~ Beş ~

4.2K 408 59
                                    

Selamlar❤
Bu hikâyemizde şu an geçmişi okuyoruz, bir süre sonra günümüzü de okuyacağız.
Bu nedenle geçmiş bölümlerde olayları aşırı uzatarak anlatmayı tercih etmiyorum.
Umarım bu şekilde hoşunuza gider.

Keyifli okumalar

Murat gerçek hayatına döneli ve beni arkasında bırakalı tam tamına bir hafta olmuştu.

O gittiği günden beri deyimi yerindeyse ruh gibi dolanıyordum ortalıkta. Sadece birkaç haftadır tanıdığım birinin beni bu kadar darmaduman etmiş olmasını kabullenemiyordum aslında. Zaten toplasan sadece son bir-iki haftadır aramızda bir arkadaşlık başlamıştı. Yani kendimi bu kadar harap etmem için hiçbir sebep yoktu ortada.

Biraz da bu yüzden kızıyordum kendime. Hiç gereği yokken birini kendime dert edindiğim içindi bu öfkem. Dertsiz başıma dert almıştım resmen. Ama işin tuhafı, kısa da sürse onu tanıdığım için hiç pişman değildim. Yine olsa, yine onu tanımak için her şeyi yapardım.

"Asel," dedi Öykü kahvesini karıştırırken. "İyi misin?"

Çevremdeki herkes ağız birliği etmişcesine bana bu soruyu sorup duruyordu. Dışarıdan bakılınca o kadar kötü mü görünüyordum gerçekten?

"İyiyim, neden kötü olayım ki?"

"Şey... son günlerde çok üzgün görünüyorsun. Bunun sebebi, Murat mı?"

"Hayır," dedim hemen ve ben de kahvemden bir yudum aldım.

"Yalan söylemeyi hiç beceremiyorsun Aselkuş," diyerek gülümsedi. "Ondan hoşlanıyorsun, değil mi? Gitmesi seni bu yüzden bu kadar üzdü."

Omuzlarım yenilgiyle çökerken yüzümü avuçlarımın arasına gömdüm. "Bunu hiç istemedim Öykü. Ondan hoşlanmak istemedim, ama bak, istemediğim ne varsa başıma geldi. Bunu bana neden yaptı ki? Keşke gideceği güne kadar beni yok saysaydı. Benimle hiç konuşmasaydı. O zaman şimdi bu kadar berbat bir halde olmazdım belki."

Onunla sohbet etmenin, güzel gözlerine bakmanın keyfine doyasıya varmamış olsaydım belki de özlemiyle bu kadar kavrulmayacaktı kalbim.

Öykü uzanıp elimi tuttu. "Arayabilirsin onu. Nasıl olduğunu sorabilirsin. Hem bence o da sana karşı boş değildi."

"Yapamam," dedim başımı iki yana sallayarak. "O kendi hayatına döndü Öykü. Şurada sadece bir ay sonra benim de yapacağım şey bu olacak. Kendi hayatıma, okuluma geri döneceğim. Burada olanlar ise sadece birer anı olarak kalacak."

"Ama o da İstanbul'daymış. Sen de oraya gideceksin, görüşmemeniz için hiçbir sebep yok ki."

Bu şekilde bakınca haklıydı. Aynı şehirde olacaktık. Istediğimiz an görüşebilirdik. Ama yinede olmazdı. Bizden olmazdı işte.

"Birbirimize göre değiliz Öykü," dedim düşüncelerimi açıkça dile getirerek. "Benim haftalık harçlığımı bahşiş olarak bırakan biri o. Denk değiliz hiç."

"İyice abarttın sen de," diyerek kaşlarını sinirle çattı Öykü. "Bu devirde öyle şey mi kalmış? Artık herkes birbirine denk! Zengin olmasını kendine niye dert ediniyorsun bu kadar?"

"Dert etmiyorum Öykü, hemen zaten her şey başlamadan bitti. Bu konunun açılmasını istemiyorum daha fazla."

Ardından Öykü'nün yanından ayrılarak yeni gelen müşterilere doğru ilerledim. Murat konusunu unutacaktım. Başka çarem yoktu.

***

Keşke kararları uygulamak, almak kadar kolay olsaydı.

İki hafta olmuştu Murat gideli ama ben hâlâ bir ilerleme kaydedememiştim.

Sandıklara Saklı Anılar ("Saklı" Serisi #1) - TamamlandıWhere stories live. Discover now