~ On Beş ~

4.8K 464 134
                                    

Duygusal bir bölümle geldim bu sefer.

Keyifle okuyun ❤️

Murat beni arkasında bırakıp evden gittiğinden beri yatakta oturmuş düşünüyordum.

Olanları ve bundan sonra olması gerekenleri...

Birbirimize karşı çok ağır konuşmuştuk. Aslında düşününce asıl ağır konuşan kişi bendim. Resmen ayrılalım demiştim. Kalbimden geçenlerin aksine öfkeme ve kırgınlığıma yenilmiştim. Oysaki ben ne olursa olsun Murat'ı seviyordum.

Beni büyük hayal kırıklığına uğratmış olmasına rağmen ondan vazgeçmeye hazır olmadığımı da biliyordum.

Ayrıca henüz daha üç buçuk ay olmuştu evleneli. Bu süre bir evliliğin yürümeyeceğini anlamak için çok kısa sayılmaz mıydı? Kaldı ki ortada aşılamayacak bir sorun da yoktu. Evet, çok büyük bir hayal kırıklığına uğramıştım, kalbim de kırılmıştı.

Ama zamanla unutabilirdim belki? Murat'a duyduğum aşkın büyüklüğüne sığınıp, zamanla onu affetmeyi becerebilirdim belki? O yanımdayken şu anda aşılmaz sandığım her sorunu aşabilirdim belki?

Sinirle yüzümü sıvazlarken derin bir iç çektim.

Ne saçmalıyordum ben? Hâlâ canım yanarken nasıl her şeyi unutabileceğimi düşünebiliyordum? Peki ya ayrılmaya hazır mıydım?

İkilemde kalmıştım.

Şu anda ne Murat'la oluyordu ne de Murat'sız.

Ben ne yapacaktım?

Uzun uzun düşündüm. Murat geldiğinde öncelikle ona ayrılık konusunda ciddi olmadığımı söyleyecektim. Bir anlık sinirle dökülmüştü o kelimeler dudaklarımdan. Evliliğimize bir şans daha vermek istediğimden bahsedecektim ona ama bana kırgınlığımı aşabilmek konusunda yardımcı olması gerektiğini de söyleyecektim.

Tek başıma yapamıyordum çünkü. Dönüp dolaşıp hep aynı noktaya geliyordum.

Aldığım kararın sonucunda biraz olsun rahatladığımı hissettim.

Fakat saatler geçip de Murat'ın eve gelmemesiyle tekrar gerilmeye başlamıştım. Elime telefonumu alarak numarasını tuşladım. Uzun uzun çaldı ama açan olmadı. Bana sandığımdan fazla kızmıştı demek ki.

Onu tekrar arayacağım sırada benim telefonum çaldı. Ekrana baktığımda Murat'ın ismi yerine Demir'in ismini gördüm. Saat onun beni araması için biraz geçti. Ayrıca gece gece çalan telefondan hayır gelmeyeceğini de biliyordum. Korka korka telefonu açtım. "Demir?"

"Asel, ne yapıyorsun?"

Sesi her zamankinden boğuk çıkıyordu. O an yolunda gitmeyen bir şeylerin olduğundan emin oldum.

"Demir ne oldu?" diye sordum.

"Buraya... buraya gelebilir misin? Hemen şimdi?"

Kalbim korkuyla atarken, "Birine bir şey mi oldu?" diye bir soru daha yönelttim. Sesim titriyordu artık.

"Asel, Meloş... Meloş hastanede. Araba çarpmış. Şerefsizin biri çarpıp kaçmış!"

"Ne?" diye fısıldadım. Yaşadığım korkunun yanında şaşkınlığım da büyüktü. Meloş'um, benim Melahat annem kaza geçirmişti. "Demir, durumu iyi değil mi? Ne olur iyi de!"

Demir'den istediğim cevapları ne yazık ki alamadım. "Ameliyata alacaklar birazdan. Durumu kritik dedi doktor. O yüzden hemen gelmen gerekiyor Asel."

Sonunda gözyaşlarına yenildiğimde başımı eğdim. Gitmeliydim. "Tamam, ilk uçakla geleceğim."

Telefon görüşmesini sonlandırdıktan sonra bu sefer yaşlardan dolayı görmeyen gözlerle Murat'ı aradım. Telefon yine uzun uzun çaldı ama açmadı. Üst üste defalarca aramama rağmen açmadı! Hatta en sonuncusunda aramayı meşgul attı.

Sandıklara Saklı Anılar ("Saklı" Serisi #1) - TamamlandıWhere stories live. Discover now