmedin," dedim yattığım yerde doğrulurken. O an bakışlarım kırış kırış olmuş eteğim ve gömleğimi buldu. Dün gece iş kıyafetlerimle bu eve gelmiş ve yine o kıyafetlerle yatmıştım. Ellerim kabardığına emin olduğum saçlarımı bulduğunda, 'Acaba şu anda ne kadar berbat görünüyorum?' diye düşünmekten kendimi alamadım. Kesin akşam temizlemeyi unuttuğum makyajım da akmıştı.

Murat ne düşündüğümü anlamış gibi yüzüne yerleştirdiği çarpık gülümsemesinin eşliğinde, "Hâlâ hayatımda gördüğüm en güzel kadın sensin," dedi.

Kalbimin atış hızının normal seviyede kalması için çabalarken, "Ben... ben gitsem iyi olacak," diye mırıldandım.

"Kal," dedi Murat ve yine öksürdü. "Birlikte kahvaltı edelim."

Murat bana yalvaran bakışlarla bakmaya başlarken aklım bir anda beş sene öncesindeki o sabaha gitmişti. Tıpkı şimdiki gibi hasta olan biri vardı ve yalnız kalmak istemiyordu.

Bendim o kişi.

Kocamdan işe gitmesi yerine, yanımda kalmasını istemiştim.

"İşlerim var. Anneni arayabilirim senin için," dedim bir anda yine kendi kabuğuma çekilerek. O zaman olan hiçbir şeyi unutmamıştım ben. Unutamamıştım.

"Asel..."

Hızla yataktan kalkarak, "Benim burada olmamam gerekiyor. Dünü hiç yaşanmamış sayalım. Sen bunu hak etmiyorsun bile!" diye mırıldandım. Odanın içinde deli gibi dolanırken ne yapmam gerektiğini unutmuş gibiydim. Gitmem gerektiğini biliyordum ama çıkışın ne tarafta olduğunu bile bulamayacak kadar kafam allak bullaktı.

Murat da yataktan çıkarak tam karşıma dikildi ve nazikçe kollarımdan tuttu. "Asel... yüzüme bak."

Bana söylenileni yaparken, "Benim burada olmamam lazım," dedim. "Biz ayrıldık seninle. Sen... sen beni defalarca yapayalnız bırakmışken ben neden senin yanındayım? Neden buradayım?"

Sandıklara Saklı Anılar ("Saklı" Serisi #1) - TamamlandıWhere stories live. Discover now